4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
833
Okunma

.
İlkokuldaydık. Elimize bir yerden Battal Gazi romanı geçti. Ben de okudum, ağabeyim de okudu. Yarısı yırtılmış eksik bir kitap. En heyecanlı yerinden ötesi yok. Merak dorukta. Ağabeyimle bu kitabı almaya karar verdik.
İlçemizde bulunan iki kitapçıya da baktık ama aradığımız Battal Gazi yok. Onun yerine başka Battal Gazi aldık. Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun Battal Gazi’si. O yarısını okuyabildiğimiz Battal Gazi’nin tadı yoktu onda. Ama o da Battal Gazi’ydi sonuçta. İkimiz de okuduk. Sonra Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun diğer kitaplarını alıp okuduk. Oğuz Özdeş, Bekir Büyükarkın falan. Öyle öyle farkında olmadan okuma alışkanlığı elde etmişiz meğerse.
Ortaokulda, Lisede de okudum fırsat buldukça. O gün bu gündür okurum, okumaya çalışırım. Genellikle roman.
Bir ara yabancı yazarlardan okudum. 200’den fazla kitap. Bir katil ve bu katili bir sürü maceradan sonra yakalayan birileri. Yada buna benzer heyecanlı bir girişten sonra gelişen olaylar. Baktım ki o kadar kitaptan aklımda kalan sıfıra sıfır. Ne olayları hatırlıyorum doğru dürüst, ne kitaptaki kahramanları ne de yazarları.
Yabancı yazarları bıraktım yeniden yerli yazarlara döndüm.
Özellikle köy romanları.
Bazı yazarları hiç okumazdım, daha önce okumamıştım. Fakir Baykurt’tan başladım. Talip Apaydın, Kemal Bilbaşar, Abbas Sayar, Mahmut Makal vb. Birkaç yılda hemen hemen bütün kitaplarını okudum.
Kemal Bilbaşar’ın Memo’sunu, Cemo’sunu mutlaka okuyun.
Mustafa Necati Sepetçioğlu, Bekir Büyükarkın, Dursun Akçam, Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Abbas Sayar bütün kitaplarını okuyun lütfen.
Ne kitaplar yazmışlar meğer. Hepsi bizden. Olaylar bizden, kahramanlar bizden, yerler bizden.
Fırsat buldukça bu kitaplardan bahsetmek, özet vermek isterim.
Suat Zobu
.