Sanatçının kendi resmini yapması.
Başka sanatçıların yapmış resimlerini yapmak.
Sanat sürecinde sanatçılar kendi sanatlarını yapmakla - yapmamak arasında neden kalırlar?
Resim çizmek bireysel uğraştır. Su içmek gibi pide yemek gibidir.
Sanat yapmak şahsi iştir. İnsan şahsi ihtiyaçlarını giderirken şahsiyetiyle başbaşa kalıyorsa sanat yapmakta şahsi bir işlemdir. Ressam şahsi dünyasıyla resmini çizer. Kişiliği bu dünyada varlığını ortaya serer.
Sanat yapmak birey işidir. Bireyin yaptığı çalışmadır. Topluluk yapar iş değildir.
Ortaklaşacalık arz eden işlerle karıştırılmamalıdır resim. Resim sanatı bir kişinin bireyliğiyle yapılır sanattır. Birey değilse sanatçı bireyliği yanında şahsiyetinin özellikleri ne denli yetmeye çabalasa bile bireyin yapacağı çalışmaların yerini tutmayacaktır hiçbir şey.
Çünkü: HİÇBİR ŞEY YOKTUR Kİ BİR TEK KİŞİNİN KAFASINDAN GEÇMEKSİZ GERÇEKLEŞMİŞ OLSUN!
Ressamlar kendi resimlerini "yapıyorum" sanır, aldanırlar. Bir girdaba girmişlerdir. Girdapta olmanın özelliği uykudan uyanmamaktır. Aldandıkça lezzet alır aldanan. Yolun sonu kapanmışıtır çıkış yoktur.
Kendi resmini yapmamak seçimi; tekrarlı resimleri yani başka sanatçıların resmini çizmektir. Bunun farkına varmasa sanatçı. Sonuç kendi resmini yapmadığıdır ressamın.
Kendi resmini yapmamak başkasının formlarını, konularını, kompozisyonlarını yapmaktır.
Yanılgıyla başlayan özentidir başkaların resmini yapmak. Kendi resmini yapmamakta yanılgıdır.
İlk resimler, ressamın çocukluğu resimleridir. Burada çizdiği resimler başka ressamların resimleri değildir.
Bilen için bu bir lütûfdur. Ressam böyle başlamıştı oyuna. Sebat etseydi sabretseydi. Ressam kendi resmini yapmakta irtifa kaydedecekti. İrtifa kaybetmeyecektir.
" BÜTÜN ÖMRÜMÜ VERDİM ÇOCUK GİBİ RESİM ÇİZMEĞİ ÖĞRENMEK İÇİN..." Pablo Picasso.
Neden tatlı gelir başka ressamların formları diğer ressamlar için?
Her bireyin yoğurt yiyişi farklıdır. Her ressamın resim yapışı, anlatışı farklıdır.
Sorun şudur. Yoğurt yiyeni taklit etmek değil her ressam gibi kendi yoğurdunu yemektir.
Sipariş resimler yapmak. Kendi tarzınca yoğurt yemeği engeller. Dünya bu kanıyı söylemeğe çalıştığımız gibi kabul edilir. Sipariş resim sanatçının kendi resmini yapmağa katkı vermez.
Büyük ressamları seyretmek gibi çabayı aşıp referans almak doğaldır. Bu iktibas işlemi parantez içerisinde belirtilmeliidir. Bir resim tablo itibariyle bilimsel makale gibidir. Referanslar belirtilmelidir.
Unutulmamalıdır ki resmin değerle kıyaslanması bilenlerce yapılacaktır.
Her şeyden sıyrılmış olsa bile şu sanatçıcalık akla not edilir.
" Ben ne yaptım... ne kadar yaptım?" RESİM SANATÇISI HERKESTEN EVVEL BUNU KENDİ BİLİR.
Sanatların yapılmasına toplum, bireysel yaratımlara ön vermelidir. Yapamıyorsa eğer? Sanat yapmakta şahsilik düşüncesi boşluğu dolduracaktır. İran’da görmüştüm. Kör bir adama körlüğünden sebep kaval çalmayı öğretmiştiler. Körlük şahsiliğinden adamı zorla kaval çalgıcısı yapmıştılar. Adam her şeyi anlattı. Kör olduğundan bir işe yaraması için babası bir gün elinde kavalla çıkagelmiş... kibarca anlatıyordu. Fakat babası kaval çalmasını körlüğüne uygun görmüş. Kendi tercihini kör kavalcıya dikte etmişti.
Uzun adam diye her uzun basketbolcu olacak diye kural olmaz. Uzunluk şahsi özelliktir. Sanat, spor yapmak için bireysellik önce gelir.
Bireylerden büyük sanat adamı olmuştur. Bireysel özellikler yapmıştır bunu.
Bilgi, bilgiyi istemek, bulmak, keşfetmek gibi. Bu unsurlar bireyi ateşler. Birey bunlarla bunların üstüne çıkar. Birey dertlenmezse derdine çare bulamaz. Birey keşfettikçe toplum buluşları görür, bilir kulllanır.
Buluşların diyalektiği bireyin içinde yer aldığı bütündür.
Birey bulmak göreviyle toplumca görevlendirilmiştir.
Şahsiyetle sanat yapılmaz; buluş yapılmaz, kendine ait sanat yapılmaz.
Kendi sanatını yapmak bir alışkanlıktır.
Kendi ağız tadını kişi bilir ve ağzına danışarak yer. Kendi sanatını yapmak kendi midesini değil ruhunu doyurmaktır.
Gaflete düşmeden... uyanık kalarak her genç sanatçı kendi özgün sanatını yapmalıdır.
Kendi sanatını yapmak: az olsun, eksik olsun kendi sanatını yapmak doğrusudur.
Bir gün gelir, doğru, kendi sanatını yapıyor olunur.