Taştan Fareler!
1999 depreminden sonra, bende birçok insanlar gibi bunalımlı, zor günler yaşamıştım, hayattan soğumuştum,uykusuz geceler beni oldukça yıpratmıştı. Doktora gittim ilaçlar verdi, ben aspirin dahi içmeyen biri olduğum için mutlak bir şeylerle meşgul olman gerekiyor , hayat devam ediyor dedi .Dr umun önerileriyle ilaçsız, sanatla tedavi olmaya karar vermiştim.
Sanatla uğraşmayı çok seviyordum, sanata olan ilgim her geçen gün dahada çok çoğalıyordu. Sanatla uğraşmak çok güzel bir dünya, lakin evinizde tam verimli de olamıyorsunuz.
Bağlarbaşı’nda yıllardır boş duran dükkanımızı atölye olarak kullanmaya karar verdim.Kör bir sokaktaydı, eşim satma taraftarıydı açmamı istemiyordu, sebebi de burada iş olmaz bak kaç yıldır boş çok komik kira parası istedik kimsenin ilgisini bile çekmedi. Israr ediyordum açmalıydım, depremin kabusunu içimden atamasam da ,meşgul olmak belki beni sağlığıma kavuşturacaktı. Bir sabah eşim anahtarı verdi al bakalım dükkan senin. Eşime hemen bir Türk kahvesi yaptım , yerimde duramıyorum hadi çabuk iç şu kahveni, acelen ne yahu hayretsin ya deyip , Erenköy’den yola koyulduk, trafikte rezalet kendi kendimi yiyorum saate bakıyorum hayaller kuruyorum.İki katlı bir yer, alt katı mutfak ve malzemelerimi koyacağım dolaplar da yaparım. Kapının önüne de bir üzüm asması ekerim. Nihayet geldim bismillah deyip kapıyı açtık, toz toprak örümcekler yuvalar kurmuş saçlarıma ağları takıla takıla alt kata indim.dolap ölçülerini aldım. Atölyemin içini bir güzel hortum takıp yıkadım.Hadi şimdi boya fırça almaya. Eşim hafta sonu alırız dedi, ben alıp geliyorum dedim ve çıktım . Nalburdan malzemeleri aldım, hadi başlıyoruz boyamaya, bugün olmaz dedi gene, neden dedim,duvarlar çok yüksek merdivenle olacak iş değil uzun saplı fırça gerek dedi. Ben onu da bulurum dedim ,yan sokakta inşaat vardı, kalfayı buldum rica ettim verdi. Başladık boya yapmaya, ve bitirdik.Akşam 11 arabasıyla eve döndük. Yıllarca süren çalışma hayatımdan sonra kedime ait bir mekanda sanatla uğraşmaya başlamıştım. Kapsının dibine de üzüm asması ekmiştim, öyle sevmişti yerini 5 ci katlara kadar tırmanmıştı asmam. Asmalı konak diyordu müşterilerim. Çok şirin bir dünya kurmuştum, bir de arkadaşlarımın uğrak yeri olmuştu. Sabah saat 7.30 açıyordum, akşam saat 9 ları buluyordu eve dönüşüm. Hatta eve gitmek aklımın ucundan geçmiyordu, sanatla uğraşmak öyle güzel bir dünya ki, saatleri unutturan insanı sağlıklı kılan, sağlığıma kavuşturan. Bu minik atölyemde 3 kişisel sergi açmıştım. Günler akıp gidiyordu 7 yılında atölyeme fareler dadanmıştı. Yaptığımız her yöntem netice vermiyordu.
Gene ani bir kararla atölyemi Kuzguncuk semtine taşıdım, mis gibi boğaz havası .sabahları sanatla akşam üzerileri şiirler yazarak her şey güzel gidiyordu, fakat iş yeri kapısı açık olduğu için buraya da fareler dadanmıştı. Çok sinir eden bir durumdur,atölyemde iki minik fare tüm malzemelerimi kemirmişti.Denemediğim bir şey kalmamıştı. koyduğumuz gıdaların hiç birine de dokunmamıştı fareler,hatta bir müşterim afyon sucuğu getirdi eldiven takıp kesip koyduk bir gram dahi yemedi, ökse, kapan,zehir nafile. Bir sabah atölyeme gittiğimde taşı kemirmiş temele inecek neredeyse çıkış yolu aramış ve 5 kğ dan fazla toprağı dışarı çıkarmıştı.Tabi çıldırmıştım ve atölyemin sahibine tel açtım ben bu ay sonu çıkıyorum ,a aa sizden çok memnunuz neden Oya hanım dedi.Atölyemi fareler istila etti artık tahammülüm kalmadı,bende atölyemi çok seviyorum lakin bu durumda mümkün değil dedim.Yarın sabah ben geliyorum bir tane fare kalmayacak . Tabi ki ökse, kapan, zehir sandım. Ertesi gün Mustafa bey geldi, şimdi nalbura gidiyorsun 500 gr alçı 500 gr un , bu karışım yap bir kaseye koy ,yanına bir büyük kap su. Fareler bu karşımı çok sever üzerine bolca su içerler.sabah geldiğinde taştan fareleri, heykel kesilmiş halde bulacaksın. İnanmasam da denemeliyim ve denedim.Gerçekten ertesi sabah atölyeme geldiğimde taştan farelerle karşılaştım. Hatta bir arkadaşım tesadüfen o gün atölyeme geldi , gerginim, bir fare savaşı vermişim, durumu anlatınca beni güldürmek için ,sanat böyle bir şey taştan fareler de yapmışsın dedi...
Oya Gedik
Atölye anılarım.
Bağlarbaşı /Kuzguncuk
2008
YORUMLAR
foça toplantısında tanışmıştık geçen zaman içinde tüm şiir ve yazılarınızda içinizdeki güzelliği ve sanat aşkını tüm okuyucularına yavaş yavaş zerk ettin ablam...doğa sevgini insanlık aşkını her daim kelimelerle kulağımıza seslenip yüreğimize neşrettin iyiki varsın iyiki defterimizdesin en derin saygılarımla
Oya gedik
Sevgi selam ve Saygılarımla...
Oya gedik
Saygılar...
Saygıdeğer yazarım, çok hoş bir anıydı...okurken benim aklıma gelen espriyi dostunuz kullanmış ne yazık ki... Sanatla uğraşmanın güzelliğini bizzat yaşayarak tatmış biriyim... sanırım hayatla aramdaki en güzel bağ, tabii benimki kendi kendime ve çok amatörce...kaleminiz daim olsun, sanat sever yüreğiniz hiç solmasın...saygılarımla
Oya gedik
Çok teşekkür ederim
Saygılarımı bıraktım o güzel gönlünüze...
Oya hanım, çağlar boyu sanatla uğraşmak yetenekten çok cesaret isteyen bir uğraş olmuştur.Bu bazen ilkel düşünce yapılarına, bazende minik bir fareye karşı verilen mücadeledir)) Bu nedenle de sanatla ilgili insanlara hep derin bir saygı duymuşumdur. Sırf bu yönüyle bile övgüyü hak ediyorsunuz.
Yazınızı keyifle okudum kaleminize sağlık
Saygı selamlarımla
Oya gedik
Saygılarımı bıraktım efendim...
Yaşamın içinden birşeyleri anlatırken, farelerle konuyu ilgi çekici hale getirmek ustalık ister. Bu küçük afacanlar çok can sıkıcı olabiliyorlar. Ama, yazının bütününde çok iyi rol aldılar. Yaşamı, zorlukları, oyalanmaları ve hayata nasıl bağlanılırı anlatmışsınız. Devamını bekleriz efendim. Selam ve saygılarımla..
Oya gedik
Selam ve Saygılarımla...
Ben istanbul Alemdağ da görevli iken altı sene oturdum Üsküdar'da.
Hatta NURİ isimli ilk öykümde oralardaki bir meyhaneyi anlatmışımdır.
Çok iyi bilirim Üsküdarı.
Tahmin edebiliyorum. Sizde Sanatın her türlüsüne yetenek var.
Ne mutlu size .
Ayrıca bu anınız da çok değişik ve ilginç.
Tabii her zamanki gibi de çok güzel.
Selamlarımla Oya Hanım.
Oya gedik
her birimizin hayatında acı ve tatlı çokça anılarımız var. Bazı anılarımız kendilerimize özel olsa da, birçok okura da belki fayda sağlar diye düşünüyor ve yazmaya çalışıyorum. Sanatla uğraşanların farklı bir dünyası oluyor, kimseye zararları da olmuyor. Atölyemde gelen genç bir dindar bir müsterim, ramazan günü beni sigara içerken yakaladı, mahcup oldum, Oya hanım lütfen rahatsız olmayın, şu an sizde bir ibadet yapıyorsunuz çalışıyorsunuz. Müsterilerimle güzel bağlarımla çok şeyler öğrenmiştim. Sanata verdiğiniz değere çok teşekkür ederim efendim...
Selamlarımla ,Saygılarımı bıraktım...
Uğraş her derde deva elbette kaldı ki bu bir sanat dalı olursa tam bir rehabilitasyon olur. Bu güzellikler içinde fare misafirliği tadınızı kaçırmış olsa da delice bir hayvan sever olarak onların 'taş kesilmesi 'yüreğimi incitti. Keşke başka bir yöntem bulunabilseymiş..
Sevgi ve selamlar.
Oya gedik
Bende bir sessizleri çok sevenim, yıllar önce mutfağıma karıncalar dadanmıştı, mutfakta her noktada konvoy halinde dolaşıyorlardı.Asla öldürmüyordum toz şeker serpip bahçeye gitmesini sağlamaya çalışıyordum, lakin mutfağımı çok sevmişlerdi gitmiyorlardı.Bir çok acelem vardı sıcak çaydanlıkta kalan suyu bir kaba dökmem gerekiyordu, bir çığlık attım inanın ah gittiler diye, ve soğuk suyu açıp üstlerine bir kaçını kurtardım. Ben karıncayı dahi öldürmek istemeyen bir hayvan severim...Selamlarımla...
Şunu da eklemek istedim,atölyeme gelen bir müsterimle hayvan muhabbetinde, karıncayı yok etmeyi öğrendim. Karıncanın yuvasına şeker bırakın ve bırakırken birdaha gelme evime ocağıma seni Süleyman Peygambere şikayet ederim deyin dedi. Bende karıncaları evimde gördüğümde bu yöntemi yapıyorum. Denedim netice süper, belki de çok kalben inançla...
sanata olan aşkınızı yazılarınızdan şiirlerinizden biliyordum ama atölyeniz olduğunu yeni öğrendim
bu arada biz okurlara yeni bir sanat şeklinide öğrettiniz sanırım
taştan fareler :))))
ilk defa duydum ve akılda kesinlikle kalması gereken bir işlem
paylaşıma teşekkürler
sevgiler Oya Hanım
Oya gedik
Teşekkür ederim ilginize...
Sevgilerimle...
Yaşama sevinci böyle bir şey işte! Sizin için söylüyorum elbet. İlk atölyenin açılışını o kadar hızlı sürede yaptıran enerji, yaşama sevinci değil midir?
Nihayetinde savaşı kazanmışsınız ya, ne güzel. Ya sonra, yani şimidlerde de devam ediyor mu, sanat uğraşınız?
Yaşama sevinciniz kaybolmasın efendim.
Sağlıcakla,
Oya gedik
Evet savaşı kazandım ,fakat detaylara girmedim atlayıp yazdım, okuru da yormak istemediğimden. bir müşterim siyam kedisini getirdi bir gece atölyemde kaldı ,o vahşi kedi bile yakalayamadı. Peynirin her çeşidini denedik, ne mümkün, çok akıllı bir hayvan fareler ,el değinde yemezlermiş. Ve her gün ilaçlamaktan atölyemi yorulmuş ve sinir sistemim bozulmuştu. Evet sanata aşık bir insanım, 3 kişisel sergim oldu.Beyoğlu Müze,Dolma bahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı.Sanat severlerle çok keyifli günler yaşadım. Ayosofya Müzesi 4cü sergim için davet etti, ne yazık ki, rahmetli annem ağır bir rahatsızlığa yakalandı ,sanat hayatımı kapatmış oldum. O güzel anılarımı hatırlamak bile mutluluk vermekte. Artık edebiyat sanatını öğrenmeye çalışıyorum efendim...Çok teşekkür ederim ilginize sevginize...Saygılarımla Nitem Tran bey...
nitemtran
Hiç önemi yok efendim, her okuyan yorum yapacak diye de bir şey yok.
Sıralı ve zorunlu da değil üstelik. Beğendiğim yazıya yorum yaparken asla aklıma gelmez onun beni okuyup okumadığı ya da yorumu.
Sağlıcakla,
Oya gedik
Şunu da eklemek istedim, atölye hayatını kapattım derken, evimin bir odasını sanata ayırdım ,sevdiklerime hediye olarak vermek için sanata devam diyorum, başka bir dünya, vazgeçilmiyor. Sanata saygınıza da hayran kaldım.Sağolun...
yazınızı bir anda soluksuz okudum dersem durumumu betimlemiş olurum. ne hoş bir anlatım. adeta sizinle aynı çileyi çektim fareleri taşlandırıncaya kadar
kutluyorum üslubunuzun güzelliğini.
öykülerin güzelliği biraz da yaşanmışlıklarla örtüşürse daha da belirginleşiyor. öykü tadında bir anı yazısı okudum. teşekkürler.
selam ve saygılarımla.
Oya gedik
Savaş verdim adeta bu kurnaz farelerle.Bu arda 1999 depreminde kaybetmiş olduğumuz canlarımıza rahmetler diliyorum...
Sanat çok güzel bir dünya,her dalı...
SAYGILARIMLA...