6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1082
Okunma

Minibüsle Kadıköy’den Ümraniye’ye doğru gidiyorum. Minibüsünün ön camının üzerindeki tavan kısmına ‘’ Maçkalı 61’’ Yazısı ile birlikte ‘’ Bize her yer Trabzon ‘’ yazılı bir de levha iliştirmiş olan ama kesinlikle Karadenizliye benzemeyen şoförümüz minibüsü hareket ettirip yol ücretlerini de topladıktan sonra açtı radyoyu.
Yahu şoför kısmı benim bildiğim radyoyu açtığında arabesk müzik dinler değil mi? Haydi diyelim ki bu vatandaş Karadenizli, dolayısıyla da şöyle kıvrak kemençe havası dinlemesi lazım normal olarak. Yanılıyor muyum?
Bir başka Karadenizli şoför vardı. Hayatımda görmediğim kadar kibar bir şofördü ve o da bu hatta çalışırdı. Adam yolcularla hep ‘’Efendim’’ li konuşurdu. Mesela ‘’ Müsait bir yerde inebilir miyim?’’ Diyen yolcuya ‘’ Baş üstüne efendim’’ derdi. Asker, engelli ve öğretmen olduğunu bildiği yolcudan para almazdı. Benden asla ücret almazdı mesela…İşte o şoför devamlı Hamiyet Yüceses, Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Adnan Şenses, Behiye Aksoy, Emel Sayın dinlerdi. Zevkle yolculuk yapardım onun minibüsüne denk geldiğimde. ( Epeydir ortalıkta görünmediği için dili geçmiş zaman kullanıyorum.)
İlle velakin bu günkü Maçka’lı açtı radyoyu başladı spor programı dinlemeye.
Spor programı dediğim şey de iki futbol otoritesi (!) yorumcunun maçların analizleri ile ilgili geyik muhabbeti :
‘’ Yani şimdi orta sahayı boş bıraktılar abi. Eeee orta saha boş olunca ne olur? Adamın defans oyuncusu bir driplingle topu kapar, sonra muhteşem bir asistle Ronaldo’ya verir pasını, Ronaldo da affetmez tabii ki, harika bir sol kroşeyle topu ampul gibi takar potaya’’
‘’ Yok abi öyle değil. Aslında Ronalo’nun attığı gol ofsayttı. Çünkü top Messi’nin kıçına değmişti’’
‘’Aaaa ben hiç dikkat etmemiştim. Gerçekten Messi’nin kıçına mı değdi o top?’’
‘’Yok abi yaaa. Takım kurmasını bilmiyor Pereria. O takıma Maradona’yı koyacaksın ki bak neler yapıyor.’’
‘’Oğlum Maradona ölmemiş miydi?’’
‘’Olsun abi. Maradona’nın ölüsü yeter. Ne demişler. Maradona, Maradona, Kurban olam yaradana’’
‘’ Kim demiş?’’
‘’ Anna Kornikova demiş’’
‘’Oooolum Anna Kornikova balerin değil mi? Ne anlar futboldan? ‘’
‘’Anlamıyor zaten abi. Maksat muhabbet olsun kabilinden konuşuyor hatun’’
‘’ Valla futboldan anlamıyor ama şahane bacakları var hatunun değil mi?’’
‘’ Abi şeyin de şahane bacakları var’’
‘’Kimin?’’
‘’Arda Turan’ın abi. O bacaklar bende olsa 1 Milyon dolara sigortalattırırım valla.’’
‘’ Haklısın… Aslında Fatih Terim’in bacakları da güzel’’
‘’ Abi ! Bacak dedin de aklıma Beykoz geldi.’’
‘’Lan oooolum Beykoz ne alaka şimdi?’’
‘’ Abi hani Beykoz’un paçası meşhur ya o sebepten. Vay beeee. Ne takımdı bir zamanlar Beykoz değil mi’’
‘’ Evet haklısın. Erzurum gibi bir Akdeniz Bölgesi şehrinden böyle bir takım çıksın, hayret bişi.’’
‘’ Gerçekten hayret abi. Hayretten öteye dehşet bişi abi’’
‘’ Lan bişi dedin canım çekti şimdi. Şurada olsaydı da çayın yanında yeseydik.
‘’Rahmetli ninem harika bişi yapardı’’
‘’ Harika ne yapardı abi?’’
‘’Bişi yapardı’’
‘’Abi ben de onu soruyorum. Bişi ne?’’
‘’Of yaaa. Spordan uzaklaştık. Evet değerli dinleyenler. ‘’Sıkılmış Kotun Davası’’ adlı spor programımız İbrahim Tatlıses’ten dinleyeceğiniz ‘’ Dam üstünde un eler, tombul tombul memeler’’ Türküsünün ardından tüm hızıyla devam edecek’’
Hazır türküye başlanmışken tam sırası diyerekten şoförü uyarayım da radyoyu kapatsın ya da en azından sesini kıssın düşüncesiyle hafifçe omzuna dokundum. Dokunmamla birlikte Maçkalı öyle bir bakışla döndü ki dizlerimin bağı çözüldü.
-Bi durum mu var bey amca?
-Yok beyefendi ne durum olabilir ki.
-O zaman omzuma ne diye dokunuyorsun?
-Şeyyy. Diyecektim ki radyonun sesini biraz daha açsanız da bu vatan ve millet için çok çok faideli programı tam duyabilsem. Kulaklarım ağır işitir de biraz.
Maçkalı radyonun sesini sonuna kadar açarken bu sefer de diğer yolcuların mızrak misali böğrümü delen bakışlarına hedef oldum. Aksi gibi minibüste şöyle bol kıllısından bir ayı filan da yok ki ‘’ Kapat lan şu radyoyu’’ desin. Maçkalı da zaten bizim hattın sosyete hattı olduğunu, kimsenin çıkıp da kendisine engel olamayacağını bildiği için rahat.
Çaresiz dinleyeceğiz artık ‘’Sıkılmış Kotun Davası’’ Programını.
İbrahim Tatlıses’in türküsü biter bitmez yorumcular kaldıkları yerden devam ettiler.
‘’Evet sayın dinleyiciler…Nerede kalmıştık?’
‘’Messi’nin kıçında kalmıştık abi’’
‘’Arkadaş ben onu bunu bilmem. Kıç deyince Jennifer Lopez’inki üzerine bir popo tanımam.’’
‘’ Ohooooo . Abi sen hâla Jennifer Lopezde misin? Kim Kardasian’ı görmedin galiba?’’
‘’Kim Kardasian da kim kardeşim? Hangi takımda oynuyor?’’
‘’ Abi Mönçın Gladbahta oynuyor.’’
‘’ Hımmm iyiyimiş. Stoper mi ?’’
‘’Yok abi kolbastı oynuyor. ‘’
‘’ Neyse… Biz yine yorumlarımıza dönelim. Sence bu sene Galaphagos Spor Prömiyer ligde ne yapar? Şansları var mı?’’
‘’ Ne şansı olacak abi? Gariplerin şansı olsaydı anaları kız doğururdu ‘’
‘’ Peki sence Real Sosedat – Zaragosa maçında hakemin verdiği penaltı doğru bir karar mıydı?’’
‘’ Yav abi her şeyden önce öyle penaltı olmaz. Yan hakem top taca çıktı diye bayrak kaldırıyor, Öteki yan hakem koşa koşa diğer yan hakemin yanına gelip ofsayt bayrağı kaldırıyor, dördüncü hakem ‘’Faul’’ diye yırtınıyor, orta hakem penaltı veriyor. Haksız mıyım?’’
‘’ Haklısın da ortada daha feci bir vicdansızlık var’’
‘’Abi bundan daha büyük nasıl bir vicdansızlık olur ki?’’
‘’ Yahu düşün bir kere. O maç normalde doksan dakika. Uzatmalarla birlikte oldu 100 dakika. Uzatmalarda gol atılamayınca on beşer dakikadan iki devre daha etti mi 130 dakika? Tam 130 dakika o top toplayıcı çocuklar koşturup durdu değil mi?’’
‘’Evet de hâla anlayamadım’’
‘’ Yahu 130 dakika sahanın etrafında koştur dur ama ayağın bir kez olsun topa değmesin. Yazıktır, günahtır. İnsan olan insan en azından sevabına o penaltıyı bu çocuklardan birine attırır değil mi? Ondan sonra ‘’İbbee hakem’’ deyince kızıyorlar. Gel de deme.’’
‘’ Ya Sergio Ramos’a ne dersin abi? Herif tutturdu penaltıyı kafamla atacağım’’ diye.’’
‘’ Oooolum adam milyonlarca dolarlık oyuncu. Kafasına göre takılacak elbette. Güzel de attı aslında ama karşısında da Buffon var tabii ki. Topu nasıl hemen manşetle Müller’e kazandırdı gördün mü? ‘’
‘’ Abi Müller dedin mi orada duracaksın. Müller’in smaçına ne demeli? ‘’
‘’ Şmaç tabii ki harikaydı ama namussuz hakem ‘’ hatalı yürüme’ kararı verdi.
‘’ Yok abi. Orada hakem haklıydı bence. Müller resmen rakip oyuncunun üzerine yürüdü.’’
‘’ Neresi hatalı yahu. Rakip oyuncu şortunu indirip adama dötünü gösteriyor. Sen olsan ne yaparsın?’’
-Şoför Beyyy. Ayvansaray’a daha çok var mı?
Ayvansaray mı? Ulan Kadıköy- Ümraniye minibüsü bu. Ayvansaray da nereden çıktı şimdi?
Bizim Maçkalı dalmış futbol yorumlarına. Eh ben cevap vereyim bari:
- Hanımefendi. Ayvansaray’a çok var. Hem de öyle bildiğin gibi değil. Bayağı çok Bu minibüsle önce baya bir yol aldıktan sonra İtfaiye durağına gelmeden in. İki yüz metre bir yokuş var, onu tırman. Tırmandın mı? Hah işte orada bir köprü göreceksin. O köprünün adı Çakmak Köprüsüdür. Karşıya geç. Karşıya geçerken dikkat et. Kırmızı ışıkta geçeyim dersen Ayvansaray’a müteveffa olarak gidersin. Hatta yeşil ışıkta da dikkatli ol. Zira orada ışığa pek aldırmaz bu şoför milleti. Karşıya sağ salim geçtin mi? Orada bekle. Üsküdar minibüsleri gelecek. Atla minibüse ve Altunuzade Metrobüs durağında in. Altunuzade Metrobüste metrobüse bin ama dikkat et. Söğütlüçeşme yönüne gidenlere binersen Kadıköy’e gidersin. Avcılar yönüne gidene binersen Ayvansaray’da inersin. Ama Kadıköy yönüne gidene binersen de üzülme. Söğütlüçeşme’de in. Kadıköy rıhtıma kadar ister belediye otobüsü ile git, istersen yürü. Çok mesafe değildir zaten. Kadıköy’den vapur ya da motorla Eminönüne geç. Eminönünden 99, 99A, 99B, 99C hangisine binsen Ayvansaray’da inersin.
Kadıncağızın kafa resmen ambale oldu. Ama Ayvansaray’a nasıl gideceğini anlamıştı tabii ki. Daha dorusu anladığını sanıyordum. Yok yok, mutlaka anlamıştır. Nitekim çok nazik bir cevapla anladığını ifade etti.
-Ay çok mersi beyefendi. Maşallah navigasyon aleti gibisiniz. Hatta tıpkısının aynısı desem yalan olmaz.
Yav kadın beni bir alete benzetti ama nasıl bir alet olduğunu anlayamadım. Mutlaka iyi bir alettir.
Neyse bu arada spor yorumu devam ediyor tabii ki?
‘’ Abi sence yarınki Türkiye- Hırvatistan maçı ne olur?’’
‘’ Valla ben onu bunu bilmem kardeşim. Ben olsam o takımda Hugo Şances’i oynatmam’’
‘’Abi milli maçta Hugo Şances’in ne işi var?’’
‘’ Ben de onu diyorum birader. Hugo Şances’in milli takımda ne işi var? Gitsin kendi ülkesinin takımında oynasın.’’
‘’ Ya abi onu bunu bırak da Avrupa Kupasında yenildiğimiz bu Hırvatistan’ı Dünya Kupasında yenebilecek miyiz sence?’’
‘’ Valla aslında bana kalırsa Avrupa kupasında biz Hırvatistan’a yenilmedik. Hırvatistan’ın golü ofsayıttı bi kerem’’
‘’ Abi, aslında ofasyıt yoktu ama bariz bir şekilde faul vardı. Adamlar bizim Abdülfettah’ı resmen belinden tutup yere indirdiler.’’
‘’ Ooolum Abdülfettah da kim lan?’’
‘’ Stadın dışında köfte ekmek satan bir vatandaşımız.. Neymiş efendim stad dışında köfte ekmek satmak yasakmış. Ne yapsın adam, hırsızlık mı yapsın? Terörist mi olsun? Alnın teriyle para kazanmaya çalışan bir gariban öyle belinden yakalanıp yerlerde süründürülür mü? Terbiyesiz hakem…O düdüğünü alsın da münasip bir yerine soksun. Resmen görmedi pozisyonu.’’
‘’ Ohoooo, ona bakarsan bizim seyircinin ‘’ İbbe Hakem ‘’ Diye tezahüratını da anlamadı lavuk. Ellerini kaldırıp ‘’ Danke şön, Danke şön ‘’ Diye teşekkür etti Türk seyircisine. ‘’
Dayanamadım artık. Resmen bağırdım.
- İmdaaaatttttt.
Maçkalı arkaya döndü.
-Abi sence İmdat’ı mı almalılar takıma?
-Yahu ne takımı kardeşim. Ben iniyorum.
-Abi daha Ataşehir’deyiz. Soyak- Yenişehir’de inmeyecek miydin sen?
-Yok anasını satayım. Burada ineceğim.
-Abi daha çok yol var. Bu ayakla yürüyemezsin.
- Olsun. Yürürüm. Maksat spor olsun.
Maçkalı durdu, ben de minibüsten indim. Ben inerken radyoda hâla ‘’ Sıkılmış Kot adlı futbol, yorum programımız tüm hızıyla devam ediyor’’ Diyordu sunucu…
Oh beee. Dünya varmış. Bana ne lan Sıkılmış kotun davasından…
--------------------------------------------------------------------------------------
Not : Bu öyküye başlarken aslında bir başka sıkılmış kottan bahsedecektim ama kalem ‘’ Boş ver, germe milleti. Sen başından geçen ve %75 i gerçek olan şu hikayeyi yaz’’ dedi. Bu sefer kalemin sesine uyduk. Her ne kadar sürç-ü lisan eylemişsek affola.