7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
702
Okunma

Bir Çin Atasözü şöyle der. "Yeryüzünde iki tane kusursuz insan vardır; biri ölmüştür, diğeri ise henüz doğmamıştır"
Açıkçası, dünya hayatında kusursuzluğa, ölümsüzlüğe, vs. yaşam formlarına ulaşma beklentileri tarih boyunca vardır. Genel olarak maddeci düşünce biçimlerinin ortaya koyduğu bahisler diyebiliriz. Yoksa kaynağında metafizik bir algı mı vardır? Öyle ya ölümlü bir hayatın ardından ölümsüzlüğe hak kazanmak inancı da çağlar boyu insan benliğini süslemez mi? Bu tarz mistik bir ölümsüzlük algısı değişerek dünyevi bir beklentiye de dönüşmüş olabilir mi acaba? Ben tam olarak böyle olmadığını düşünüyorum. “ölüm olmasaydı felsefe de olmazdı” sözüde pek muteberdir. Ölüm kavramının yüklediği anlamlar her devirde insan zihnini meşgul etmektedir. Açıktır ki, bir kaygı, endişe membaıdır aynı zamanda. Bu negatif duygu en veciz karşılığını “Yok olmaktansa sonsuza kadar cehennemde yanmaya razıyım. Hiçbir şey bana hiçliğin kendisi kadar korkunç gelmiyor.” sözünde bulsa gerek. Bu ister istemez insanoğlunu arayışa sevk eden başlıbaşına bir öge olmalıdır. Kuşkusuz “tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan” sözünün hükmüyle de karşı karşıya olabiliriz.
Peki, bu tarz bir gelişme beklenebilir mi? Hani, ölümsüzlük bağlamında diyorum. Sanıldığı gibi tıp dünyasındaki gelişmeler sözünü ettiğim beklentilerin gerçekleşeceğini teyit eder mi? Gelin sağlamasını birlikte yapalım.
Burada sorulabilecek bir soru şudur: Herkes kusursuz olursa bu çatışmayı da mutlak kılmaz mı? Sözgelimi anarşizm felsefesinin bir düsturu vardır: Bireyi aşan her türlü otoritenin reddi. Demem o ki, insan bireysel mükemmelliğe erdiğinde kurallara, otoriteye ihtiyaç kalmaz diyen bir anlayış vardır. Oysa böyle bir yapılanma bir sonraki aşamada kaba gücün egemenliğini getirecektir. Ne dersiniz, ben bir kâhin miyim yoksa hin miyim? Oysa doğada, toplumda ve tarihte değişim ve dönüşüm kaideleri işler. Her türlü otoritenin, kaide ve kuralların kalkması, hiyerarşinin her türlüsünün sona ermesi, bir sonraki süreci tetikler, gücü ve iktidarı ele geçiren bir kişi, grup ya da zümrenin despotluğunu getirir.
Ayrıca kusursuzluğu diyalektik ilkelere de aykırı bulurum. Dünya üzerinde her öge izafidir. Açıktır ki, birbirine göre tanımlanır. İyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış, ilkel-uygar, ağır-hafif, zayıf-şişman, yaşam-ölüm vs. görecelidir.
Bu nokta ölümsüzlük konusundaki beklentileri de gerçekleşecek bir husus olarak görmemi imkânsız kılıyor. Bu tip Fütürist görüşler vardırda tıp geliştikçe ölümsüzlüğe ulaşılacağı bahsi felsefi anlamda da yanılgılı bir yaklaşım olarak görünmektedir bana. Neden mi, ezeli olmayan bir şeyin ebedi olması mantıklı değildir. Sözgelimi, Materyalist felsefeye göre madde ve evren ezeli ve ebedidir, Tanrı ise insan tarafından yaratılmıştır ve bir gün insan zihninden silinecektir. Bu yaklaşımı kabul etmesemde kendi içerisinde tutarsız bulmam da. Başı olan şeylerin sonunun da olacağını, ezeli olanın ise ebedi olduğunu söylediği noktada maddeci felsefeyi tutarsız bulmam evet. Bir düşünce yanlış ama kendi içinde tutarlı olabilir.
Aynı şekilde dinsel bağlamda Tanrının ya da İslam’da Allahın ezeli ve ebedi olduğu, evrenin ise başlangıcının ve sonunun olduğu söylenirki bu da kendi içerisinde tutarlıdır.
Bunun gibi insanın başlangıcı varken nasıl olur da bir gün gelir sonu olmaz? Örneğin bir insan belirli bir takvimde doğmuş bulunuyor, yani ezeli değil, bu durumda nasıl ebedi olabilir? Deniyor ki, tıp bunu mümkün kılacak. Hani, tıp biraz yahu! Denmez mi? Ve sorabiliriz. Efendim! Tıp bir gün insanı ezelden beri var hâle mi getirecek? Evrenin her noktasında tek bir zaman algısı ve gerçeği mi peyda olacak? Biliriz ki, zaman her cismin kendi hareketine bağlıdır. Mesela dünya kendi çevresinde yirmi dört saatte döner, o yüzden bir gün 24 saattir. Başka bir gezegen kendi çevresinde ne kadar zamanda dönerse orada bir gün odur. Anlaşılacağı üzere zaman izafidir, mekânın hareketine bağlıdır.
Bir başka örnek verelim mi? Matematikte sayılar kümesi eksi sonsuzdan artı sonsuza uzanır. Bu aynı zamanda ulaşılmazlığı ve gerçekleşmezliği bize öğretmez mi? Ya da devirli ondalık sayılar vardır. 6,99999.... ne zaman 7 olur? Takdir edersiniz ki virgülden sonra sonsuz tane 9 koyarsak, yani hiçbir zaman.
Açıktır ki, izafi olan öge ve durumlarda mutlaklık mantık olarak hiçleşir, imkânsızlaşır. Başka türlü beklentiler hayali hâle gelir. Vehimler okyanusunda batma tehlikesi geçiririz. Hatta uygun bir manyetik ortama yakalanırsak yitip gidebiliriz. Fütürizmle fütursuzluk arasında med cezir manzaralarıdır yaşanan.
Hani derim ki; realiteyi yitiren ütopik beklentilerin burgaçlarına kapılmamak gerek. Hayat izafi durumlar manzumesidir. İzafiyeti reddetmek bizi zafiyete sürükleyecektir.
L.T.