9
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1048
Okunma

Bazı siteler yılda bir kez şiirler sitesinde yazan arkadaşlardan şiirler alarak şiir kitabı çıkarıyor.
Ben de bunlara katılıyorum. Orada şiirlerim yayımlanıyor. Bu da kişini kendine olan güveninin
artmasına neden oluyor. Nerden aklıma geldi derseniz bir öyküyle bugün taa gerilere genç kızlık
zamanlarıma gittim.
Dedem Çubuk’un müftüsüymüş.Arabistan’a gidip okuduğu söylenir.Babaannem anlatılanlara göre
çok kapalı bir kadınmış.Dedemin kapalılıkla ilgili vaazlarını dinleyen biri nasılsa müftü efendinin
evine gideyim bir bakayım onun karısı nasıl bir kadın diye merak edip evine gitmiş. Bakmış ki bu
söylenenlerin fazlası var eksiği yok. Babaannem kapıyı tek gözünün göründüğü çarıyla ve yerde
sürüklenen eteğiyle açmış. Adam haa tamam! Bize söylüyor ama kendisi de dediklerini yapıyor
yaptırıyor demiş..
Bunları neden yazdım babamın nasıl bir ortamda yetiştiğini anlamanız için. Babam babasına çok
hayrandı. Nerde babam gibi müftü şimdi. Şimdikiler soytarı derdi. ( tabii katılmıyorum bu söze)
Babam benim küçüğüm Nazife’yle beni okutmak istemedi. Ben çalışkan bir öğrenciydim.Annemle
konuşup, görüşen öğretmenim okumamı istemiş. Annem bunu babama söylemiş. kafalarda zaten
böyle bir istek yok babam kabul etmemiş. halam okuma sözü açıldığında : kız kısmı okuyupda ne
ne olacak, kırsın dizini otursun evinde derdi. Tabii şimdiki aklım olsa ailemi zorlar, olmazsa o
zamanlar ilkokuldan sonra tek okul olan ortaokula kaydımı yaptırırdım. Ailem de göndermek
zorunda kalırdı.
Sitelerin yayımladığı şiir kitaplarından söz etmiştim. Bu kitaplara şiirlerle birlikte kısaca hayat
öykünü de istiyorlar. Mütaasıp bir ailede büyüdüm, okutulmadım yazmışım birine. Neden böyle
yazdım ki diye bin kez pişman oldum sonra. Çünkü bu iki cümle beni anlatmıyor. Ben okudum ve
eğitim gördüm aslında. Okullu olsun, okulsuz olsun. İlk önce en az üç yıl kuran kursuna gittim.En
azından orada okul havasını soludum. Sadece Kur’an okumakla kalmadık orada hocamızın okulda
gibi disiplinli ve bizlerin durumunu anlar olması büyük kazançtı. Arada aynı okulda olduğu üzere
bir aramız olurdu. Camiin arkasında olan kursun yanında oyun oynardık. Bunlar ne biçim Kuran
kursu öğrencisi diye hocamıza şikâyetler gelirmiş. Hocamız gençti ve bizleri anlayabiliyordu.
İkinci öğrenim gördüğüm yer dikiş kursu oldu. Burada yurttaşlık bilgisi dersi bile okurduk. Orada
az- çok dikiş nakış öğrendim. Hiç giymediğim gecelikler, sabahlık diktim. Ufak tefek ve zayıf
olduğum için. Benim bu işleyip diktiğim şeyleri yapılı, biraz da boylu birine prova ettirirdi hoca.
Buradan belge almadan bir yılda çıktım. Gitmek istemedim.Daha sonra Çubuk’a Akşam Kız Sanat
Okulu açıldı. Bu da bildiğimiz okuldu. Orada da resim, moda, dikiş ve nakış bölümlerine gittim
iki yıl. Buradan da belge aldım.
Daha sonra yazmaya okumaya ilgim arttı. Sanat Edebiyat dergileriyle birlikte bunların çıkardığı
kitapları aldım okudum. Buralara bir-iki kez şiirlerimi gönderdim.Bu evlenince de böyle devam
etti..
Neden bunları yazmam gerektiğini düşündüm bilmiyorum. Sanıyorum Kemnur’un yeni başladığı
öyküsü neden oldu.
Nasıl sonuca bağlarım derseniz. Ben buyum diyeceğim. Biraz arabesk oldu ama böyle. Öyküm
bu kadarcık değil doğal olarak. Sadece içimde bir yara olan bölümü açtım. Böyle olmasına çok
üzülsem de, bana çok şeyler kattı bu hayat.Herkesin hayatta aldığı roller,konumlar farklı farklı.
Bu rol de bana biçilmiş. Uydu mu derseniz.. Uydu..
23. 02. 2017 / Nazik Gülünay