3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1166
Okunma

Din ve İnsan kendi içinde çok karmaşık çelişkili özellikler taşır ve yinede bazı karşıtlıklarına rağmen her ikisi de bir birinden ayrı düşünülemez.
İnsanın yaradılış özeliğinin gereği (sığınma )içgüdüsüyle tapınma kavramını geliştirmiştir. Sığınma içgüdüsünü tetikleyen duyguda (korku)olmuştur.
İlkel çağlarda havanın kararması (gece olması), yağmurun yağması, şimşek çakması, deprem olması, vs gibi tanımlayamadığı doğal, doğa olaylarından korkan insan tapınacağı ve sığınabileceği bir (güç) arayışına girmiştir. Bu güç kimi zaman lav püskürten heybetli bir volkanik dağ, bazen güneş ve ay, yâda görkemli ve cüsseli bir hayvan olmuştur.
Sonuçta; insan canlı veya cansız somut nesnel varlıklar üzerinden putlaştırdığı tanrılar yaratmıştır.
Öncelikle tapmak için yarattığı tanrıyı kusursuz ilah yapmış ve daha sonrada kendisine rakip görmüş ve onu alaşağı etmeye çalışmıştır.Nedeni!! Çağlar geçtikçe insanın kendi aklını keşfetmesi ve sosyalleşeceği evrimleri yaşamasıdır. Başka bir ifadeyle tanrı artık onun tanrısı değildir.
İnsanın gelişim evresine paralel olarak ta tanrı kavramını da değişmiştir.
İlkel çağlarda İnsanın kendi beyninde yarattığı ve tanrı diye adlandırdığı yalnızca Cezalandıran ve öfkelenen nesnel cisimlerin yerini zamanla ‘’yaratıcı’’ güce sahip soyut tanrı kavramını içeren Kuran’ı kerimde bildirilen adıyla (= ALLAH =)almıştır.
Mitolojik dönemlerdeki ’’ tanrı’’ olgusu artık yeni şekliyle gözle görülmeyen elle tutulmayan tanımlanamayan bir kavramdır fakat yinede İnsanlık var oluşundan bu güne tanrıyla kendi arasında adı konmamış bir üstünlük mücadelesiyle geçen bir yaşam sürdürmüştür.
İnsanlar arasında yaşanan dinsel savaşlarda iman etmiş tapınanlarla mevcut tanrıdan sıkılmış insanlar arasında olmuştur. Bununda en temel nedeni tarihin her döneminde bazı insanların Tanrıyı insanlığın üzerinde hâkimiyet kuracağı bir araç olarak kullanmaya başlamasıdır.
ALLAH’IN kendisi soyuttur, ancak kullandığı argümanları somuttur. Kutsal kitaplar ve (beşer)olan peygamberlerdir. İnsan ırkı on milyon yıl yaşında olmasına rağmen neden? Son üç binyılda soyut tanrı kavramını öğrenmiştir.
Her ne kadar Kuran’ı kerimde insanlığın yaratılışından bu yana ALLAHIN varlığını bildirmek için kesintisiz kitap gönderilip peygamberler görevlendirildiği belirtilse de insanlık kendisinin, var ettiği ve putlaştırdığı tanrılarına tapmaktan vazgeçmemiştir.
Bu gün itibariyle indiriliş sırasına göre insanlığın sahip olduğu kaynak, semavi dinlere ait kitaplar olan Zebur-Tevrat-İncil ve Kurandır. Bu kitapların indirildiği peygamberler ise Hz Davut, Hz Musa, Hz İsa ve son peygamber Hz Muhammet (s.a.v )dir.
Kuran’ın öğretilerine göre kutsal kitapların indirilişinin zaman sıralamasının nedeni, bir sonraki kitabın hükümsüz olmasıdır. Yani ALLAH (c.c)tarafından yürürlükten kaldırılmasıdır. Bunun gerekçesi de insanların kutsal buyrukları kendilerine göre değiştirip yorumlayıp hayata geçirmeleridir.
Oysa kuran ALLAHIN koruması altındadır ve kuranın öğretilerini kapsayan İslam dini insanlara ahlaklı doğru dürüst yaşanacak bir hayatı iyi ve mutlu insan olmanın formüllerini verir
Peki, bu gün insanlık neden? Dört kutsal kitabı da gündelik hayatında kullanmaktadır?
Bu sorunun cevabı nettir. Kuranın prensiplerinden ve bilimden uzak çağdışı bazı radikal İslam toplumlarının şiddeti içselleştirdikleri ilkel yaşama biçimleriyle birlikte şiddete eğilimli ruh haline sahip akıl dışı hasta insanlar olmalarıdır.
Bu akıldışı ve ilkel yaşama biçimi zaten putlaştırdıklar dinlerinden vaz geçemeyen diğer inanışların ve semavi dinlerin mensuplarının ‘’yaşamsal’’hayatlarını tehdit ediyor algısının verdiği haklı savunma içgüdüsüdür.
İslam toplumları aynı mitolojik çağlardaki insanlar gibi kafalarında kendilerinin yaratığı tanrının çalışma prensiplerini yine kendileri belirlemişlerdir.
Başka bir ifadeyle Kuran’ı kerimdeki ALLAHIN buyruk ve emirlerini saptırıp kendilerine göre sapık bir anlayışla yorumlayıp uygulamalarıdır.
Bu insanlar bilime ve teknolojiye yüzlerini örtmüştür ilkeliği din olarak kabul etmişlerdir ama katliam yapmak için kullandıkları silahlarda dâhil bilimin ve teknolojinin nimetlerinden beslendikleri gerçeğini idrak edemeyecek kadar da şuursuzlardır.
Bu terörist gurupları kadar tehlikeli ve şuursuz olan bir başka insan gurubu da her türlü ahlaksızlığı sapıklığı ve müstehcenliği çağdaşlık sanana bilimden ve ilimden uzak özde cahil ve ilkel insan guruplarıdır.
…………..
İslam medeniyetinden, edep ve ahlaktan uzak yaşayan insanlara da Müslüman denile bilir mi?
Birçok masum insanın kafasını tekbir getirerek rahatlıkla kesebilen bu hastalıklı sapık ve barbar kişiler Müslüman olabilirler mi?
Bu radikal ‘’sözde’’ İslam örgütleri Müslüman olmayan ve hatta dini yok sayan gizli yapıların, yani kendileri gibi (beşer) olan insan tanrılarının kontrolünde olabilirler mi?
İslam toplumları bilimde, teknolojide ve medeniyette dünyanın saygın toplumları arasında olabilir mi?
……………
İslam toplumlarının yaşadığı sorunların çözümü ALLAHIN ilk emrinde açık ve nettir ( İKRA) ( OKU )
Hayatı ve evreni (OKU)
İnsanı ve aklı (OKU)
Bilimi ve ilimi (OKU)
Aydınlık yarınlar için KURAN’I KERİMİ ( OKU )
Bildiğin dilde anlayarak oku…..okuduğunda göreceksin ki ALLAH (c.c) yaşamın koordinatlarını KURAN’I KERİMİN öğretileriyle ‘’aklın’’ iradesine veriyor.
Serhat BİNGÖL 15/08/2014