9
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1146
Okunma

Dün başıma gelenleri yazmış ve son cümle olarak ‘’Bakalım yarın başıma neler gelecek’’ Demiştim.
Bu gün sabahleyin biraz geç bir vakitte, hatta öğlene doğru kalktım yataktan. El yüz yıkama, kahvaltı filen derken bu sefer bilgisayara takılmadan direkt Kadıköy’e inmek için hazırlandım.
Başka illeri bilmem ama İstanbul’a daha şimdiden yaz geldi. Hava oldukça sıcak. Şimdiden Temmuz ve Ağustosta ne hale geleceğimizi düşünüyorum.
Üzerime kısa kollu bir tişort çekip dışarı çıktım ve minibüsü beklemeye başladım. Bu saatlerde minibüs genelde boş olurdu ama dedim ya bir kaç gündür üzerimde bir nazar var sanırım, minibüs tıklım tıklım.
Kendimi zar zor sıkıştırdım bir köşeye. İlle velakin minibüsçü milletinin gözü yolcuya doymadığı gibi yolcu milleti de minibüs ne kadar dolu olursa olsun binmekten çekinmiyor. İşin ilginç tarafı da her yeni binen sanki kendisi de tıklım tıklım bir minibüse binmemiş gibi şoföre kızıyor ‘’ Şoför bey daha nereye alıyorsun? Nefes alamıyoruz.’’ Ya da ‘’ Oha be kardeşim. Millet kucak kucağa gidiyor ‘’Filan diye itirazlar ediyorlar. Minibüs söförü ise hiiiç oralı değil. Sanki başçavuşun beygiri zortluyor.
Zortluyor dedim de, bu kadar kalabalıkta doğal olarak insanların karınlarında birikmiş olan gazlar da minibüsün gürültüsü eşliğinde patlama sesi fazla hissedilmeden ama kokusu gayet net bir şekilde burunlara sirayet ederekten minibüsü dolduruyor.
Vücutların koltuk altlarını sırılsıklam hale getirmiş ter kokularını da olaya dahil edersek, ve dahi minibüsün camlarının açılabilir camlardan olmadığını, klimasının ise çalışmadığını hesaba katarsak artık siz tahmin edin nasıl bir işkence yaşandığını.
Yalnız olayın ve çekilen işkencenin tamamı bu kadar değil tabii ki. En azından benim için.
En azından benim için diyorum çünkü kadıncağızın biri sanki bütün bunlar kendisini hiç mi hiç ilgilendirmiyormuş gibi bir elinde zikirmatik, dudakları kıpır kıpır habire bir şeyler söylüyor. Bir taraftan da zikirmatiğe bakıyor ‘’ Sayı kaç oldu?’’ dercesine. Kadının ne dediğini anlayamıyorum ama dudak hareketlerinden okuduğum kadarıyla ‘’Felek vurdu’’ diyor. Böyle bir zikir var mıdır? Varsa hangi tarikatın zikridir bilmiyorum.
Evet...Üç yanım kadınlarla çevrili vaziyette. Sol tarafımda işte bu zikirmatikli hatun var. Sağ tarafımda ise altında tayt, üstünde büstyer deniyor galiba kolsuz bir giysi olan otuz otuzbeş yaşlarında bir hatun var. Hatun belli ki vücut sporu yapıyor. Ondaki kaslar ne Rambo’da var ne de Arnold’da. O şekil yani.
Tam arkamda ise iki kokona. Normal şartlarda bunlar minibüse binmezler ama nasıl olmuşsa binmişler. Biri ak saçlı ve aynen Resim...deki gibi bir hatun. Diğeri kızıl saçlı, saçlarının ense kökü tarafı üç numaraya vurulmuş, yukarısı ise kısa kesim yeni kırkılmış Merinos koyunu gibi bir şey. Ben ve ak saçlı sırt sırtayız. Minibüs fren yaptıkça ak saçlı hatunun zayıf kemikleri sırtımı deliyor. Fena halde rahatsızım.
Rahatsız olan benim ama homurtu ak saçlıdan geldi.
-İnsan biraz yan durur yahu.
Millet bana bakıyor. Esasında hiç kimse inanmaz benim böyle birini taciz edeceğime ille velakin memlekette artık timsaha bile tecavüz ediliyor, dolayısıyla ‘’Ulan bu sapık dede de bu yaşlı timsaha göz koydu galiba’’Diye düşünen bir kişi bile olsa adının tacizciye çıktığına mı yanarsın yoksa yoksa böyle bir kokonayı taciz etmekle suçlandığına mı?
-Hanımefendi bana mı dediniz?
Hışımla cevap verdi.
-Evet size dedim. Resmen yapıştınız. Başka tarafa dönün.
Cevap verdim:
-Ne tarafa döneyim? Tam geri dönsem direkt size yapışacağım arkadan. Sağıma dönsem bu bayana ( Zikirmatikli bayan), Soluma dönsem bu bayana ( Vücutçu olan ) yapışacağım. Sizce ne tarafa dönmeliyim?
Kadın cevap vermedi. Yolcular ise bıyık altından gülüyorlar.
Yok yani gerçekten de sağıma dönsem zikirmatikli hatuna yapışacağım. Kadına zaten felek vurmuş, bir de ben mi vurayım. Hem kadın ‘’Ulan yeter be, felek vurdu bir de sen mi vuruyorsun gavat?’’ Deyip minibüsün içinde tüm hıncını benden çıkarırsa ne olacak?
Sol tarafı hiç karıştırmayın zaten. Kadın bi yumruk sallasa yumruğun kendisinden değil rüzgarından zatüree olur ölürüm. Her şeye rağmen kokana ile sırt sırta, kemik kemiğe gitmek daha hayırlı.
Kadın Soyak-Yenişehir’den Uzunçayır Metobüse kadar homurdansa da yapacak bir şey yoktu. Ama yine de sinir oldum. Yok yani sanki ben muşmulaya çok da bayılmışım gibi havalara girip ‘’ Biraz öteki tatafa döner misiniz?’’ Demesi yok mu? Dilimin ucuna kadar geldi ‘’Hanımefendi benim gibi bir aslan parçasının dikkatini çekebilmişsiniz bu yaşta. Daha Allahınızdan ne istiyorsunuz’’ Diyim, sonra baktım kadın her ne kadar iyice tiritse de ben de öyle aslan parçası sayılmam yani.
Neyse...Başka bir kaza bela olmadan Kadıköy’e vasıl oldum. Doğruca bankaya gittim. Dünkü sorunu halletmek için yukarı çıkmam gerekiyordu. Asansöre bindim, 2. Kat düğmesine bastım. Asansörün kapısı kapandı, kapanmasıyla birlikte de elektrikler gitti.
Öyle asansör veya karanlık korkum filan yoktur. Hele de asansör hareket etmeden elektrikler gittiği için korkacak bir şey yok ama bir metrekarelik bir alanda tamamen karanlıklar içinde kaç dakika bekleyecektim elektriklerin gelmesini?
Başladım asansörün kapısına vurmaya: ‘’ Kimse yok mu. İçeride mahsur kaldım’’ Diye bağırıyorum ama bir Allah’ın kulu yardımıma koşmuyor. Kemdi gücümü kullanarak asansörün kapılarını açmaya çalıştım. Az bir şey de araladım. Allah Allah, elektrikler kesik değildi dışarıda. Bankanın içinde lambalar yanıyordu ama asansör hâla kapkaranlıktı ve kapı da tamamen açılmıyordu. Yani asansörden dışarı çıkmam mümkün değildi. Elimi dışarı çıkarıp bağırıyorum ‘’ Yahu asansörde mahsur kaldım. Kimse yok mu’’ Diye ama ne gelen var ne giden. Banka zaten bu gün in cin top oynuyor denecek kadar tenha idi girerken de.
Neyse ki bu durum çok fazla uzun sürmedi. Sonra nasıl olduysa oldu asansöre de elektrik geldi ve üst kata çıktım. Sorunu anlattım, gerekli talimatları alarak bankadan çıktım.
Sonra?
‘’Bunun sonrası da mı var hocam!’’ Dediğinizi duyar gibiyim.
Neyse fazla uzatmayayım. Kısaca geri dönmek için bindiğim belediye otobüsünde yol boyunca önümdeki koltuklarda oturan ana-kızın yüksek sesle konuşmalarını dinleye dinleye geldim. Alt tarafı ne konuşabilirlerdi ki: ‘’ Kızım bak baban duyarsa kemiklerini kırar’’ Türünden şeylerdi. Baba duymamıştı ama Tüm otobüs kızın kırdığı cevizler hakkında bilgi sahibi olaraktan yolculuğu tamamladık.
Yok..Anlaşıldı. Ben evden dışarı çıkmayayım en iyisi..
RESİMLER:
Soldaki Resim: Bahsettiğim hatun işte böyle bir şeydi
Sağdaki Resim: Asansörde aynen bu vaziyetteydim.