... AH SUDUR NE YANDAN BAKSAN SUDUR
SUYUN HAYALİ SUDUR
TRENLERİN KALKTIĞI HER YERDE BAVULLAR SUDUR
BİRGÜN ERZURUM ÇALKANTISI
ÖBÜRGÜN BİR KONYA PASI
MANİSADAN GÖRÜNEN BİR İSTANBUL KIYILARI
ÇANTASI AÇIK DURAN BİR KADININ ANISI VE DUDAK BOYASI
ARDAHANLI BİR KARTAL
KIZILCAHAMAMLI BİR PİRİNÇ
TÜLBENTLER YAZMALAR KREPLER
HEP SUDUR...
-EDİP CANSEVER

Ardahan yazılmaklı çizilmekli yapıtsal keyfiyet görüyorum. Görürsem...
Buluyorum.
Bulduğumca:
Edip Cansever
Cemal Süreya
Leo Pasternak
Dursun Akçam...

Sudur Ardahan’ın altından üsbaşından suymuş akarmış.
Eskilerimiz derdi: Suyla Ardahan Susuz diyarlık adını yıprak gayeyle Cilavuz’a Susuz ismini isim günü adlamışlar.

Burma çeşme neyin nesi bilmiyordu. Otur oturduğun taşa hey oğul. Çıldır’ın epopesi sana mı kalmış?
Tevilli öyküymüş... dadaşı ona ahırda hangi kışsa samanını malı davarı alaflarken aktarıvermiş.
Bir mesel, rivayet, anlatı demez olaydık. Kulağımdan gut oldum. De, aç ağzını dönder dilceğini!
O ki canın çekmiş. Burmalı dokuz çeşmeyi de gitsin. Canım çekmedi değil?
Canın çekmesin!
Çıldır gölü Akçakale adasının etrafınca boş doğaymış.
İvan’s Children siyah beyaz Tarkovsky filmi.
İvan birşey değildi emin olunuz " O’l Allah’a!"
Sahnelerin göstergebilimi bir harman, patos, napızarın a o başı Ardahan ve bizim çocukluğumuza renkle benzettim. Hepsi o!
Şeker hastalığı alametiymiş beynin donukur gibi olanda ben çok donmuşum!
Marsha arkta iki konçlu çizmeleriyle ayağını ark’ın o, bu yanına konmuş adamın dudaklarına maltuz gibi yapışınca ayakları yerküreyi arşı kürşü aşmıştı!
İvan’s Childhood hepsi bu!
" Niteliğin işit hikayetini;
Su ve toprak, od ile yel..."
- Yunus Emre
Ahana sudur: " itirazım yok" demesi demesi oymuş.
Yunus Emre’dir ki o: "Lisanımızın neyiydi?"
Shaeskeaper kendi lisanının Yunus Emresidir.
Onun göstergeleri Mağrip demez, derine gider. Maşrık’ta demez kolaçar fırlanır... Anadoluya iner kartal yuvasında kanat’ın döker...
Yunus’un lisanına kimse itiraz’ı olmaz.
O’nda: O deji, bu deji, şu deji, hepsi deji!..
YAPMAK
KATMAK
ÇIKMAK
KALMAK
OLMAK
BULMAK
KULLANMAK
Fiil isimler oluyor bunlar. Ençok kullandığımız MASTARLARMIŞ.
Lisanlarda cümle dörtmüş.
Neden: Üç’ dürmüş değilde; beş’tirmiş değilde...
"Burası Muş’tur." Düz cümle.
"Burası Muş mudur?" Soru cümle.
"Burası Muş değildir." Olumsuz cümle.
"Burası Muş değil midir?" Olumsuz soru cümlesi.
Hangi cümle ki o?
Öznesi olmaya.
Şahıs zamiri olmaya.
Fiil’i olmaya.
Tümleci olmaya.
" OLMAYA SERVET CİHANDA BİR NEFES SİHHAT GİBİ..."
- SULTAN SÜLEYMAN
- Enser efendi!
- Can!
- Canın varolsun.
-Sağlığın nasıl?
- Eydir ey.
- Canın sağ o ki neylersin!..
Temporal kelimeler suyun içine suyla kalemkatmış!
KUŞLUK
SEHER
ŞAFAK
TAN
GURUP
SABAH
İKİNDİ
AKŞAM
YATSI
ÖĞLE
Eski temporal bilinç
Asri temporal bilinç
"Allahtan boynuz kolik, adamın karnını yırtardı."
"Bir ark... arkın uzunluğu boyudur" En’e adam boy diyor.
En ve boy semantiği yalpa vurmuş.
" Kim ne anlıyor ki?"
Koşun Umberto Eco’ya haber verin heman!
Gene öğrenciden Allah razı gelsin:
Sordum:
" Üzerinde ve üstünde kelimesini şu masada Tahta silgiyi deneyerek anlatacak var mı?"
Öğrenci:
" Silgi masada duruyorsa: Üstünde. Masadan yükselmiş ve hava aralığı, boşluğu varsa üzerinde’dir."
" Yaşlı bir "Gale"nin yağlıboya portresini yapıyorum."
Bıyığı beyaz tabii, sigara sarartmış.
Kınalatmış sigara bıyığın altını, ihtiyarın tiryakiliğini göstergelesin diye o sarılığı turuncu ile boyadım.
Tiryakiliği göstereyim derken ayarı kaçırmayım mı? Bıyık kınalı turuncu oldu. İskoçların bıyığı gibi halkiyete büründü.
Bıyığı tiryakilikle göstereyim dedim de beceremedim...




Yalçıner Yılmaz
26-10-2011
Ardahan