11
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1754
Okunma

’Hz,Mevlana’nın bilinen bir sözüdür; ’Herkese verilecek bir cevabım vardır amaaa! Söze bakarım söz mü diye, adama bakarım adam mı diye.!?’
Sistematik bir şey midir tartışılır, ama her yılbaşı öncesi ve sonrası İslam karşıtlığı ve Müslüman düşmanlığına dayanan yazılı veya sözlü olarak yapılan hakaretlerin dozu arttırılır.
Bu süreçte cehalet dolu, tarih bilgisinden uzak sosyolojik değerlendirme adına ucuz gündelik söylemler üzerinden. Sapla samanın birbirine karıştırıldığı ipe sapa gelmez düşüncelere sahip insanların abuk sabuk söylemleriyle karşılaşıyoruz. Maalesef bu durumda da nefsi müdafaa adına karşı görüş bildirmek tabi ki, kaçınılmaz oluyor.
Nihayetinde İslama doğrudan saldırı olduğu için sessiz kalmakta pek mümkün olmuyor.
Doğrudur on yıllarca değerlerinden koparılıp şuursuzlaştırılan ve yozlaştırılmış insanların İslam’ın aleyhine yaptıkları yorumlar maalesef aydın fikirler olmakla özleştiriliyor. Birde buna bilinçli ve art niyetli olarak İslamla bağdaşlaştırılan olumsuz örneklerle propagandaların yapılması da eklenince öz ve öz Müslüman bile kendinden şüpheye düşüyor ve haklı olarak biz Müslümanlar bu kadar iğrenç miyiz diye düşünüyor.
Dikkat edilirse İslam karşıtı kesimler öncelikle teknoloji üzerinden Müslümanlara saldırıyorlar. Oysa teknolojinin geldiği süreç evrensel bir süreçtir ve din ırk ayırt edilmeksizin tüm insanlığın bilimsel değerlerinin yüzyılları alan evrimleşme sürecinin bir sonucudur. İslam karşıtları bu gerçeği ya, gözardı ederler ya da süzme cahil olmalarından dolayı bilmezler. Örneğin teknolojinin temelini oluşturan matematik, cebir, geometri gibi bilimsel kavramların Müslüman Araplardan dünyaya yayılmasını bilmemeleri gibi!?
Ancak Siyonist yapılarca yüzyıllar boyu bireyin bilinçaltına işlenen din düşmanlığı, her dinden bazı insanları etkisi altına almıştır. Zihinleri zehirlenen bireyler ve toplumlar kendi değerlerinden koparılmışlardır.
Bunun sonucunda bildiği gibi teknolojik gelişime sahip olmasına rağmen Hristiyan toplumlar,faizci bir ekonomik yapıyla materyalist bir anlayışı benimsemiştir. Hristiyan ülkelerinde, bireyin mutsuzluğu doğal bir biçimiyle toplumsal manada çeşitli sosyo-kültürel ve sosyo-psikolojik konularla ilgili sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Hristiyan ülkelerde toplumsal sorunlar, zincirleme reaksiyon türünden bir refleksi geliştirmiştir. Bu olumsuz durum dünya genelinde uyuşturucu ve alkolün zararlı olduğu kabul edilmesine rağmen nüfus bazında Hristiyan toplumlarda % 83’lük oran ve yoğunlukta tüketildiği bir reflekse dönüşmüştür. Peki, beraberinde bireysel ve toplumsal baz da neler olmuştur. Mesela anadan üryan gezdikleri çıplaklar kampını normal kabul edebilmişlerdir. Sonra, kadınlarını kızlarını kıskanacakları ‘’Ar’’ duygularını kaybederek Reaksiyonun ilerleyen aşamasında eşcinsel ilişkiler giderek artmış ve nihayetinde sağlıklı erkek sayısı giderek azalmıştır. Sonra, bu sakat düşünce akımı çocuk pornosu da dahil porno film sektörünün yaygınlaşmasının önünü açmıştır.
Bu zincirleme reaksiyonun bir sonra ki halkasını ruhunu şeytana satmış insanları oluşturuyor.
O hastalıklı insanlar yoksul, Afrika veya Asya ülkelerinden yasadışı yollarla para karşılığı getirttikleri kız veya erkek çocuklarıyla uygunsuz iğrenç ilişki kurdukları şehvet partileri düzenlemelerine kadar uzanıyor. Bazı Avrupa ülkeleri müstesna (şimdilik) diğer Hristiyan ülkelerinde hırsızlığın ulaştığı boyut, birçok fakir Müslüman ülkesinde yoktur. Öyle ki insan kırmızı ışıkta beklerken nasıl soyulduğunu anlayamaz. Hele üzerinizde yüklü para olduğunu anlasınlar tenhada kafatasını yarar beynini dışarı çıkartırlar dönüp arkalarına bile bakmazlar. Daha birçok olumsuzluk bu örneklere, eklenebilir. Peki, bu suçları ve ahlaksızlıkları Hristiyanların hepsimi yaparlar. Elbette hayır, İslam düşmanlarının yazılı ya da sözlü sıraladıkları bazı yanlışları bütün Müslümanların yapmadığı gibi ancak şu bir gerçektir. Yukarıda sıralanan suçları ve ahlaksızlıkları yapan Hristiyan ülkeleri parayı esas almış toplumlardır . Günü gelirde o paralar biterse neler yapabilecekleri tahmin bile edilemez. Bu yüzden İslam insanlığın emniyet kilidi sigortasıdır.
Evet, İslam toplumlarının emperyalist ülkelerin sömürgesi durumuna düşürülmesi ve bu yüzden fakir ve cahil bırakılmış olması Müslümanlık adına utanç verici bir durumdur ama!?
Bilinmesi gereken çok önemli bir şey var ki,İslam ülkelerinin dışında ki, ülkelerin insanlığa yaydığı kötülüklerin, daha büyük bir ayıp ve utanç verici bir oluşum olduğudur. Buda inkar edilemez bir gerçektir.
Hristiyanlığın ve Yahudiliğin egemen olduğu bir dünyada insanlığın akıbeti çok karanlıktır.
Tüm Müslümanlar, kardeş olduğu bilinciyle Mezhep ayırt etmeksizin birlik beraberlik içerisinde İslam dinine sahip çıkmalıdır. Bu bakış açısı dini bir görev olmanın yanında çocuklarımızın ve nesillerimizin mutlu bir hayatı yaşamalarının ön şartı onların geleceğidir.
Serhat BİNGÖL 03.01.2016