11
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1700
Okunma

Korkunun bir tarifi var mıdır? En çok korktuğunuz şeylerin belli bir zaman sonra en sevilen ve en çok aranan şeylere dönüşmesi olası mıdır? Edebiyatın korkusu, okuyucusuna ne derece işler ?
Korkuyorum !
Çok korkuyorum !
Edebiyatın en güzel yanı korkularımızı görebilmek ve onlara yazılarımızla yeniden hayat verebilmektir. Batıdan doğuya uzanan korkular, el değiştirdikçe, kelimeler döküldükçe renkten renge girebiliyorlar. Toplumsal yaşayışın getirdiği bu bakış açısı ‘’ .. Orta Avrupa’da ay dolunken kurtlaşan adam, kan içerek yarasaya dönüşen kadın, canlanan kerpiç heykeller en belirgin korku izlekleridir.’’ Buna karşı doğunun doğaüstülüğüne karşılık batı’da korku daha çok görünür bir boyut taşır. Dinsel inançların korkunun içine kadar sızması, insanları ölüm denen sonla kaynaştırması ve belirgin bir şekilde yeniden dirilen bedenlerin karşısına yaşayan insanların konulmasıyla, korku daha da belirginleşebiliyor. Okuyucu kendisini bu denli canlı bir var-oluşun içinde bulması belki de korkunun yeniden yeniden insan içinde dirilmesine neden olabiliyor. ‘’ Maturin’in, lewis’in korkunçlukları, doğaüstü bir yaratık olmaktan çok metafizik bir kötülük olan şeytanın egemenliğinde, yolundan çıkan kişilerce belirlenir. shelley’lerde, byron’da bu metafizik kötülük, İngiliz romantiklerinin Katoliklik ve Papalık’a odaklanan din karşıtlığı ile ivme kazanarak gelirşir, Dr. Frankestein’ın yaratığı ise, insan zekasının çığrından çıkmasının bir belirtisi olarak yarattığı canavarda alegorik bir kimlik kazanır.
Korku ,edebiyatın içinde birazda saygınlık kazanmasına neden olmuştur. Saygın bir korku, edebiyatın çığrından çıkmasına neden olabildiği kadar da , edebiyata konu olan yazıya da değer katması açısından önemlidir. Korkunun içini dolduran edebiyat eserlerine hayat veren ve onu okurken konu ettiği hikayelerin içinde her ortamda şüphe ve hemen ardında korkuyu çok güzel barındıran kadın yazarlardan biri olan Agatha Christie ,dedektif Hercule Poirot ile bir çok korkuyu deşifre edebilmiştir. Aynı şekilde Edgar Allan Poeöykülerinde gizemli cinayetleri çözerken korkunun her katmanını okuyuşu ile paylaşabilmiştir. ‘’ “Polisler önce bana, sonra da birbirlerine baktılar. Duvara koşup ellerinden geldikçe çabuk tuğlaları çıkartmaya başladılar. Birkaç dakika içinde bütün duvarı kırmışlardı ve karımın cansız bedeni işte oradaydı. Karımın başının üstünde, kırmızı, ağzı açık ve içinde alevler yanan tek gözüyle, beni katil eden ve şimdi de ölüme gönderen kara kedi oturuyordu. O korkunç şeyi, karımla beraber duvarın içine koymuştum. Hem de canlı canlı.” ( Öyküler; Kara Kedi: Edgar Allan Poe. S.27). Aslında bu örnekte bir korku hissetmeniz tabii ki zor olacak, çünkü öykünün tamamını okumanız gerekiyor.’’ Bunu gibi dünya edebiyatında çok sayıda örnek ve başarılı yapıtlar vardır.
Korkularınızı edebiyatınız da hür bırakın. Hür korkular kaleme alındığında onları sevecek , onları okuyacak, onları sahiplenecek çok kişi olacaktır. Korkular da insanın duygularından kopup edebiyatımızın içinde kendini alacak ve kendisini bizlere defalarca izletecektir.
Çok edebiyat ve az korkular diliyorum…
SemirayEmre