Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
Bayram KAYA 1
Bayram KAYA 1

Sanat, Sanat İçin Mi; Yoksa Sanat Halk İçin Mi Yanılsaması! 1

Yorum

Sanat, Sanat İçin Mi; Yoksa Sanat Halk İçin Mi Yanılsaması! 1

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

902

Okunma

Sanat, Sanat İçin Mi; Yoksa Sanat Halk İçin Mi Yanılsaması! 1

Sanat bir varlaşmanın, bir var oluşun diyalektiğidir. Bir kendini ortaya koyuş, bir kendini kanıtlama ve kendini ölçme eylem pratiğidir.

Hem değişirsiniz hem değiştirirsiniz, değiştirirken değişirsiniz. Neden, kendinizi değiştirme isteğidir. Bu sizin biyolojide çevreye cevap vericiliğinizdir. Pratikte oyun severliğiniz, toplumsal yaşayışta birey oluşunuzdur. Tüm bunlar iç dış girişmelerin hem kararlılık yapma ve kararlılık yaparken kendi karar düzeylerini bozmalarının, çelişmesindeki devinişlerdir.

Kendinizi değiştirme isteği, şimdilik iki hal olarak söylemek yeterlidir. Birincisi atomik yapının elektrikli yapı özelliğidir. Nesneyi, birleşme ve ayrışmaya, zorunlu kılmasıdır. Ve birleşip ayrılmayı da böylelikle ön görmesidir. İkincisi de, son yapınızın bir önceki yapı durumuna bozulmak istemesidir.

Bu yen ilişkileşen yapının, daha çok enerjiye bağımlılaşmasıdır ki önceki yapıya dönerek asallık yani kararlılık düzeyi var etme ataletidir. Kararlı düzlem vibrasyonudur. Ki sosyalite de buna gericilik denir. Ve bir önceki ilişkinlik uzayının yeni olana uyamaması temellidir. Yeni yapının kazandığı yeni ilişkileri yeni birleşme özelliğine ve yeni enerji sağlayışlara yönelmesindeki çatışma ve zıtlaşmalarda burada etkindir. Ki yeni durum, yeni kararlılık düzeyi sağlayana dek, bizi bu yeni çevresel koşullara uyumlaştırır.

Burada birinci özelliğin arasına, birleşme ve ayrılmanın arasına, yeni ilişki bağlarının girdiği hiç unutulmamalıdır.

Sanatçı doğadaki ve kişi içindeki canavarlıkları ve melaike tun oluşları ortaya çıkaran, tasvir eden ve bunlara dikkat çekişle hem kendi fikrini hem toplumun düşüncesini oluşturan bir dilemma oluştur.

Buluş yapma fantezi üretme, akıllılığın temeli eskirliktir. Kendinizi değiştirme isteği kendinizi değişen muhitin dayattığı ilişki oluşa, kendinizi var oluş olarak uydurmaktır. Bu biyolojik var oluşun nöral düzlemde yansımasıdır.

İzole olunan ortama bir başka aracı ile dönüşün tezahürüdür. Olabildiğince az çevre, izole ilkesinin, aslına; kopuşluk var oluşu, kararlılığı ile dönüştür. Bu, hiçbir zaman, tam dönüş olamayacak bir maceradır aslında.

Kararlı kalma da, kararsızlığı hem sürekli kılmakta ve hem de ön görmketedir. Bunlar da dissipatif yapılardan kaynaklanıyor. Dissipatifliğin anlamı şu; dıştan hiç bir etki ve öğrenme gerekmeden kendi düzenini oluşturabilmektir. Bunlar gösterilmiştir, söz gelimi Prigogine çalışmaları gibi .

Bu da oluşun dinamiğini boyutlamada. Boyutluluklar bu çelişmeleri içerip bir oluşla kendini ortaya ve şartlara dayatmaktı. Bu dayatma, diğer olgulara yeni ilişki düzeni ön görmekte. Ya değişeceksiniz, ya da yeninin gücü karşısında yok olacaksınız.

Kopuşluk nasıl farklılaşma ise, dönüşte farklılaşarak bir öz ortaya koyuştur ki bu da sosyal yaşamda sanattır.

Bu dönüş (başlangıç koşullarına sıkı bağımlılık yasası) dış ortamla ilişkinin hem de enerji alış veriş ilişkisinin düzenlenmesi, yani, yeni bir ilişki bağı ortaya koymasıdır. Nesnelin nitelik alışla tekrar nitelik alarak dönüşüdür.

Bu bütünleşme yekvücut olma değil, izole ile bir aşama kazanan varlık artık, yeni yetenekle yeni kazanımla, buradadır. Bu yeni yeteneği ile çevreye yeni bir ilişki biçimi sunma isteği ya da, dayatma düzenlemesidir. Bir işlev yüklenmesidir, indirgenir değildir.

Bu yeni özellik ve kazanımdır. Nasıl bir bilgisayar kondansatör, direnç, tristör, transistör, diyot vs değil, hatta bunların toplamı da değil. Toplamından azcık fazla bir şey. Hem fiziksel süreçleri ile nesnellik içermesi (bir diyotun direncin çalışma esası, yasası) , hem de yeni var ediş özelliği ile yeni hal alış, hiç de bu fiziksel parçacıklar değil, alakası da yoktur. Ruhsal yetiler, biyolojik kimyasal temelden doğmakla, bunlar olmayan edimlerdir.

Tümelliğin kazandığı fonksiyonelliğin yeni bir durun aşamasıdır. Bu nedenle fiziksel sürüp giden zamanlara indirgenemez. Bilgisayarın yazılımı, fiziksel kurallara göre çalışmaz. Bu şu demek, insanın biyolojik ve fiziksel süreçleri zaman içinde evrimsel yetkinlikle, yeni durumlar oldurması, alt olana indirgenemeyen zenginliklerdir. Hem hardware (Kimyasal fiziksel süreçli donanım) ile hem software (hardwareden neşetle bunlar olmayan, bunlar sız da olamayan, yazılımdan kaynaklı) bir yapıdır.

Yani yeni bir ilişkinlik; özneline, yani bilinç kazanmakta. Fakat bunlar da biyolojik ve nesnel temelin damgasını yemekten kurtulamaz ve o izi taşır.

Sanat bu bağlamda, temelin yansıması ve ırasıdır. Temelde ayrı gibi ama temelsiz var olamaz bir durumsal varoluştur. Durumsal var oluş, nesnelik damgalı ama kapsamındaki nesnelliğin toplamından biraz farklı ve fazla bir şey...

Daha açığı ikisinin birbirini algıladığı, ama üst olanın bir tümleyenlikten kazandığı özellik, tek tek diğer nesnel ve fiziksel süreçte yoktur. Bir organizenin toplamsal fazlalığıdır.

Nesneliteden çıkan ama parçalara dağılamayan bir tutum. Dağıtmaya çalıştığınızda her eylemde bir ilişki ve ilişkinlik bağı kırılacağından sonucu hüsran olacaktır. Bu tıpkı bezi; kumaşa, ipliğe, boyaya eğirmeye, dokumaya, bitkiye, pamuğa, yüne, ota, toprağa ve mineral süreçlere, atom ize süreçlere indirgemek gibi bir şey.

İndirgedik durumlarda, buralar da, beze ilişkin ön görüler bile, yok olur. Bu süreçlerin bir iki adım gerisinden sonra, ne bezi; ne de emeği- emekçiyi, lokavtı grevi kredibiliteyi finansmanı, ne de ücreti- köleliği, ön görmeniz olanaksız.

Yani bezin insan yaşamından ürettiği maddi ve yaşamsal kavramlar, ilişkin oluşumlar görülmez, ama süreçle ortaya çıkmışlardır. İndirgeme bunları kaybedeceğinden ilişkilerde anlamsızlaşır.

Çünkü her alt durum, bir var oluşla olamlık kapsayacak. İçinde öngörülemez bir ilişkinlik bağı tomurcuğu saklı olarak belirecek. Çünkü her yeni oluşum, bir önceki oluşumun içinde yeni çevrenin ilişkilerine denk düşme ile seçilecek.

Başka olamlar ilişkinlik organizesi, bir önceki olmayan, eylemler; yani ilişkisel bütünlükler ortaya koyacak. Bu ilişkisel bütünlük, aynı zamanda o durumun, sınırlılıklarını şeklini biçimini, yetilerini ortaya koyacaktır. Ama bez bunların toplamı ve toplamından farklı bir şey olacak.

Sürecek

Bayram KAYA

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sanat, sanat için mi; yoksa sanat halk için mi yanılsaması! 1 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sanat, sanat için mi; yoksa sanat halk için mi yanılsaması! 1 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sanat, Sanat İçin Mi; Yoksa Sanat Halk İçin Mi Yanılsaması! 1 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL