15
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1717
Okunma

Bizim çocukluk yıllarımızda, yani bundan yarım asır kadar ( Hatta daha fazla) önce gazete satıcılığı bayağı bayağı bir meslekti.Çocukluk yıllarımda ben de satmışımdır.
Sokak sokak, cadde cadde dolaşarak bağırırdık ‘’Yazıyooor,yazıyooor’’ Diye. Ne yazıyor? Elbette ki günün önemli haberlerini yazıyordu ama biz bağırırken öncelikle magazin haberlerine odaklanırdık. Mesela Galata Köprüsüne bir yunus balığı gelmiş(Adı Yaşar’dı) , çeşitli gösteriler yaparak halkın sevgilisi olmuş. İstanbul halkı akın akın bu yunusu seyretmeye gidiyor.İşte onu duyururduk: ‘’Yazıyor yazıyooor.Yunus İstanbul’u feth etti. Hürriyet,Milliyet, Tercüman...Yazıyooor yazıyooor.’’
Ha bu arada hemen belirteyim: Yunus bir memeli hayvandır. Ona balık denmesi doğru değildir ama tabii ki o yıllarda yunusların memeleri hakkında bir bilgimiz yoktu.
‘’Yazıyoor yazıyooor.Ünlü gangester ( Gangster diyemezdim..Daha yedi yaşındaydım.) Necdet Elmas yine polis’in elinden kurtuldu. Halk kahramanı Necdet Elmas’ın maceralarını yazıyor’’
Güya çaldığı paraları fakir-fukaraya dağıtırmış gangster Necdet Elmas...Adam resmen İstanbul halkının,hatta tüm Türk halkının gönüllerini feth etmişti.
Yıllar yılları kovaladıkça pek çok iş gibi bu sokakta gazete satıcılığı işi de ortadan kalktı. Artık sokaklarda ‘’ Yazıyoor yazıyooor’’ Diye dolaşan burnu sümüklü bacaksızlar dolaşmıyor. ‘’Yazıyooor,yazıyoor’’ olayı ise oldukça boyut değiştirdi. Şimdi yine birileri ‘’Yazıyor yazıyoor’’ Diyor ama artık satmaya çalıştıkları şey gazete olmadığı gibi, satışı yapmaya çalıştıkları mekan da sokak ve caddeler değil. Sosyal medyada satışa çıkmışlar.Satmaya çalıştıklarına yalan mı dersiniz yoksa kendilerini bilgili gösterme çabası mı dersiniz siz karar verin.
Bir diğer fark da eskiden bizler var olan haberleri duyururduk ‘’Yazıyor, yazıyoor’’ Diye bağırırken.Oysa şimdi bu bahsettiğim satıcılar, olmayan şeyleri satmaya çalışıyorlar. İşin ilginç tarafı da alıcıları bayağı çok.
Hımmm bir husus daha kaldı. Bu ‘’ Yazıyor, yazıyor ‘’ Diye yırtınanlar öyle ‘’ Hürriyet, Milliyet, Tercüman ya da günümüzün gazeteleri olan yine Hürriyet,Milliyetin yanında Sözcü, Sabah, Posta, Takvim vs. ‘’ de demiyorlar. Ya ne diyorlar? KUR’ANDA YAZIYOR...
Evet zamanımızın yeni trendi bu. İlgili veya ilgisiz, bilgili veya bilgisiz neredeyse herkes ağzını açtığında ‘’ Kur’anda yazıyor’’ Diye başlıyor söze.
İki örnekle açıklayayım.
Mesela dolaşıyoruz arkadaşın birisiyle... Beylerbeyi’ndeyiz. Hemen sahilde çok güzel bir cami var: Hamid-i Evvel Camii...Camiyi Osmanlı Padişahı I. Abdulhamit yaptırmış. ( Şu meşhuuur Kızıl Sultan (!) olan Abdulhamit değil.Karıştırılmasın.Kızıl Sultan(!) II. Abdulhamit’tir. Bu onun atası.) Neyse, bizim arkadaş ‘’ Bunu niye yaptırmış ki?’’ Diye soruyor. Ben de saf saf cevap veriyorum ‘’İnsanlar ibadet etsinler diye yaptırmış’’ Hemen yorumu patlatıyor: ‘’ Kur’anda böyle süslü camiler yaptırmayın diye yazıyor.’’
Kur’anın tamanının mealini biliyorum desem yalan söylemiş olurum ama hani az buçuk biz de okuduk başından sonuna kadar hem Arapçasını, hem de Türkçe mealini... Kur’anda bildiğim kadarıyla ‘’ Süslü camiler yaptırmayın’’ Diye bir ayet yok. Dahası Kur’anda ‘’ Cami’’ Diye bir kelime de yok. Kur’anda ‘’Mescit’’ var. ‘’Cami’’ Kelimesi de aynen ‘’Cem Evi’’ Gibi ‘’ Toplanılan yer’’ Anlamına geliyor ve ilk mescit olarak yaptırılan Kuba mescidinden çok çok uzun yıllar sonra ortaya çıkmış bir kelime. ( Aman gözünüzü seveyim: Kuba Mescidi... Türklerin Küba’da yaptırdıkları rivayet edilen mescitten bahsetmiyorum.Karıştırmayın.)
Haydi’’Ha mescit ha cami,ne fark eder?’’ Diyelim ve bakalım bu konuda Kur’an ayetleri ne demiş. Yani ‘’Süslü cami yaptırmayınız’’ Diye bir ayet var mı?
a) “Müşriklerin, kendi inkarlarına kendileri şahit olup dururlarken, Allah’ın Mescitlerini imar etmeleri mümkün değildir. Onların bütün yaptıkları boşunadır. Ve onlar ateş içinde ebedi olarak kalıcıdırlar.” (Tevbe 17)
b) “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır.” (Tevbe 18)
c) “Ta ilk gününden temeli takva üzerine kurulan mescit, elbette içinde namaza durmana daha layıktır. Onun içerisinde temizlenmeyi seven kişiler vardır.” (Tevbe 108)
d) “Allah’ın mescitleri içinde, Allah’ın isminin anılmasını men eden ve o mescitlerin harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır ? işte o zalimler yok mu, onların bu mescitlere korka korka girmekten başka hakları yoktur. Bunları yapan o zalimlere, dünyada büyük bir felaket ve mahrumiyet, ahirette de büyük bir azap vardır.” (Bakara 114)
e) “Zarar vermek, inkar etmek, mü’minlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamberine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescit kurup; “Biz sadece iyilik yapmak istedik” diye yemin edenlerin, yalancı olduklarına şüphesiz ki Allah şahittir.” (Tevbe 107) (Mescid-i Dırar’dan bahsediliyor bu ayette)
f) “Mescitler şüphesiz Allah’ındır. Öyleyse oralarda Allah’a yalvarırken başkasını katmayın.” (Cin 18)
Görüldüğü gibi böyle bir ayet yok. Ama bakın ne var:
‘’Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz, bunda iman eden bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt vardır. (Ankebut Suresi, 51. Ayet)
“Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah Katındandır" derler. Oysa o, Allah Katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah’a karşı (böyle) yalan söylerler.” Al-i İmran Suresi, 78.Ayet.
Yani bu işin vebali oldukça büyüktür.
Bu birinci örneğe ‘’ İsraf Haramdır’’ ayeti nazarından bakarsak arkadaşı haklı görebiliriz belki de. Çünkü Kur’anda altı surede israfın haram olduğu belirtiliyor ve gerçekten de bazı camilerde aşırı bir israf var. Örneğin bir minarede sekiz hoparlör gibi,örneğin kat kat halılar gibi, örneğin alttan ıstmalar,üstten soğutmalar gibi...Oysa Peygamberin(S.A.S) seccadesi bile yoktu.Kumlar üzerine secde ederdi. Ama mesela ikimizin de sık sık gördüğü, ne işe yaradığını hiç kimsenin bilmediği, hangi amaçla bir meydana konduğu hakkında malumatımız olmayan Kadıköy- Altı yoldaki Boğa heykeli için ‘’ Bunu niçin yapmışlar ki?’’ Sorusu gelmiyor aynı arkadaştan. O heykele gelince sanat eseri oluyor ama iş camiye gelince onun da bir sanat eseri olduğu unutuluyor. Boğa heykelini yadırgamıyoruz camiyi yadırgadığımız kadar.
İkinci örneğe geçiyorum.
Efendim, 29 Mayıs 2016 Tarihinde İstanbul’un Fethinin 563. Yıldönümü çeşitli etkinliklerle kutlandı.Bu etkinliklerden birinde yurdun dört bir tarafından,hatta yurt dışındaki bazı Müslüman ülkelerden insanların katılımıyla Ayasofya’da SABAH NAMAZI kılınmış. ( Altını çizerek ve büyük harflerle yazdım özellikle) Kesin olarak bilmiyorum ama sanırım şükür namazı da kılınmış. İlle velakin bu olay sosyal medyaya ‘’FETİH NAMAZI’’ Başlığı ile yansımış. İşin ilginç tarafı ise resmin altına ‘’Fetih Namazı’’ Diye yazanlar resimle ilgili haberde kılınan namazın sabah namazı olduğunu bizzat yine kendileri söylüyorlar. Tabii bir başka ilginçlik de AGD ve MGV adlı kuruluşların hazırladıkları afiş ve pankartlarda da insanların ‘’Fetih Namazı’’ Diye bir namaza davet ediliyor olması. Yani kılınsın ya da kılınmasın ‘’Fetih Namazı’’ Diye bir ifadenin olduğu bir gerçek.Hatta böyle bir afişle insanlar çağrıldığına göre ‘’Fetih Namazı’’ adı altında bir namaz da mutlaka kılınmıştır.
Neyse...İşte bizim arkadaşlardan bir başkası bu ‘’Fetih Namazı’’ İbaresine kafayı takmış ve aynen şöyle yazmış: ( İmla hatalarını düzelterek aynen yazıyorum ) ‘’ Fetih namazı kaç rekat kılınır? Kuran-ı Kerime baktım nafile namazı, zikir namazı hepsini yazıyor ama Fetih Namazı yazmıyor. Merak ettim’’
Bu arkadaş da ‘’ Yazıyoor,yazıyooor.Kur’anda yazıyor’’ Diyor.
Kur’anda ne yazıyormuş: Nafile namazı, zikir namazı...Kur’ana bakarak böyle bir iddiada bulunduğunun altını bir kez daha çizelim. Kur’anda nafile namazı, zikir namazı varmış ama fetih namazını görememiş (!)
Şimdi hangi noktadayız peki?
‘’İnkâr edenlere ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennemliklerdir.’’( Maide suresi 86. Ayet.)
Niçin bu noktadayız?
Çünkü Kur’anda nafile namazı ve zikir namazı diye namaz yok. Hatta hangi namazın kaç rekat olacağı yok. Namazın günde kaç vakit kılınacağına dair bir ayet yok.Namazın nasıl kılınacağına dair bir ayet yok. Tabii ki Fetih namazı da yok.
Sırf İstanbul’un Fethinin kutlanmasına, bu kutlamayı sevmediği insanların yapmasına karşı olduğu için Kur’anda olmayan bir şeyi ‘’ Kur’ana baktım böyle yazıyor’’ Diye anlatmak sadece arkadaşı değil aynı zamanda ona inanıp alkışlayanları da, ona ‘’ Ağzınıza sağlık’’ Diyenleri de Maide suresinin 86. Ayetinde işaret edilen ‘’Yalanlayanlar’’ Hükmüne sokar ki Allah muhafaza.
İşte o sebepledir ki atalarımız ‘’ Biliyorsan söz söyle, bilmiyorsan az söyle’’ Demişler.
‘’Fetih Namazı da ne yahu?’’ Denmiş olsa kısaca ‘’ Arkadaşım ! Fetih Namazı değil, sabah namazı, ya da şükür namazı... Ya da insanlar toplanmışlar Ayasofya’ya Allah rızası için iki rekat namaz kılmışlar, ardından da ‘’Allah’ım bize İstanbul’un Fethi gibi daha nice fetihler nasip eyle’’ Diye dua etmişler.Bu namaza da Fetih Namazı demişler. Nesi acayip bunun?’’ Diye cevap verilebilir. Yağmur için namaz kılınıp dua ediliyor da fetih için olamaz mı? ‘’Nafile ( Yani Türkçe karşılığı, boşu boşuna) namaz acayibine gitmiyor,hatta onun kur’anda var olduğunu söylüyor ama Fetih Namazı acayibine gidiyor. Garip değil mi?
Yahu o değil de şimdi de benim kafama takıldı: ‘’Zikir namazı’’ Ne?
Bildiğim hiç bir namaza benzetemetim bunu.
Hani Beş vakit namazı bilirim. Cuma namazı, Bayram namazı,Teravih Namazı, Tesbih namazı, Kuşluk namazı, Teheccüd namazı, Tahiyyat’ül Mescid namazı gibi daha pek çok namaz bilirim de aslı zaten zikir olan namazın namazı hakkında bir malumatım yok. Yani Türkçesi’’ Namaz namazı’’ anlamına gelen bir namaz bilmiyorum. ( Yanlış anlaşılmasın. Cuma dışında hiç birisi Kur’anda bu isimlerle anılmadığı gibi yoktur zaten.)
Bu iki namazın ( Nafile namazı ve Zikir namazı) Hangi Kur’anda yazılı olduğunu Kur’an-ı Kerimi dokuz defa hatim etmiş(!)olan arkadaşa sordum. Cevabını dört gözle bekliyorum. Böyle bir cevap gelirse çok acil sizlerle paylaşacağım.
Ve son olarak diyorum ki:
Allah rızası için önce bir araştırın, okuyun ondan sonra paylaşın bir şeyleri. Neyi eleştirecekseniz öyle eleştirin. ‘’ Yazıyooor, yazıyooor.Kur’anda yazıyor’’ Diye karşıma çıkmayın. Kur’anda öcelikle ‘’ Oku’’ Yazıyor. ( A’lak Suresi 1. Ayet.) ve yine yazıyor ki: ‘’Böylece biz Kur’an’ı apaçık âyetler hâlinde indirdik. Şüphesiz Allah, dilediğini doğru yola iletir.( Hacc Suresi 16. Ayet )
RESİMLER:
1- Gazetelerin sokaklarda ‘’Yazıyooor,Yazıyoor’’Diye satıldığı yıllar.
2- O yıllara ait Gangster Necdet Elmas ile ilgili bir gazete haberi
3- Pek çoğumuzun nerede olduğunu ya da adını bile bilmediğimiz ve hakkında ‘’Niçin yapılmışki?’’ Sorusu sorulan İstanbul-Beylerbeyi sahilindeki Hamid-i Evvel ( I.Abdülhamit) Camii
4- Neredeyse her gün gördüğümüz ne işe yaradığını,hangi amaçla o meydana konduğunu bilmediğimiz ama hiç de yadırgamadığımız Kadıköy-Altıyoldaki boğa heykeli.
5- İstanbul’un Fethinin 563.Yıldönümünü kutlama amacıyla AGD ve MGV nin hazırladığı afiş.
6- Bahsi geçen Fetih namazı.