34
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
3322
Okunma


Bu gün aslında Kadıköy’e inmiştim yine.
Malum, ben Kadıköy’e inince mutlaka bir macera yaşarım. Bu sefer de siz değerli okurlarımı -Erzurum tabiriyle- gülmekten cıracak bir yazı yazmayı düşünüyordum.
Şimdi diyeceksiniz ki: ‘’Hocam daha sabah sabah bir yazın silindi Edebiyat defterinden. İki üç gündür yazdıklarına baktığımızda ise oldukça keyfin kaçmış görünüyor. Hal böyleyken sen oturup mizah yazısı mı yazacaktın?’’
Evett. Bir mizah yazısı yazacaktım anamızın babamızın ağladığı, ağlatıldığı bu günlerde…Hem biraz manyağımdır, bilirsiniz. Hüngür hüngür ağlarken bir anda kahkaha atabilen bir yapım var.
İşin doğrusu Kadıköy’e ininceye kadar aklımdaki düşünce bir mizah yazısı da değildi. Bir zamanlar göz göre göre terör saldırısına kurban edilen, nice fidanlarımızın şehit edildiği, dün yine beş şehid cenazesi kaldırdığımız çile dolu Aktütün Karakolunu ya da ‘’ Ne olacak Şu Suriyeliler?’’ Başlıklı bir şeyler yazmayı düşünüyordum.
Bu gün yaşadığım komiklikten sonra dedim ‘’Onları yazan çok. Milletin yüzü gülsün biraz.’’ Ben oturup Kadıköy maceramı yazacaktım. Hatta Kadıköy’den dönüşte kafamda bir şablon bile oluşturmuştum
Başlığı ‘’ MANYAK HERİF ‘’ olacaktı ve şöyle başlayacaktım:
İnternetten baktım belediye otobüsü saat 15.30 da hareket ediyordu. O an ise saat 15.10 idi.
Acilen giyindim. Dışarı çıkıp durağa doğru yürürken saat 15. 15 olmuştu.
Durağa yaklaştığımda elim gayri ihtiyari cep telefonuma gitti. Aman Allah’ım! Evde unutmuştum. Dönüp alsam? Otobüsü kaçırırdım. Dönmesem? Cep telefonu oldukça lazımdı.
Çaresiz hızlı hızlı döndüm eve. ( Allahtan ev durağa yakın.) Cep telefonumu aldım, evden çıktım saat 15.25.
Eyvah ki eyvah! Ben durağa varamadan otobüs gelip geçecekti. Nitekim de öyle oldu. Baktım otobüs geliyor.
Hemen el kaldırdım.
Bazı şoförler durak harici asla durmazlar. Bazıları da halime acır dururlar. Bu acaba duracak mıydı?
Durdu vallahi.
Sevinçle otobüsün açılan kapısına yaklaşıp iki basamağı çıktım, akbil’i ilgili alete göstermeden önce şoföre teşekkür ettim ve muhabbet başladı.
SEDAT( Belediye otobüsü şoförü. 35 yaşklarında oldukça karizmatik bir delikanlı)
SAMİ ( 62 Yaşında. Emekli tarih Öğretmeni. O da oldukça karizmatik, yakışıklı, aslan gibi bir orta yaşlı. Kaslı vücudu ve öldürücü sekiz numara bakışlarıyla genç kızların olmasa da emekli, dul ve yetim hatunların sevgilisi )
ASUDE ( Ne menem bir hatun olduğu hakkında bir fikrimiz olmasa da büyük ihtimal oldukça kıskanç ve yaşı da biraz Sedat’tan fazla olan dizi film manyağı bir kadın.)
( Daha pek çok kişi var tabii ki ama asıl yazıya saklıyorum onları. )
SAMİ- Çok teşekkür ederim şoför bey,burada durup beni almanız büyük bir incelik.
SEDAT- Ne demek şekerim. Sen emret yeter ki. İste senin için ölürüm ben.
SAMİ- ( İçinden ) ‘’Allah Allah, nonoş galiba. Oysa hiç de benzemiyor.
SAMİ- Delikanlı ! Çok teşekkür ederim ama benim için ölmene gerek yok.
SEDAT- Ama hayatım, bak kalbimi kırıyorsun böyle diyerek.
SAMİ- ( İçinden) ‘’ Vay kelebek vay..Amma da nahif kalbi varmış. Hemencecik de kırıldı.
SAMİ- Sizi kırmak istemezdim ama önce ‘’şekerim’’ Sonra hayatım, hayırdır böyle?
SEDAT- Gülüm ! Bunları sana demeyeceğim de kime diyeceğim? Vallahi kimse yok. Billahi kimse yok.
SAMİ- Ama çok ayıp ediyorsun. Ne demek kimse yok? Ben neciyim burada?
ASUDE- Kim o yanındaki ?
SAMİ- ( İçinden) ‘’Anaaa, herif telefonla konuşuyormuş ya ulan.’’
SEDAT- Asude, Hayatım vallahi billahi diyorum. Niçin anlamıyorsun?
ASUDE- ( Öylesine bağırıyor ki sesini rahatlıkla duyabiliyorum.) Sedat ! Bak yırtarım ağzını. Benim asabımı bozma. Kim o şıllık?
SAMİ- ( Sedat’a) Ona söyle şıllık kendisine benzer. Ben koskoca emekli bir Tarih öğretmeniyim.
ASUDE- Ne diyor o? Ne diyor?
SEDAT- Emekli tarih öğretmeni bir şıllıkmış. Onu izah etmeye çalışıyor hayatım.
SEDAT- ( Sami’ye, yani bana ) Bey amca otursana bir yere. Niçin ayakta dikiliyorsun? Otobüs bomboş baksana.
İşte böyle başlayan yaşadığım bir olayı ve devamındaki gelişmeleri anlatacaktım ( İnşallah yarına da onu okursunuz.)
O heves ve istekle akşam bilgisayarın başına çöktüm. Önce şu Edebiyat Defterinde yayınladığım en son şiirim olan ‘’ KRAL ÇIPLAK’’ a yapılan yorumlara bir bakayım diyerek siteye girdim. Baktım bana bir mesaj gelmiş. ‘’Kimden acaba?’’ Diye açınca ne görsem iyi?
Ne gördüm? Azzz sonra.
Çok bilinen bir hikayedir ( Ya da tarihi gerçek )
Yavuz Sultan Selim bir gün tebdili kıyafet pazarı dolaşırken bakmış bir adam keklik satıyor. Ama ilginç olan kekliklerin hepsi 1 akçe iken bir kekliği 100 akçeye satıyor.
Merak edip sormuş:
- Bunlar 1 akçe de şu keklik neden 100 akçe?
Satıcı cevap vermiş:
-O diğer keklikleri çağırır. Diğer keklikler onun aşk dolu sesine gelir, biz bu surette yakalarız diğer keklikleri.
Yavuz Sultan Selim 100 akçe verip o kekliği almış ve anında boynunu koparıp attıktan sonra şöyle demiş?
-Kendi ırkına ihanet edenin bize faydası olmaz.
Neden bu fıkra ile başladığıma gelince:
İşte yazıya ‘’ GEL EDEBİYAT DEFTERİNİN DEFTERİNİ DÜRELİM !’’ Başlığını vermemin sebebi böyle bir şey de ondan
Yukarıda hani demiştim ya ‘’ Mesajı açınca ne görsem iyi?’’ Diye. Şimdi o mesajı aynen kopyalıyorum buraya: ( İsim ve Rumuzu sadece yötecimiz Ansızın, Yani Habib Dağ biliyor. Herkesin bilmesine de gerek yok)
O MESAJ:
Selam Sami bey kardesim.
Ben X
Skype varsa buyurun sesli konusalim zira bana egitimli edebiyatcilar lazim edebiyat defterinin defterini durmek icin.
Skype rumuzu…
‘’İşin doğrusu önce birileri ( Ki daha önce böyle bir kişinin sitede var olduğundan bile haberim yok. İlk kez karşılaşıyoruz.) bana yem mi atıyor?’’ Diye düşündüm. Öyle ya kaç gündür yazdıklarım hatta silinen bir yazımla site yönetimini adeta topa tutmuştum. Acaba birileri benim siteyi çökertmek amacında olduğumu düşünerek gerçek amacımın bu olup olmadığını öğrenmek için önüme yem mi atıyordu?
Atatürk’ün dediği gibi : ‘’Şaşarım aklı perişanınıza’’ Dedim içimden ve cevabımı yazdım:
X Bey
Bende skype yok. Ayrıca Edebiyat Defterinin defterini dürmek gibi bir niyetim de yok. Dahası ben edebiyatçı da değilim. Emekli bir tarih öğretmeniyim sadece. Kendi halimce bir şeyler karalamaya çalışıyorum.
Dört senedir yüzlerce şiir ve yüzlerce yazı yazdığım bir edebiyat platformunu arkadan hançerlemek? Bu benim asla ve asla düşüncesini bile aklımın ucundan geçirmediğim bir durumdur.
Bu sizin yaptığınız tıpkı 1853 Yılında Rus Çarının dediğine benziyor ’ Kollarımızın arasında hasta bir adam var. Gelin onu öldürüp mirasını paylaşalım’
Ben bu kanaatte değilim ’Gelin hasta adamı iyileştirmeye çalışalım. Âlicenap insanlara yakışan bu olmalıdır.’
Kısaca: Ben entrikaların adamı değilim. Yanlış kapı çalmışsınız.
Selam ve sevgilerimle.
Evet… Ben Ansızın ile şahsen tanışırım. Telefonla da konuşuruz zaman zaman… Zaman zaman yerden yere vururum sitedeki bazı durumları. Edebiyat adına çok sert tartışmalar da yaparız. Dört beş defa yazımı silmiştir bu sitede. Küsmemişimdir, darılmamışımdır. Hep bu sitenin daha oturulur ( mecazi anlamda) bir site olması için mücadele etmişimdir ki kendisi de bunun farkında olduğu için her konuşmamızda bana ‘’ Huysuz ihtiyarın tekisin ama çoğunlukla haklısın. Seni çok seviyorum abiciğim’’ Mealinde gönül alıcı sözler söylemiştir.
Bu vesile ile hemen belirteyim: ‘’ Ansızın Sami hocanın yazısını sildi, şimdi siteden de atar’’ Diye göbek atanlar varsa boşuna heveslenmesinler. Ben eğer zaman zaman bu siteyi, sitenin sahibini, sitenin seçki kurulunu yerden yere vurmuşsam bu durum siteye ihanet edeceğim anlamına gelmez. ‘’ Kunduracı sevdiği deriyi yerden yere vururmuş.’’ Benimki o hesap.
Bura benim ailem. Çok kavgalı olduğum insan var. Beni silenler, benim sildiklerim, var oğlu var. Hangi ailede yok ki. Ama aileye bir sabotaj varsa evelAllah Kars Kalesi gibi karşısına dikilmesini de biliriz topyekun. Yanılıyor muyum?
Neyse…Benim bu mesajım üzerine X Beyden bir mesaj daha geldi. ( Bazı yerleri kırparak kopyalıyorum.)
Bir suru gereksiz cumleler kurmussun hoca efendi.
www.edwebiyat …. ….com adresinin sahibiyim ve ayrica bir Turkologum.
Sitemiz insaallah yakinda acilacak ve Turk dunyasinin en buyuk edebiyat portali olacak.
Ayrica bu site sahibinin cahil olup yillarca kadirsinasliktan uzak hatirsinas davranmasi icimde ukte oldugundan ve bugun ki yaziniza istinaden size yazmistim.
Sitemizde ………..diye profosor ve edebiyat ogretmenlerinden olusan bir grupn kurarak
adina …………. diye gunluk oduller verecek akli selim sahiplerini simdiden bulmak adina idi size yazmam. Neyse Allah yolunuzu acik etsin kardesim..
Kadirsinas olmasini bilmeyenlerin bir omur hizmetide olsa hizmetleri esegin sirtinda tasidigi SEMERE benzer.
Edebiyat defteri kotunun iyisinin otesine gecememis bir konumda.
Sana basarilar diliyorum saygilar sunuyorum kardesim.
Selametle...
Not: Turkce klavye ile yaZmadigim icin ozur dilerim..
Bu mesaja da cevap yazdım. Dedim ki:
Kadirşinaslık sekiz seneden fazla içinde bulunduğunuz bir aileye ihanet etmek midir? Sekiz seneden sonra mı gördünüz Ansızın’ın cahil ve kadir kıymet bilen biri olmadığını?
Neyse..Size ve sizin gibi bu siteyi sabote etmeye çalışanlara cevabımı bu akşam asacağım bir yazı ile ortaya koyacağım.
Sizi de yönetime bildirdim. Haberiniz olsun.
Gerçekten de daha sonra bu kişiyi yönetime bildirdim. Çünkü bu kişinin bana yem atmadığı. Resmen siteyi sabote etttiği ikinci mesajıyla gayet net bir şekilde ortaya çıkıyordu.
ANLAMAYANLARA BİR KEZ DAHA İZAH EDEYİM:
SAMİ HOCA’NIN KİŞİLERLE BİR ALIP VEREMEDİĞİ YOKTUR.
SAMİ HOCA’NIN GAYRETİ DAHA TEMİZ BİR SİTE, DAHA TEMİZ BİR EDEBİYAT İÇİNDİR.
BİR GÜN BELKİ SAMİ HOCA DA BU SİTEDEN AYRILIR AMA HİÇ BİR ZAMAN BEŞ SENEDİR ACI TATLI PEK ÇOK ŞEY YAŞADIĞI, PEK ÇOK ABİLER, ABLALAR VE YA KIZ VE ERKEK KARDEŞLER KAZANDIĞI, KARŞILIKLI OTURUP TUZ EKMEK YEDİĞİ İNSANLARA, O İNSANLARIN YUVASI OLAN BU SİTEYE İHANET ETMEZ.
KISACA:
SAMİ HOCA’YI HİÇ BİR ZAMAN VE HİÇ BİR ŞEKİLDE EDEBİYAT DEFTERİ SİTESİNE VE AİLESİNE KARŞI BİR ENTRİKANIN, BİR BİZANS OYUNUN İÇİNDE HİÇ KİMSE GÖREMEYECEKTİR.
SAMİ HOCA DEDİKODULARLA ‘’ O ŞÖYLE SÖYLEDİ, BU BÖYLE ANLATTI’’ LARLA İŞ YAPAN BİR İNSAN DEĞİLDİR.
TAMAM..BİRAZ AGRESİFTİR, YER YER MANYAKTIR, HATTA SAMİ EMEKLİ, CANI CİĞERİ KAMİL OĞUZ MANGIRCIKOĞLU’NA GÖRE TİPSİZ, GUDUBET, CENABET BİR HERİFTİR))))))))) AMA ASLA HAİN DEĞİLDİR.
HERKESE SELAM VE SEVGİLERİMLE.