Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Bayram KAYA 1
Bayram KAYA 1

Felsefenin Doğuşu 2

Yorum

Felsefenin Doğuşu 2

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

312

Okunma

Felsefenin Doğuşu 2

Ön ittifaklı yapıların tereddütlü söylemlerine karşın; totem yapıların, totemi grup içi düşünceleri tek yönlüydü ve bir türden olan grup içi düşünceleri sürekliydi. Ön ittifaklı yapın tereddüt eden düşüncesi nereden geliyordu? Totem mesleklerine ilişkin görülen işler, totem grubun düşünce oluşumlarından biriydi.

Ön ittifaklı yapıların içi en az iki ve birçok totem mesleklerinden oluşuyordu. Her bir mesleki tutum diğer totemi düşünceye göre farklı bir anlayış ve farklı bir düşünceydi. Her bir totem mesleği farklı tutumdu. Ve farklı bir ifade ediliş şekliydi. Sorunları ve cevabı farklı farklıydı.

İşte ön ittifak içinde edinilen bu yaşamsal ve deneysel farklılıklar totem içi zamanın bir türden oluşla akıp gitmesine tıkaç oluyordu. Farklı meslekler tutumunun farklı olma girişimleri düşüncelerin kesikli sürekli olmasına neden oluyordu. Ön ittifaklı yapının içi birçok kesikli sürekli olay zamanlardan oluştu.

Birçok zaman boyutundan oluşan ön ittifakın içi, bu farklı düşünceli haliyle totem gruplu yapıların içine de yansıdı. Farklı yaşantılı anlayış ve düşünüş şekilleri; tek tip ve sür git olan totem kültürlerin karşıt düşüncesi olmakla; karşıt düşünce tek tip düşüncenin doğurucu ve doğurtucuydu.

Karşıt düşüncelerin ve karşıt ifade etme biçimlerinin totem grup içine yansıması demek; totem kültürlerin ittifakı sentezleriyle ön ittifaklı uygarlığı ortaya koymuştular. Uygarlık çok köklülüktü. Kültür, etnik yapı içinde kalmakla beraber; kendi sınırlığıyla artık çok köklülüğü de az çok yansıtıyordu.

Köleci süreç, devir aldığı çok köklü maddi manevi düşüncelerin zemini üzerine inşa oluştu. Düşünceyi (felsefe yapmayı) karşıt kültürlerle daha bir ivmelendirmiştir. Köleci sistem çok köklülüğün bulucusu değildi. Köleci sistemler çok köklü sürecin içine doğmakla bu süreci özel kılmakla eğip büken sistemdi.

Köleci sistem kendi öncesinin nesnel oluşla, deneyciliğini ve meşruiyet ligini; deneyüstü ve doğaüstü aşkın oluş, yaptı. Köleci sistem deneyüstü ve doğaüstü aşkın mana düşüncesi içinde soyut düşünmeyi alabildiğine kendisine yabancılaştırdı.

Köleci sistem içinde yeni ve yaygın olan şey, kişisi sahiplik düşüncesiydi. Ve bunun yeni yapı içindeki ilişkin dokusunun oluşturulmasıydı. Yani ortaklaşa olan mülkiyetin, ele geçiriliş biçimiydi.

Köleci sistem, köleci iktisap zemini üzerinde oluştuğu düşüncesini, devam ede gelen çok köklü düşünce sisteminin içine katmıştır. Köleci sistemin meşruiyeti mana kaynağı somut görüngün değildi.

Oysa ön ittifaklı mana anlayışları; kült merkezinden, kült merkezi çevresine doğru somut, görüngün şölenler ve seremoniler içinde alınan irade ve kararlara bağlı oluşu ahdi kılan iman mana anlamasıydı. Köleci sistem inşası giderek, yerde olan çokluğu; göğe doğru göçtürmüştür.

Artık yerde olanın aynısı gökteydi. Ve artık yer de; göklerde olan mana anlamasına göre düzenletilir olacaktı. Objektif olana karşın, sübjektif olandı. Çünkü olup biten nesnellik karşısında, bu türden özel mülkiyetçi iktisabın başka türlü bir meşruiyet olması olanaksızdı. Bu katkı farklı mana anlamasıydı.

Köleci sistemin felsefeye olan ikinci katkı hareketi, mitolojidir. Köleci sistem kendi öncesinden devir aldığı yapının mana anlayışını yüz seksen derece tersine çevirmekle geçmiş ile köleci sistem arasındaki bağı koparmıştı.

Kendi öncesinde zenginlik ve servetler grubun, ittifakı komün yapının olmakla; kararların ve iradenin sahipliği ortaklaşmaydı. Oysa şimdiki zenginlik ve servet az sayıda seçilmiş şanslı kişilerindi. Köleci yapı kendi öncesinin somutluğunu tersine çevirdi. Köleci manalı köleci iktisabın inşası ile yepyeni bir köleci dil anlaması ve köleci mana anlamasının ilişkilerini ortaya koymuştular. Zengin, fakir felsefesi oluştu.

Köleci dönemde de üreten ilişki, yine nesnel zorunlulukların beklentisi ile çevrim oluyordu. Ama bu nesnel çevrim tümden gözlerden gizlendi. Ya da bu felsefe biçimine göre zayıf bir olasılıkla gelişmeci tarihsel olan; fark edilmemiş olmasıyla insanlık; güya tarih sel bir evrim, ya da tarih sel bir seyrediş geçirmemişti!

Bu manaca evrim olmuş köleci düşünceye göre ittifak içindeki tüm meslekler ilkten beri zaten var olan meslekler olmakla, ilahların değil; sadece bir tek olan Mamon’un öğrettiği mesleklerdi. Ve mal mülk Mamon’undu. Mamon mülkünü dilediğine, dilediği kadar verip, yine dilediğine de bu nasipten hiç pay vermemişti.

Çok çok mahir olmadıkça; köleci sistemin dili ve mana aktarımı, kendi öncesi ittifaklarına ilişkin en ufak bir anlama ve anlatımın koşullanış bilgisini vermiyordu. Çünkü köleci sistem tümden köleci sistem içine vukuf yetti. Şimdiki köleci kazanımla iktisabı oluşunun tarihsel seyredişine Mamon’u başlangıç kılıp köleci sisteme kefil yapmasıyla; İttifakın faili olan özne; hepten Mamon olmuştu.

Bu nedenle köleci yaşantının bir nesil sonrasındaki kuşakları için köleci sistemin ‘dili ve mana anlatımı’ kendi öncesinin devamı değildi. Ön ittifakın yaşantıyı çevrimi sonrasındaki paylaşımı, herkese göreydi.

Oysa köleci kuşağın, köleci dil ve mana aktarımı kendi içinde bulundukları köleci yaşam şekli olmakla, ön ittifakı dönem aktarımlarının anlaşılmasını köleci mantığa göre olanaksız hale getirmişti. Ve köleci sistem kendi köleci yaşam tarzını oluşturma çevriminden sonra paylaşımı, “mülke göre ve takdire göre” olmasını esas almayı pay etmekle köleci inşa, ön ittifakı süreçten kopmuştu.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Felsefenin doğuşu 2 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Felsefenin doğuşu 2 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Felsefenin Doğuşu 2 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL