11
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1605
Okunma

Biliyorum ki bu yazım dolayısıyla bazıları tarafından Atatürk düşmanlığı ile suçlanacağım ama inanın hiç umurumda değil.
Atatürk sevgisini bira şişeleriyle ‘’ Mustafa Kemal’in askerleriyiz ‘’ yazmaktan ibaret sananlar,Atatürk sevgisini ‘’Yeni bir Cumhuriyet, sosyalist bir Cumhuriyet ‘’ olarak ifade edenler, Atatürk sevgisini kalplerinde Lenin,Stalin, başlarında orak-çekiçli Sovyet bayrakları. ellerinde Atatürk resmi ile ifade etmeye çalışanlar, Atatürk sevgisini arabalarının camına ya da oralarına buralarına yapıştırdıkları K. Atatürk imzasından öteye taşıyamayanların bana Atatürk düşmanı demelerine sadece güler geçerim.
Neyse…Kaldığımız yerden devam edelim.
Yıl 1928…Cumhuriyetimizin ilk anayasası olan 1924 anayasasından ‘’ Devletin dini din-i İslamdır ‘’ hükmünün çıkarıldığı yıl… Yani artık devletin resmi bir dini yoktur ki bana göre elbette olması gereken de budur. Çünkü devletin içinde Müslüman olmayan unsurlar da vardır. Dolayısıyla böyle laik bir devlette devletin amentüsü diye bir şey de olmamalıdır lakin tam da bu yılda yani 1928 de bir kitap basılır. Altmış sayfadır bu kitap. Yazarı Safi ( Safi Dümer ) ismini kullanmıştır ve kitap İstiklal savaşımızın en önemli yayın organı olan Hakimiyet-i Milliye Gazetesinin matbaasından çıkar. Bu altmış sayfalık kitabın adı ise ‘’ Türk’ün Yeni Amentüsü’’dür. Türk’ün yeni amentüsünün ilk sayfasında ise hepimizin bildiği ‘’ Ben Allaha, Meleklerine, Kitaplarına, Peygamberlerine, Ahiret gününe ve kadere, Hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna iman ederim ‘’ şeklinde olan amentü tamamen değişerek şu şekli almıştır:
“Kahramanlığın örneği olan ve vatanın istiklalini yoktan var eden Mustafa Kemal’e, onun cengaver ordusuna, yüce kanunlarına, mücahid analarına ve Türkiye için ahiret günü olmadığına iman ederim. İyilikle fenalığın insanlardan geldiğine, büyük milletimin medenî cihanda en büyük mevkii kazanacağına, hamaset destanlarıyla tarihi dolduran kudretli Türk ordusunun birliğine ve Gazi’nin Allah’ın en sevgili kulu olduğuna kalbimin bütün hulusuyla şehadet eylerim.”
Peki bu amentüyü yazan Safi kimdir aslında?
Safi Dümer, Munis Tekinalp adında biridir aslında ancak bu Munis Tekinalp ismi de adamın asıl adı değildir çünkü asıl adı Moiz Kohen olup kendisi bir yahudi hahamının oğludur. Bir Yahudi hahamının oğlunun elinden Türk’ün yeni amentüsü…İlginç değil mi? ( Resim 1 ve resim 2 –Türk’ün Yeni Amentüsü )
TBMM de dört dönem milletvekilliği yapmış olan Celal Nuri Bey’in de bir amentüsü varmış. O da şöyle:
“Inandım, iman getirdim Halk Fırkası’na (CHP), Halk Fırkası’nın meb’uslarına, meb’usların yapacağı kanunlara, naşir-i efkarı olacak (fikrini yayacak) gazetelere, inanıp inanmayanlar için er-geç bir yevm-i sual (sual günü) geleceğine inandım.’’
İlk bölümde sorulmuştu ya hani ‘’ Siz hiç ‘’Atatürk İkinci peygamber gibidir’’ diyen bir Atatürkçü gördünüz mü?’’diye işte şimdi tam da o sorunun cevabı olacak bir belge sunalım:
5 Ağustos 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan bir haberde; “Atatürk yarım bir ilahtır; Türkler’in babasıdır. Hiçbir devlet şefi için hayatında bu kadar heykel dikilmemiştir; ne Mussolini’nin ne Hitler’in, ne de Lenin’in anıtları onunkilerle ölçülemez” deniliyordu ( Resim 3 )
Ve yine soruluyordu hani ‘’Siz hiç ‘’Atatürk’e dokunmak ibadettir’’ diyen bir Atatürkçü gördünüz mü?’’ diye. Bakalım görmüş müyüz?
12 Aralık1938 günü, Arttırma ve Yerli Malı Haftası açış konuşmasında Başbakan Celal Bayar ( Hani şu Dersim Katliamının (!) baş sorumlusu olan zât ) Bakınız ne diyor. ( Atatürk’ün ölümünden otuz iki gün sonra-Dersim isyanının bastırılmasının hemen sonrasında…[Hatta bazı kaynaklara göre Dersim isyanı henüz tam olarak bastırılmamıştır.] )
“Atatürk’ü anmak, Atatürk’ten bahsetmek hepimiz için ruhi bir ihtiyaçtır. Fakat, bu muazzam varlık huzurunda söz söylemek kadar güç bir şey tasavvur olunamaz. Birçok güzide hatiplerimiz, birçok değerli şairlerimiz, hislerine revaç vermek için söz aldıkları zaman, bu muazzam kudretin karşısında, mutlak bir surette, aciz duymuşlardır. Bu, arkadaşlarımızın kudretsizliğinden, liyakatsizliğinden, değil, bu muazzam varlığın herkes karşısındaki, harikulade tecellisindendir. Bendeniz de Atatürk hakkında, hissiyatımı ifade etmek için mutlak aciz içersindeyim. Yalnız kendilerine karşı, gene böyle bir toplantıda, hissiyatımı ifade ederken, demiştim ki:
“Atatürk’ü sevmek, her Türk vatanperveri için milli bir ibadettir.”
“Bendeniz, bugün de, huzurunuzda, bu Ebedi Şef’imizin, Halaskarımızın, Kahramanımızın, her türlü iyi üstün vasıfları cami olan( Her türlü üstün özellikleri üzerinde toplamış olan ) Büyük Atam’ımızın, manevi huzurunuzda eğilerek, bunu tekrar ediyorum: “Atatürk, seni sevmek Türk milleti için milli bir ibadettir.”
Bir de Osman Nuri Çerman olayı var ki tam evlere şenlik. Adam ‘’ Dinde reform ‘’ Diye bir kitap yazmış( Resim 4 ) ve yazdığı bu kitap 17.05.1961 tarihinde ( yani 1961 anayasası halk oyuna sunulmadan önce ) T.B.M.M de uzun tartışmalara sebep olmuştur. ( Osman Nuri Çerman’ın Dinde reformunda neler varmış, bu kitap TBMM de niçin ve ne şekilde tartışılmış merak edenler şu linke bakabilirler:www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TM__/.../tm__00005069.pdf ) Ben adamın ‘’ Dinde reform ‘’ diye sunduklarından bir iki madde aktarayım ‘’Siz hiç dini değerleri ticaret malzemesi gibi kullanarak ayaklar altına almış bir Atatürkçü gördünüz mü?’’ diye soran vatandaşlara…
Yeni besmelemiz: ‘’Atatürk’ü yaratan Tanrı’nın adı ile başlarım.’’
Yeni Fatihamız: ‘’Bütün Alemler’in Rabbi olan, esirgeyen, yargılayan ve Atatürk’ü yaratan Tanrı’ya şükürler olsun. Tanrım, Seni severiz, Senin yarattıklarını severiz, Sen’den yardım dileriz. Bizi, Atatürk’ün gösterdiği dosdoğru yola ilet, nimetine erenlerin, gazabına uğramayanların, Atatürk yolundan sapmayanların dosdoğru yoluna…” ( Bu yazılanlar atmasyon değildir.Bahsettiğim linkten, Meclis tutanaklarından diğer herzelerle birlikte tamamını okuyabilirsiniz.)
Peki bu adam bir Atatürkçü müdür gerçekten de? Orasını bilmek mümkün değil. Nitekim 15 Mayıs 1961 Tarihli Meclis tutanaklarında bu kişinin halk nezdinde ‘’ CHP iktidara gelirse işte böyle bir kur’anınız, böyle bir dininiz olacak korkusu oluşturarak Demokrat Partiyi iktidara taşımak için mel’unca bir yola baş vurduğunu söyleyenler de olmuştur. Bir başka husus Osman Nuri Çerman’ın bu kitabı Meclis kütüphanesine 200-300 civarında girmiş olmakla beraber tabii ki kitapta yazılanlar hiç bir zaman bir kanun tasarısı olarak Mecliste tartışılmamıştır.
Osman Nuri Çermanla ilgili maalesef fazla bilgi bulamadım. Ancak benim için çok ilginç bir kaç bilgiye rastladım: Bir dönem CHP İlçe başkanlığı yapmış ( Hangi ilçe bulamadım ), Kendisi bir Tarih Öğretmeni ( Meslektaşız yani ) Yazdığı bu kitap yüzünden 1958 yılında yargılanmış. Ama benim için en ilginç olanı orta okul öğrenimini bitirdiğim Beykoz Orta Okulunun ilk Müdürüymüş . Torunu, ‘’Yaşı altmış ve yukarısında olan - Beykoz’da yaşamış herkes- dedemi tanır.’’ diyor. Ben hatırlayamadım doğrusu.
Efendim bu adamın ve okuyacağınız diğer şair-yazar ve düşünürlerin yazdıklarına itibar edilir mi? Bunlara bakılarak ‘’ İşte Atatürkçülük budur’’ denilebilir mi? Elbette denilemez ama yine de cahil bir köylü kadınının ‘’ Ben Tayyib’in g.tünün kılıyım’’ demesine bakarak milletin %50 sini Tayyib’in g.tünün kılı olarak olarak görenlere sormak lazım bu soruyu. Bu ve benzeri sapıklar ( Ki bu Osman Çerman adlı vatandaş okul müdürlüğü, Tarih öğretmenliği, CHP ilçe başkanlığı yapmış, yani cahil olmayan bir kişidir. Okuyacağınız diğer -kendilerine Atatürkçü diyen - şair ve yazarlar da cahil değillerdir elbette. ) bütün bir camiayı mı temsil ederler? Onların söyledikleri bütün bir siyasi düşüncenin veya ideolojinin ortak fikri midir? İşte bu soruyu ‘’ Siz hiç ‘’ Ben Atatürk’ün g.tünün kılıyım diyen Atatürkçü gördünüz mü?’’ diye soranlara sormak lazım. Sünni Müslümanları ‘’G.t kılı ‘’ olarak görenlere sormak lazım. Bu gibi sapıklar yüzünden İslama saldıranlara sormak lazım. ‘’İslam= Allahu Ekber diyerek kafa kesmek’’ düşüncesini tüm insanların kafalarına yerleştirerek zaten var olan İslamofobiyi daha da yaygınlaştırmaya çalışanlara sormak lazım. Bu ve benzeri sapıkça sorularla milleti birbirine düşürmeye çalıştıktan sonra kendileri sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi ‘’ Bu milleti ayrıştırıyorlar, ötekileştiriyorlar ‘’ diye şikayettte bulunanlara sormak lazım.
Eski AK Parti Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser o dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan hakkında “Bizim için ikinci bir peygamber gibidir” diyerek yalakalığın zirvelerine çıkmış biri. Eyvallah…Onun bu yalakalığına bakarak soruyor Atatürkçü (!) vatandaş ‘’ Siz hiç ‘’Atatürk İkinci peygamber gibidir’’ diyen bir Atatürkçü gördünüz mü?’’
Keşke sadece bir tane olsaydı. O kadar çok ki…Peygamberden de öte… Direkt Allah diyen var. Buyurun isterseniz:
“Ey dertli saray! Kâbe mi oldun bize artık?
Cennetse bu yurt, sen onu buldundu harabe
Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe
Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun
Türk ırkının en son ulu peygamberi oldun
Tutsak seni lâyık yüce Tanrı’yla müsavi
Toprak olamaz kalp doğabilmişse semâvi
Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses
İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez!”
Edip Ayel
“Tanrı Peygamber diye nedir, kimdir, bilmeden
Taptığımız ne varsa, hepsi onda şekl aldı !”
“Ey ilahın yüce davetlisi, göklerden eğil,
Göreceksin duruyor kalbimizin üstünde putun”
Faruk Nafiz Çamlıbel
“Bir güneş gibi yalnız
Sensin ülkü Tanrımız
Ey Türklüğün bütünü ”
Ömer Bedrettin
“Her zaman ırkıma büyükbaş Atam
Tanrılaş gönlümde, Tanrılaş Atam !
Nurettin Artam
“Peygamber Tanrısına duymadı bu hasreti
Vermedi bu kudreti Tanrı Peygamberine ”
Vasfi Mahir Kocatürk
“ALLAH değil
O yazdı, alınyazımızı ! ”
İlhami Bekir
İnsan değil canlı bir tarihti o
Dünyayı yıldıran bir fatihti o
Et, Kemik ve kandan bir heykeldi o
Şimdi ilah oldu ve yükseldi o
M. Vahdet Sungur
“Tanrı gibi görünüyor her yerde
Topraklarda, denizlerde, göklerde;
Gönül tapar, kendisinden geçer de
Hangi yana göz bakarsa: Atatürk.
Babasından önce onun adını
Öğretiyor oğluna Türk kadını
Ondan aldık yaşamanın tadını
Bahtiyarız, bahtiyarsa Atatürk.”
Halil Bedii Yönetken-------( Bu bestelenmiş bir marştır aynı zamanda )
Her yaptığın iş harikadır, her sözün ayet,
Kavmin olalım, sen bize, din eyle inayet!
Din istemeyiz öyle Arap felsefesinden,
Gazi ! Bize bir din de yarat Türk nefesinden!. ( Resim 5 )
Ali Hadi
Varsın… teksin… yaratansın
Sana bağlanmayan utansın,
Biz sana tapıyoruz…
Aka Gündüz
Ne mucize ne efsun
Ne örümcek ne yosun
Çankaya yeter bize,
Kabe arab’ın olsun…
Kemalettin Kamu
Yoktan var ediyor tanrı gibi her şeyi
Yusuf Ziya Ortaç
Veeee…Yalakalığın zirvesi. ‘’Siz hiç dini değerleri ticaret malzemesi gibi kullanarak ayaklar altına almış bir Atatürkçü gördünüz mü?’’ Diyenlere ithaf ediyorum.
Atatürk ekber!
Atatürk ekber!
Ancak O var Atatürk!
Evliya odur,
Peygamber odur,
Sanatkâr Atatürk.
Talihe hâkim,
Zekâya önder,
Doğma serdar Atatürk.
Bunları geçti insan büyüğü:
Kendi kadar Atatürk!
Atatürk ekber!
Atatürk ekber.
Bizde O var. Atatürk!
Ne evliya, ne de peygamber..
Halkına yar Atatürk!”
Behçet Kemal Çağlar…
Sizce neye benziyor bu şiir?
Behçet Kemal Çağlar Yalakalıkta zirveye ulaşmış bir şair. Öyle ki Süleyman Çelebi’!nin Mevlidinden intihal yaparak Atatürk için bir mevlid bile yazmış.
Bakın Süleyman Çelebi’nin Mevlidi Behçet Kemal Çağlar’ın ellerinde ne hale gelmiş: Ayrıca yazmayayacağım. Resim 5 te var. Oradan okuyamayanlar şu linke bakabilirler: entellektuel.s4.bizhat.com/entellektuel-post-3360.html
Evet…Birileri sordu ‘’Gördünüz mü?’’ Diye ben de kısaca ‘’Evet gördük ‘’ dedim. Bunda kızacak, gücenecek, beni Atatürk düşmanlığı ile suçlayacak bir şey göremiyorum. Birileri sormuş, cevap vermeyelim mi? Gizleyip saklayalım mı? Pek çok şeyde yaptığımız gibi halı altına mı süpürelim? Keşke olmasaydı ama var işte varrrr