8
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
997
Okunma

Öykü desem de aynıyle vaki
*
1930 lu yılların ortalarında tüm dünya yeni bir savaşın ayak seslerini yakından duymaya başlamıştı. II. Dünya Savaşı olarak adlandırılacak bu savaşta Türkiye’nin alacağı pozisyon oldukça önemliydi.
İşte bu yıllarda Ankara’da elçilik binalarının bulunduğu bulvarlarda bir şarkı yankılanmaya başlamıştı. Şarkının orijinal adı : Das Mädchen unter der Laterne yani ‘’Lambanın altındaki kız’’ idi ve seslendiren de Lale Andersen’di.
Şarkı aslında 1. Dünya Savaşı yıllarında 1915 de Hans Leip adındaki bir asker tarafından sevgilisi için yazılmış bir şiirdi ve daha sonra "Nöbetteki Genç Askerlerin Şarkısı (Das Lied eines jungen Soldaten auf der Wacht) ‘’olarak yayınlanmıştı. Müziği ise 1938 yılında Norbert Schultze tarafından yapılmıştı.
İşin ilginç tarafı ‘’Lili Marleen’’ olarak üne kavuşan bu şarkı Alman Propaganda bakanı Göbelss tarafından yasaklanmasına rağmen sadece Almanların değil Almanlarla savaşan devletlerin de bir şarkısı olmuştu. Yani tüm cephelerde Lili Marleen çalınıyor, söyleniyordu.
İşte Ankara bulvarlarında da Lili Marleen şarkısının söylendiği yıllarda bir isim neredeyse Tüm dünyanın gizli servislerinin ilgisini çekmeye başlamıştı: ÇİÇERO
Normalde Çiçero M.Ö. 130 Yılında doğmuş ve M.Ö. 43 Yılında ölmüş bir Romalı devlet adamı, bilgin, hatip ve yazardı ama 1930 lu yılların sonunda, daha doğrusu 1940 lı yılların başında adından bahsedilmeye başlanan Çiçero’nun devlet adamlığı, bilginlik, hatip ve yazarlık ile uzak yakın bir ilgisi olmayıp o bir Casustu. Daha da ilginç olanı bir Türk’tü Çiçero. Asıl adı da Çiçero filan değil Elyasa Bazna, ya da Nüfus cüzdanındaki haliyle İlyas Bazna idi.
İlyas Bazna 1904 Yılında Priştine’de dünyaya gelmiş Arnavut Asıllı bir Türktü. Ailesiyle birlikte Türkiye’ye gelmişlerdi ve İlyas Bazna Askerliğini Çankaya Köşkünde Atatürk’ün yanında yapmıştı.Askerlik hayatı bittikten sonra opera sanatçısı olmayı çok istediği halde kendisini Önce Yugoslavya, sonra da Almanya Elçiliğinde elçilerin uşaklığını yaparken görürüz. Ancak Alman büyük elçilik müsteşarı, mektuplarını okuduğu için İlyas Bazna’yı kovar.
İlyas Bazna Alman büyük elçiliğinden kovulur ama hemen İngiliz Büyük elçiliğinde Büyük Elçi Sir Hughe Knatchbull-Hugessen’in uşağı olarak iş bulması pek de zor olmaz.
Şimdi burada sorulabilir. ‘’ Bir elçilikten sepetlenen bir insan bir başka elçilikte bu kadar kolay iş bulabilir mi?’’ Diye. İşte bu noktada İlyas Bazna’nın arkasında 1926 da Atatürk tarafından kurdurulmuş olan gizli servisimiz M.A.H vardır. Mahun açılımı ise günümüzde komik gelebilir ( Milli Amele Hizmeti) Tabii ki ‘’Amele’’ kelimesini bu günkü anlamıyla alırsak. Oysa ‘’Amele’’ o yıllarda ‘’ Emeller, Gayeler, Amaçlar’’ anlamında kullanılan bir kelimedir.
Mustafa Kemal’in hayatta olduğu o son dönemlerinde M.A.H doğacak bir kargaşadan istifade ile Hatay’ı anavatana bağlamanın hesap ve çalışmaları içindedir. Kısaca İlyas Bazna’nın elçiliklerde bu kadar kolaylıkla iş bulabilmesi aslında hiç de şaşılacak bir durum değildir.
Öte yandan İlyas Bazna aile fertlerinden bazıları İngilizler tarafından I. Dünya Savaşı yıllarında öldürüldüğü için İngilizlerden nefret etmektedir ve tabii ki bu arada iyi para kazanmak gibi bir amacı da vardır.
Kısa sürede İlyas Bazna Sir Hughe Knatchbull-Hugessen’in oldukça fazla güvenini kazanır. Hatta öyle ki bu yaşlı adam banyoya girdiğinde İlyas onun sırtına kese bile atar.
İlyas’ın İngiliz Büyükelçiliğine yerleşmesi bir başka büyükelçi olan Alman Büyükelçisi Von Papen’in dikkatini çeker. İlginçtir ki bu Von Papen de Buhar kazanının mucidi Denis Papen’in soyadını taşımakla birlikte bir bilim adamı filan değil, kurt bir diplomattır.
Bir şekilde İlyas’a ulaşan Von Papen ona İngilizler aleyhine casusluk yapmasını önerir. Karşılığında onu İngiliz Sterlini manyağı yapacaktır. 88.000 Sterlin müthiş bir servettir o günler için.
Bir taraftan İngiliz düşmanlığı, öte taraftan 88.000 Sterlin gibi müthiş bir teklif üzerine İlyas Bazna için böyle bir casusluğu yapmak çok da zor değildir. Çünkü Sir Hughe Knatchbull-Hugessen çok gizli belgeleri evinde bir kasada saklamakta ve kasanın anahtarını da boynunda taşımaktadır. Sırtına kese attığı bir gün bu anahtarı bal mumuna bastırarak kalıbını çıkarması ve aynısından bir tane yaptırması hiç de zor değildir onun için.
Neticede İlyastan bilgi akışı trafiği başlar Nazi Almanyasına. Berlin kendisine akan bu bilgilerin ÇİÇERO adlı bir casus tarafından gönderildiğini bilmektedir. Yani İlyas’ın asıl adı kullanılmaz. Kod adı Çiçerodur. Ancak komik olan taraf şu: İlyas kendisine ‘’ Çiçero’’ diye bir kod adı verildiğinden habersizdir.
İlyas’tan öyle müthiş bilgiler gitmektedir ki : Mesela: Sofya’nın bombalanması, Moskova, Kahire, Tahran konferansları, Sovyetler Birliği’ne gidecek yardımlar ve kod adı Overlod Operasyonu olan Normandiya Çıkartması’nın planları gibi İkinci Dünya Savaşı’nın kaderini değiştirecek belgelerin fotoğraflarını da Almanlar’a ulaştırmaya başladı. Bunun karşılığında Von Papen’den toplam üç yüz bin Sterlinlik bir servet aldı. Yani başta anlaşılan rakamın çok çok üstüne çıkılmıştı.
Ancak bu müthiş casusluk ne Almanların ne de Çiçero’nun işine yaramadı. Neden mi?
Özellile Normandiye çıkarması ile ilgili verilen bilgiler ve fotoğraflar başta Almanya’nın Dış işleri Bakanı Von Ribbentrop’a güvenilir gelmedi. ÇiçeroNun ikili oynayan bir casus olduğu şüphesi hasıl oldu. Nitekim Hitler de 1943 yılı Aralık ayında ‘’Hayır müttefikler çıkarmayı Normandiya’dan değil Balkanlardan ya da Norveç’ten ‘’ yapacaklar diyerek masaya yumruğunu vurdu.
Öte taraftan Çiçero’nun da suyu ısınmaya başlamıştı. Zira Alman büyükelçiliğinde çalışan ama Almanlardan nefret eden Nale Kapp adındaki Almanya’nın Ankara Büyükelçiliğinde çalışan bir sekreter ( Ki hayali hep çocukluk günlerini yaşadığı ABD ye dönmekti ama Alman vatandaşı olduğu için ABD elçiliğinin kapısına bile yanaşamıyordu.) İşte nu Nale Kappp bir şekilde bir ABD dı işleri temsilcisi ile bağlantı kurup ona "Çiçero diye İngiliz elçiliğinde çalışan bir adam var. Bizim elçiliği aradığında büyük hareketlilik başlıyor. Düşük rütbeli görevliler odadan çıkarılıyor" dedi.
ABD, İngilizler’e köstebeğin Çiçero kod adlı bir çalışan olduğu iletti. Tüm elçilik görevlileri sorgulandı. Şüphelilerden biri İlyas Bazna’ydı... İngilizler 3 haftalık takip sonucu Bazna’nın Çiçero olduğunu anladı.
Artık Çiçero için Türkiye’de kalmanın imkanı yoktu. Tabii ki Nale Kapp’ın da.
Almanlar Nale Kapp’ın peşine düşmüşken, İngilizler de İlyas Bazna’nın yani Çiçero’nun peşine düşmüşlerdi.
Önce Nale Kapp o özlemini çektiği ABD ye kaçırıldı ama zavallı kadıncağız bu hizmeti karşılığında büyük bir servet beklerken ABD de ömrünün kalanını lokantalarda garsonluk yaparak geçirdi.
Nale Kapp’ın kaçmasından sonra suyu iyice ısınan Çiçero da sahte pasaportla yurt dışına kaçtı ve soluğu ta Arjantin’de aldı. Ancak Arjantin’e geldiğinde onu acı bir sürpriz bekliyordu: Almanların verdiği İngiliz Sterlinlerinin neredeyse tamamı sahteydi. Almanlar I. Dünya savaşında İngilizlerin Osmanlı Devleti ekonomisini daha da kötü duruma getirmek için habire sahte kaime ( kağıt para) basmaları gibi II. Dünya Savaşı yıllarında aynı sebeplerle bol bol sahte İngiliz Sterlini basmışlar ve Çiçero’ya da bu paralardan vermişlerdi.
Daha sonra sığınmacı olarak Beş parasız bir şekilde Almanya’da yaşamaya başlayan İlyas Bazna, savaş sonrası Almanya’yı mahkemeye verdi, hatta küçük bir miktar tazminat da alabildi; ancak esas parayı, 1960’larda anılarını sattığı Stern dergisinden ve yazdığı “Ben Çiçero’ydum” kitabından kazanabildi.
Yine de 1970’te, Münih’te 66 yaşında, yoksul bir gece bekçisi olarak öldü.
Evet…Çiçero’ya güvenseydi Nazi Almanyası, dünyanın kaderi çok farklı olabilirdi. Daha iyi mi olurdu yoksa daha kötü mü olurdu o konuya girmeyeceğim ama şurası muhakkak ki Hitler tarihi bir fırsatı kaçırdı aptallığı yüzünden.
Çiçero’unun anılarını yazdığı ’Ben Cicero’yum’ kitabı 1951 yılında Joseph L. Mankiewicz’in yönetmenliğinde ’5 Fingers’ adıyla sinemaya uyarlandı.
Almanya’nın Münih şehrindeki mezarının mezar taşında ÇİÇERO—ELYESE BAZNA 23.8.09-18.12.70, DR. DURRİYE ESRA BAZNA – 24.12.32- 17.10.90, KEMAL BAZNA-8.10.48-23.6.98 Yazmaktadır ( anlaşılan bir aile mezarlığı )
Fazla bilgi için:
1- www.ergir.com/von_papen.htm
2- www.gazetevatan.com/cia-nin-gizli-arsivindeki-turkiye-kayitlari-63123-gundem/
3- tr.wikipedia.org/wiki/Elyesa_Bazna
4- tr.wikipedia.org/wiki/Gizli_servis