9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1281
Okunma

Görev yaptığım yerlerden birinde okulumuzun görevlilerinden birinin hanımının adı Türkiye idi. O günlerde bana acayip gelirdi bu ad.
Adam kazak bir erkek. Hani şimdilerde pek kalmayan akşam eve geldiğinde karısının kapıda omzunda havlu ile karşıladığı tiplerden.Tabii ki şimdiki nesil bilmez öyle koca akşam eve geldiğinde onu kapıda, omuzunda havluyla karşılamak, sonra ılık su ile o kokmuş ve kıllı bacakları leğende bir güzel yıkayıp havlu ile kurutmak gibi şeyleri ama bir zamanlar vardı işte. Yani fî tarihi dediğimiz devirlerde.
İşte o devirlerde bana acayip gelirdi bu arkadaşın hanımının adının Türkiye olması.
Düşünsenize adam sabah uykudan uyanıyor ve karısını dürtüyor :’’ Uyan Türkiye ‘’
Kadıncağızın akşama kadar canı çıkmış. Yorgunluktan pelte vaziyette. Hele bir de adamın gece aygırlığı tutmuş ise zavallı kadın tam haşat vaziyette. Hiç de öyle uyanacak durumda değil ama herif bağırıyor: ‘’Uyan Türkiye’’
Türkiye yorgun argın uyanıyor sabahın ilk ışıklarıyla. Herifine kahvaltı hazırlıyor.
Komiğime giderdi. Düşünürdüm. Şimdi kadın kalkmadı ya da adamı duymadı. Adam ne yapar? Mutlaka kadının kıçına bir şaplak indirirdi ‘’ Uyansana ulan Türkiye’’ diye. Türkiye’yi uyandırmak için kıçına şaplak atılması çok komiğime giderdi. Bu karı kocayı ne zaman birlikte görsem kendi kendime deli gibi gülerdim. Hatta ‘’ Ulan herif resmen Türkiye’yi …. ediyor, sonra da uyan diye kıçına şaplak atıyor ‘’ Diye basardım kahkahayı da arkadaş sorardı ‘’Hocam neye güldün?’’ diye ben de ‘’ Yahu sorma azizim. Bizim Yunus para yutmuş. Çocuğun kakasından para çıktı bu gün. Siftahı senden, bereketi Allah’tan dedim attım cebe. Ona gülüyorum’’ diye kıvırırdım; beraberce gülerdik bu dostla.
Bazen de kızardım için için ‘’Ulan koyacak başka isim bulamamışlar mı bu kadına?’’ Diye. Düşünsenize adam akşam olunca Türkiye’yi soyuyor, sonra resmen aganigi naganigi vaziyetler ama siz gık bile deme hakkına sahip değilsiniz.
Aradan yıllar geçti. Bu gün baktığımda neredeyse herkesin dilinde aynı söz: ‘’Uyan Türkiye !’’
Yalnız bu sefer durum farklı. ‘’ Uyan Türkiye. Benim kahvaltıyı hazırla’’ değil mesaj. Sadece ‘’Uyan Türkiye’’
Efendim bu uyan mesajı öyle benim arkadaşın hanımını uyandırdığı sabahın ilk saatlerinde verilen bir mesaj değil herşeyden önce. Ne zaman veriliyor? Gecenin ilerlemiş saatlerinde. Mesela en erken saat 01.00 gibi. Yani Yüce Yaratanın Kur’an-ı Kerim Mü’min Suresi 61. Ayetinde ‘’ Öyle bir Allah’tır ki size geceyi yarattı dinlenmeniz için ‘’ Buyurduğu saatte. Daha da öz olarak söylemek gerekirse Allah’ın ‘’ Ey insanlar istirahat edin, Uyuyun diye sizin için geceyi yarattım. Geceleyin uyuyun’’ dediği saatlerde birileri dürtüyor sizi ‘’Uyan Türkiye’m’’ diye.
Peki size ‘’Uyan Türkiye’m’’ Diyen vatandaş hep uyanık mı? Uyumuyor mu bu vatandaş? Uyumaz olur mu. Hem de fosur fosur uyuyor ama onun uyuduğu saatler farklı. O ayetin devamındaki ‘’ Ve gündüzü yarattı göre göre işlerinizi yapmanız için’’ diye belirtilen ve asıl uyanık olmanız gereken zamanda uyuyor. Yani gündüzleri uyuyor, geceleri de sizi uyanmaya davet ediyor.
Tabii ki size ‘’Uyan ‘’ Diyen muhteremlerin sizden istedikleri şey kalkıp onlara bir kahvaltı hazırlamanız değildir. Sizi vatan, millet, memleket meseleleri karşısında daha duyarlı olmaya davet ederler esas itibarıyla (!) Peki gündüzü çuvala mı koymuşlardır? Gündüz kendileri uyuyacakları için bu çok çok önemli ve hayati vatan ve milleti kurtarma, her türlü öcülerden ve böcülerden kollama görevi doğal olarak gecenin bir hayli ilerleyen saatlerinde yapılmalıdır.
Evet..Bu vatanı her türlü öcülerden ve böcülerden kurtarma işi gecenin bir hayli ilerleyen saatlerinde yapılmalıdır ama tabii ki böyle bir müthiş mücadele öyle silahsız filan da yapılmaz. Silah lazım. Mesela beyaz peynir, kavun,piyaz, haydari,sakız leblebi, tuzlu fıstık, özellikle balık ve rakı, bira, şarap gibi silahlarla tam donanımlı bir halde ve tam teyakkuz halinde uyanık olmak gerekiyor. Alkol almayanlar ise nes cafe, cappicino, profiterol, frambuazlı pasta, ( yani ahu dutlu efendim ama Ahu Hanıma ayıp olmasın diye pastanın adı frambuazlı pasta olmuştur ), ekler vs ile müsellah( silahhlanmış ) bir şekilde hain düşmana saldırmak üzere tetiktedirler. İşin garibi ise cemi-i cümlesi uyanık olduğu halde kendilerinden gayrı herkesi uyur zannederler ve dürtme başlar.
-Uyan Türkiye’m
-Abi/Abla daha yeni yattım. Bırak az uyuyayım.
-Olmaz…Uyumak zamanı değil. Uyanık olmak lazım.
-Abi/Abla gecenin saat üçü. Bu saatte mi aklına geldi uyanık olmak?
İşte bu soruyu sorduğunuz anda iki çeşit cevap alabilirsiniz. Karşınızdaki vatandaş size ya ‘’ Kalk haydi kalk, uyan, devrimciler uyumaz ‘’ ya da ‘’ Uyan oğlum. Bizim atalarımız Altaylardan Viyana kapılarına kadar at sırtında giderken aylarca, yıllarca sırtları döşek mi gördü?’’ diyeceklerdir.
Siz artık uykusuzluktan iyice gözleri süzülmüş, suratı büzülmüş bir vaziyette şu cevaplardan birini vereceksiniz:
‘’Abi/Abla iyi de ben devrimci değilim. O halde bırak da uyuyayım.’’
İşte bu cevabı sakın vermeyin. Hem edebiyat ve sanat dünyasında olacaksınız hem de devrimci olmayacaksınız. Ne ayıp(!)
Ya da:‘’Abi/Abla Viyana kapılarına mı dayanacağız? Bak öyle bir durum varsa kalkayım.Hemen askerlik şubesine gidip sefer görev emrimi alayım’’ diyeceksinizdir. Hatta uyku sersemi eşinizi ve çocuklarınızı, - hayatta iseler- ana-babanızı uyandırıp onların ellerini öprekten ‘’ Ana-baba’’ ben cepheye gidiyorum. Hakkınızı helal edin ‘’ dedikten sonra varsa büyük oğlunuzun başını okşayarak ‘’ Evladım, bu ailenin erkeki artık sensin. Anana, kardaşlarına, şu benim gözü toprağa bakan babamla anama eyi bak tamam mı la’’ diyeceksiniz ve en son olarak da ‘’ Bizim herif kafayı sıyırdı galiba’’ bakışları ile sizi seyretmekte olan eşinizin alına bir veda busesi koyup ‘’ Seni sana emanet ediyorum kınalı Fadime’m. Göreyim seni. Düşman bizim haneye girerse canını ver ama namusunu asla ve kat’a vereyim deme. Dolayısıyla da benim namusuma halel getirme. Malum savaş ortamı… Kafada boynuzlarla sipere yatmak baya zor olur’’ Diyerekten o uyku sersemliği ile küçük oğlanın plastik kılıcı ile mantar tabancasını belinize sokup kapıya doğru yöneleceksinizdir. Kesin…
Veyahut.
Diyelim ki benim gibi hâben nâkıs biri iseniz. Yani uykusu kıt biri iseniz.
-Abi/Abla emret…N’aapıyoruz?
-Uyanıyoruz kardeşim uyanıyoruz.
-Ya tamam da abicim sen ufaktan ufaktan zom olmaya başladın. Sana o kadar dedik şişede durduğu gibi durmaz bu zıkkım diye. Sen başımızda olmadan nasıl olacak bu iş?
-Oğlum sen yürü yeter ki. Ben arkanızdayım.
-Yani arkamız sağlamda.O cihetten bir tehlike yok diyorsun. Tamam madem. Öl de ölelim.
-Bırak bu faşist söylemleri. Biz ölmeye değil. Yaşamaya ve yaşatmaya yürüyeceğiz.
-Abi/Abla yürümesine yürüyelim de senin ayakta duracak halin yok. Şimdiden papazı bulmuşsun.
Abi ya da abla bu saatten sonra başlar artık bu vatanın kurtulması için neler yapmak gerektiğini anlatmaya. Ben kendi hesabıma alışıkımdır bu tür vaazlara.Çünkü ‘’Allah rahmet eylesin’’ Benim peder de böyleydi. Aşağı yukarı her akşam koyardı önüne bir yetmişlik yeni rakı sonra başlardı va’zü nasihatlara. Özellikle de bir Allah’ın günü elinde görmediğim Kur’anda aslında neler yazdığı, Kur’anın bize aslında neler söylediği üzerine nutuklarına başladığı zaman karşımdaki babam mı yoksa Şeyh Edebali mi şaşırırdım. Rahmetli bazen İmam Gazzali olurdu, bazen Sultan Alparslan ama ille de Mustafa Kemal Atatürk. O rakı masasında kim bilir kaç kez vatan kurtarmıştık Allah bilir. O bakımdan aslında bana çok da yabancı gelmez ‘’Uyan Türkiye’m’’ diyenlerin höngürdemeleri.
Ve ben tam anlamıyla uyandığım anda bakardım ki çoktaaan sızmış bizimki. Tıpkısının aynısıyle bu gün bizi uyanmaya davet eden zat-ı muhteremlerin büyük bir çoğunluğu gibi.
Uyan Türkiye’m
-Abi/Abla tamam uyanalım. Uyanınca ne yapacağız? Ya da sen milleti uyandırmak için ne yapıyorsun?
-Toplumsal tepkimizi ortaya koyuyorum.
-Mesela?
-Şiir yazıyorum.
-Amanın ne güzel. Okusana bir tanesini. Daha doğrusu yolla da bir bakayım.
-Tamam buyur:
Emperyalizm
Faşizm
Sosyalizm
Yaşasın Devrim
Bu daha başlangıç. Mücadeleye devam
Sık bakalım sık bakalım. Biber gazı sık bakalım.
Kaskını çıkar, copunu bırak. Delikanlı kim bakalım.
-Bu kadar mı abi?
-Yok…Devamı da var.
-Onu da yollasana.
-Tamam..Buyur madem.
Geliyor şiir:
Gaz maskesi ala benziyor
Biber gazı bala benziyor
Benim TOMA’m bana sıkıyor
Bulunur bir çare halk ayaktadır
Taksim yolunda barikattadır
Çapulcu musun vay vay
Eylemci misin vay vay
Gaz maskesi biçim biçim
Yürüyoruz Taksim için
Üşenme gel hakkın için
Bulunur bir çare halk ayaktadır
Taksim yolunda barikattadır
Çapulcu musun vay vay
Eylemci misin vay vay
Gaz maskesi çeşit çeşit
Gezi Parkı senle yaşıt
Bu tencere, çatal, kaşık
Bulunur bir çare halk ayaktadır
Taksim yolunda barikattadır
Çapulcu musun vay vay
Eylemci misin vay vay.
-Vay abim/Ablam…Bu müthiş olmuş yahu. Yani böyle oynak bir havaya da uyanmazsa bu millet başka hiç bir halta uyanmaz yani. Hay ellerin ayakların ve yüreğin dert görmesin bu nasıl bir şiir böyle?
Diyorum ama abiden/ abladan başka cevap yok. Belli ki sızdı.
İşin aslı: ‘’ Hastirin lan siz kim vatan kurtarmak, milleti uyandırmak kim?’’ diyeceğim de onu da diyemiyorum bir türlü işte. Lanet olsun şu içimdeki insan sevgisine.
------------------------------------------------------------------------------------------------
Resim ne alaka?
Şimdi; siz vatanı milleti kurtarmayı bırakın da içtiğiniz suyu kurtarın muhteremler. Vatandaş su damacanası ile seks yapıyor. Benden söylemesi. Ben çeşme suyu içtiğim için içim rahat )))))))))).