19
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2221
Okunma

Edebiyat Defteri sitemizdede yazılar ve şiirler yazan genç kalemlerden Okan Kilit’in Facebook sayfasından:
( Edebiyat Defteri Site yönetimi bu tür alıntılara sıcak bakmasa da , hatta zaman zaman silse de bu arkadaşın adını vermek zorundayım çünkü adını yazmadığım bir başka yazısına verdiğim cevap üzerine ‘’ Keşke adımı da yazsaydınız’’ Demişti. Neyse… Önce o yazılanları aktaralım. ( O madde madde yazmamış tabii ki .Ben madde madde kopyaladım )
1.Öldük, bittik depresyonuna giren arkadaşları anlamıyorum...
2.Eğer gerçekten Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün evladıysan orada, burada ağlamayacaksın.
3.Vatan gerekirse yıkılır, yeniden kurulur. Mustafa Kemal Atatürk kurtuluş mücadelesine başlamadan önce Hilafet ordularıyla çatışmıştır.
4.Kitap okuma oranının yüzde yirmilerin altında olduğu ve bu oranın her geçen gün daha da düştüğü bir ülkede elbette seçimi cehalet kazanacak. Şaşılacak bir şey yok ortada.
5.Bize yıllarca saltanatı seçim belirler diye öğrettiler.Oysa ki saltanatın varlığını sokaklar belirler.
6.SALTANAT ONLARIN OLSUN KARDEŞİM, SOKAKLAR BİZİM
7.Son sözü sokaklar söyleyecek kardeşim. Son söz henüz söylenmedi.İçiniz rahat olsun. Sokakta kimin kazanacağı evvelinden belli.
1.Maddeden başlayalım: ‘’ Öldük, bittik depresyonuna giren arkadaşları anlamıyorum...’’
Cumhurbaşkanı seçiminden sonra gerçekten de bazı vatandaşlar böyle bir depresyona girdiler. Ulan 1982 de %92 Oy oranı ile seçip, ( Seçip derken referandumdan bahsediyorum. O referandumla aynı zamanda Cumhurbaşkanımızı da seçmiş olduk.) yıllar sonra ‘’ Vatan Haini ‘’ ilan ettiğimiz Kenan Evren döneminde bile ölmedik. Bakın hepimiz ayaktayız çok şükür. Şimdi Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu diye mi öleceğiz? Bu depresyon sahiplerini ben de anlamıyorum.
2.‘’ Eğer gerçekten Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün evladıysan orada, burada ağlamayacaksın.’’
RTE de hep ‘’ Gazi Mustafa Kemal ‘’ dediği için adamı ‘’Atatürk diyemiyor ‘’ Diye ‘’Vatan haini ilan ettiler. Neyse..Okan’ımız sonuna bir de Atatürk yapıştırdığı için yırtmış hain damgası yemekten.
3.Hem Atatürkten bahset hem de ‘’ vatan gerekirse yıkılır, yeniden kurulur’’ de. Atatürk bu vatanı önce yıktı, sonra yeniden mi kurdu? Halkın %48inin saadeti için %52sini feda ederek mi kurdu? Bir sonraki maddede insanları cehaletle suçlamadan önce şu Kurtuluş Savaşını bir daha gözden geçir olmazsa. Vatanı, vatanın düşmanları yıkar. Vatansever insan sırf kendisi ve kendi kafasındaki azınlığın mutluluğu için vatanı yıkmaya kalkmaz. Çünkü yıkılan her vatan elden çıkan toprak demektir. Hem ‘’ Ah Kerkük ‘’ Diye ağlayacaksın hem de vatanı yıkarak yeni Kerküklerin oluşmasını sağlayacaksın bu nasıl bir vatanseverliktir böyle? O vatanı yıktığın zaman yıkıntıların arasınde belki sen kalmayacaksın ama ananın babanın kalmayacağından emin misin?
4.‘’ Kitap okuma oranının yüzde yirmilerin altında olduğu ve bu oranın her geçen gün daha da düştüğü bir ülkede elbette seçimi cehalet kazanacak. Şaşılacak bir şey yok ortada.’
Ülkede kitap okuma oranının % 20 olduğu da yanlıştır. Bu ülkede kitap okuma oranı bu derece düşük değildir. O % 20 oranı satılan kitap oranıdır. Türk insanı okuduğu bir kitabı arkadaşına, arkadaşı başka arkadaşana verir. Bir kitap belki on-yirmi el değiştirir. O bakımdan kitap okuma oranı sanıldığı gibi %20 değildir. Velev ki öyle olsun. Kitap okuyanların anti-Tayyipçi, kitap okumayanların Tayyipçi olduklarını nereden çıkarıyorsun? Tüm Türkiye’de böyle bir istatistik mi yaptın? Bence bir kütüphaneye git de gör bakalım en çok kitap okuyanlar kimler?
5.‘’ Bize yıllarca saltanatı seçim belirler diye öğrettiler.Oysa ki saltanatın varlığını sokaklar belirler.
Size ‘’Saltanatı seçim belirler ‘’ Diye öğretmediler sevgili Okan. Ben tam otuz dört sene devlet ve özel okullarda Tarih ve Sosyal Bilgiler öğretmenliği yaptım. Ne ben ne de hiç bir meslektaşım ‘’ Saltanatı seçim belirler ‘’ Diye bir şey öğretmedik. Meslektaşlarıma iftira atma. Biz ‘’ Demokrasiyi seçim belirler’’ Diye öğrettik. Demek ki öğretmenlerini doğru düzgün dinlememişsin ya da bir algılama sorunu yaşamışsın.
Saltanatın varlığını sokakların belirleyeceği hususuna gelince: Evet, sokaklar ancak ve ancak saltanatın varlığını belirler. Tıpkı 1917 Sovyet ihtilalinde olduğu gibi. O ihtilal Lenin’in, Stalin’in saltanatını belirledi. Böyle bir saltanat istiyorsan bu yolda var gücünle çalış tabii ki ama hemen söyleyeyim: Uzun ömürlü olmuyor o tür saltanatlar. 1991-1917=74…Sadece 74 yıl.
6.‘’SALTANAT ONLARIN OLSUN KARDEŞİM, SOKAKLAR BİZİM’’
Bu ülkenin sokakları hiç kimsenin babasının tapulu malı değildir. Haa ‘’Sokaklarda yaşamak istiyorum.’’ Diyorsan bence mahsuru yok ama belediye zabıtası ve emniyet teşkilatı ne der orasını bilemem. Daha bir ay öncesine kadar sokaklarda yatıp kalkan Suriye’lilerin neredeyse hepsi toplandı. Şimdi tek tük kaldılar. Toparlamasınlar sonra seni de Suriyeli mülteci ya da tinerci diye. Ayrıca sen sokaklara layık bir insan değilsin. Harcatma kendini. Enerjini daha faydalı işler için harca.
7.‘’ Son sözü sokaklar söyleyecek kardeşim. Son söz henüz söylenmedi.İçiniz rahat olsun. Sokakta kimin kazanacağı evvelinden belli.
‘’ Son sözü sokaklar söyleyecek kardeşim? ’’ … Yeni Berkin Elvanlar, Ali İsmail Korkmazlar için mi?
Yukarıda da dedim: Sokaklar hiç kimsenin babasının tapulu malı değildir. Senin elin ne kadar sopa tutuyorsa başka eller de sopa tutmasını bilir. Senin elin ne kadar tetik çekmesini bilirse başka eller de bilir tetik çekmesini. Bu memlekette bir iç savaş çıkarmayı mı düşünüyorsun?
Seni alkışlayanlara fazla güvenme. Sana ‘’ Yürü be koçum ‘’ derler ama Timur’a fillerini şikayet etmeye giden Nasrettin Hoca misali huzura vardığında bir bakarsın ki arkanda hiç kimse yok. Damdazlak kalırsın ortada. O zaman görürsün ’ Sokakta kimin kazanacağı belli’yi.
----------------------------------------------------------------------------------
Sen Gazi Mustafa Kemal Atatürk diye başlamışsın sözlerine ben de bitirirken Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyeyim ve ondan iki anektodla noktalayayım:
Sık sık Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkmen katili Barzani ile elele, kolkola, pkk haini Şivan Perver’in konserindeki görüntülerinden , Abdullah Gül’ün Ermenistan Cumhurbaşkanı ile kakarakikiri maç seyretmesinden duyduğun rahatsızlığı dile getiriyor ve bunları ‘’ vatan haini ‘’ diye niteliyorsun. İşin doğrusu o görüntüler bu ülkede hiç ama hiç kimsenin içine sinmiş değildir. Pkk nın bu gün Doğu ve Güneydoğuda adeta bağımsız bir devlet gibi hareket etmesi, İmralı görüşmeleri vs…Ben de pek çok yazımda ‘’Ülkeyi pkk nın kucağına oturttular.’’ Demiş ve bunların hain olduğunu düşünmüşümdür. Lakin olaya bir de şöyle bakalım:
Atatürk gerek Çanakkale’de, gerekse Suriye Cephesinde kimlerle savaştı? İngilizlerle… I. Dünya ve Kurtuluş Savaşı bittikten sonra ne oldu peki?
1934te Çanakkale’de Helles Anıtı diye bilinen İngiliz anıtı açıldı .( İlginçtir ki Atatürk ölene kadar bu ülkede pek çok ilde heykel ve anıtlar yapılmış ama Çanakkale şehitleri için bir anıt dikilmemiştir. Bu da ayrıca sorgulanmalı değil mi?) Bu anıtın açılışı dolayısyla Atatürk bir mesaj yayınladı ve Anzak annelerine hitaben dedi ki : ‘’ " Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır." ( Resim 1 )
Şimdi…Recep Tayyip Erdoğan pkk teröristleri için ‘’ Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar !’’ dese ne olur? Düşünemiyorum bile. Oysa Atatürk daha bir kaç sene önce sadece Çanakkale’de yüzbinlerce Türk askerinin kanını dökenler için ‘’ Bu memleketin topraklarına kanlarını döken kahramanlar! ‘’ diyor. Onların Mehmetçik ile koyun koyuna yatmasından duyacağı memnuniyeti dile getiriyor. RTE bir Türk şehitliğine, söz gelimi İstanbul- Edirnekapı şehitliğine Pkk cenazesinin gömülmesinden duyacağı memnuniyeti dile getirse, ‘’ Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.’’ Dese ne deriz?
Dahası var:
Atatürk ayrıca Çanakkale, Suriye, Irak, Mısır topraklarında 1914-1918 yılları arasında yüzbinlerce Mehmetçiğin kanını dökmüş olan İngilizlerin Kralı 8. Edvard ile de 4 eylül 1936 da İstanbul’da buluştu ve akabinde kakara kikiri kadeh tokuşturdu Dolmabahçe Sarayında. Bu gün Barzani-Erdoğan ilişkilerine ihanet diyen Cumhuriyet gazetesi ise o gün ‘’ Büyük misafirimize dün kavuştuk’’ manşetiyle çıktı 5 Eylül 1936da.( Resim 2 ) İstanbul- daha bir kaç yıl önce boğaz boğaza savaştığımız- İngiliz bayrakları ile donatıldı ( Resim 3)
Şimdi…Atatürk Anzak annelerine böyle bir mesaj gönderdi ve o mesaj Çanakkale’de bir anıt üzerine kazındı, Edvard’la kadeh tokuşturdu,İstanbul - bir kaç sene önceki düşmanımız, mehmetçiğin göz kapaklarını keserek onları kızgın güneş altında körleştiren- düşmanımız İgiliz’in bayrakları ile donatıldı diye ona da mı hain diyeceğiz ?
Bunlar içe sinecek şeyler değil ama gerek iç politikada gerekse dış politikada -içimize sinmese de- devleti yönetenler bazen bize açıklanamayacak sebepler yüzünden bu tür davranışlar sergileyebiliyorlar. Diyeceksin ki ‘’Ama Atatürk düşmana asla taviz vermedi.’’ O bile tartışmalı bir konu. Misak-ı Milli sınırlarını bizzat kendi elleriyle belirlerken Selanik ve Kerkük’ü bu sınırlar içine almıştır ama bazı mecburiyetler yüzünden bu gün ne Selanik ne de Kerkük sınırlarımız dahilinde değildir. Yani bazen elde olmayan mecburiyetler istenmeyen tavizlerin verilmesini zorunlu kılar.
Yine Atatürkle devam edelim:
17 Mart 1923 te ilk kez Mersin’e gelen Atatürk’e bu ziyareti sırasında göz yaşları içinde bir vayatdaş yaklaşır ve aralarında şöyle bir konuşma geçer:
Adam- Paşam bizi kovuyorlar
Atatürk-Dur bakalım adın ne senin?
Adam-Adım Avram Marko’dur Paşam . ( Bir Ermeni ama vatandaş neticede. )
Atatürk- Hımmmm…Sizi kim kovuyor?
Adam-Millet kovuyor Paşam.
Atatürk-Millet kovuyorsa yapacak bir şey yok. Bu Millet isterse beni bile kovar.
İşte böyle sevgili Okan…Bu ülkenin kurtarıcısı olduğu halde Atatürk bile ‘’ Millet isterse beni bile kovar, yapacak bir şey yok ‘’ Diyerek milletin iradesini her türlü iradenin üzerinde olduğunu vurguluyorsa artık yapacağınız hiç bir şey yok. Ya bu iradeye saygı duyup paşa paşa kabulleneceksiniz ya da ‘’ Yahu biz nerede hata yapıyoruz?’’ diye şapkayı önünüze koyup bunu sorgulayacaksınız. Sokağa çıkmakla ancak ve ancak ‘’Ne şehittir ne gazi mok yoluna gitti Niyazi olursunuz. Benden söylemesi.