12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1069
Okunma

Ermeni meselesi konusu ele alındığında en çok söylenen sözlerden birisi Anadolunun en azından doğu ve güneydoğusunun bir Ermeni yurdu olduğu konusudur. Yani nasıl ki Orta Asya Türklerin anavatanı ise Anadolu da >Ermenilerin anavatanıdır.
Eğer Anavatan dediğimiz şey bir milletin tarihte ilk görüldüğü topraklar ise evet Ermenilerin Anavatanı Anadoludur. Türk Tarihi nasıl ki Orta Asya’da başlamışsa Ermeni Tarihi de Anadolu’da başlamıştır. Bu şekilde baktığımız takdirde Ermeniler Türklerden çok çok daha eskiden beri Anadolu topraklarında yaşıyorlardı.
Peki Türkler Anadolu’ya Orta Asya’dan başlayan büyük bir göç ve bunu takip eden uzun bir tarihi süreçten sonra gelip yerleşirken Ermeniler Anadolu’ya nereden gelmişlerdir?
Tarihin Babası olarak bilinen Heredot’a göre Ermeniler Anadolu’ya Friglerin bir kolu olarak gelmişlerdir. Yani kökleri Friglere dayanır ama Anadolu’nun batısında kalamayıp İç Anadolu ve Doğu Anadolu’ya yerleşmişler buralarda da Hititlerin bir kolu olan Hurriler ve Urartılardan kalan kalıntılarla birleşerek yeni bir kavim oluşturmuşlardır. Doğu Anadolu’ya geldiklerinde kendilerine Hay ya da Hayasdan denilirken komşu kavimler tarafından yaşadıkları yerlere ’ Yüksek yer ’ Anlamında ’Armina ’ Dendiğinden zamanla bu topluluğa da Ermeni denmeye başlanmış, topluluk da bu ismi kabullenerek kendilerini Ermeni olarak tanıtmışlardır.
Peki Ermenilerin bu bölgelerde bağımsız bir devleti olmuş mudur? Tarihte kurulan bağımsız bir Ermeni Devleti var mıdır?
Tarihi kayıtlara baktığımızda Ermeniler, M.Ö. 521’den 344’e kadar Pers Vilayeti’nin, 344’ten 215’e kadar Makedonya İmparatorluğu’nun , 215’ten 190’a kadar Selefkitler’in idaresinde yaşamışlar; Ermenistan’ın 190’dan M.S. 220’lere kadar Roma İmparatorluğu ile Partlar arasında sık sık yer değiştirmesinden sonra yine 220’lerden 5.y.y. başına kadar Sasaniler’in , 5.y.y.dan 7.y.y’a kadar Bizanslılar’ın, 7.y.y’dan başlayarak ise bu defa Araplar’ın egemenliğinde kalmışlardır.10.y.y’da yeniden Bizans’a bağlanmışlardır.
Bu yüzyıllar boyunca bağlı oldukları devletlerin idaresinde bir nevi derebeylik olan krallıklar da kurmuşlardır ancak Ermenilerin yaşadıkları topraklar genelde dış baskı ve istila yolları üzerinde olduğundan genelde tampon görevi yapmıştır bu krallıklar. Yani Mesela Abbasilerin Güney ve Güneydoğu Anadolu’da muhtemel Bizansa saldırılarına karşı bir takım illerde oluışturdukları Avasım şehirleri gibi Ermenilerin kurdukları krallıklar da kendi kurdukları krallıklar olmaktan çok hakim devletlerin muhtemel saldırılar için tampon olsun diye kurdurulan krallıklardı.
1022 yılında Bizans İmparatoru II. Basileos Ermenilerin yaşadıkları toprakları tamamen Bizans İmparatorluğuna kattı ve 40.000 civarında Ermeniyi de Doğuya sürdü. Doğu Anadolu Bizans için zaten büyük çöplüktü ve mesela sürgün cezası verilmiş olanlar, cüzzamlılar, bulaşıcı hastalığı olanlar Doğu Anadolu’ya sürülmekteydi.
1046 Yılında Bizans İmparatoru IX.Konstantin Ermeni hanedenınden pek çoğunu katletmişti.
1048 Yılı Ermeniler için bir dönüm noktası oldu. Çünkü bu tarihte ilk kez Bizanslılarla Selçklu Türkleri karşı karşıya geldiler ve yapılan Pasinler Savaşını Türkler kazandı. Artık Ermeniler yavaş yavaş Türk hakimiyetine girmeye başladı. Nitekim daha Malazgirt Savaşı kazanılmadan 1054 yılında Selçuklu Devletinin Kurucusu Tuğrul Bey Ermenilere özerklik verdi bu topraklar henüz tam anlamıyla Türk hakimiyetine girmediği halde. 1068 Yılında Alparslan Anadolu’ya girdi ve Ani’deki Ermeni Krallığına ( Derebeyliğine ) Son verdi. 1071 deki Malazgirt Zaferinden sonra ise Ermeniler artık Türk hakimiyetine girdiler.
Şimdi konumuzun en önemli sorusuna gelelim: Ermeniler Türk Hakimiyetine girdikten sonra gerçekten de rahat, mutlu , huzurlu bir hayat mı yaşadılar? Türklere karşı herhangi bir başkaldırıları olmadı mı?
Bizans tarafından hrıstiyanlaştırılmış olan Ermeniler 1071 Tarihindeki Malazgirt Savaşından sonra hemen Türklere kucak açtılar ve onları yeni kurtarıcıları olarak bağırlarına bastılar dersek çok büyük bir yalan söylemiş oluruz. En azından bu büyük bir hata olur. Çünkü eğer böyle olsaydı Malazgirt Savaşından hemen sonra gelen Haçlı seferlerinde ( I. Haçlı Seferi 1098 Tarihindedir ) Haçlı ordusuna yardım etmezlerdi. Oysa ilk Haçlı seferinde Bizans ordusunun yanında Ermenilerin de Haçlılarla birlikte hareket ettiği görülür.
Ermenilerin Türk adalet ve hoşgörüsünü tanımaları ve benimsemeleri Sultan Melikşah Döneminde olmuştur.
Ermeni tarihçi Asoghik : Ermeniler, Bizans’a olan düşmanlıklar sebebiyle Türklerin Anadolu’ya gelmesine sevinmişler ve hatta Türklere yardım bile etmişlerdir.” derken Urfalı tarihçi Mateos; “Ermeni halkına en büyük kötülüğü Bizanslılar yapmıştır “diyerek, Urfa’nın Selçuklu Türkleri tarafından fethedilmesinin “bayram havasında kutlandığını” Vekayiname adlı eserinde bahsetmektedir. Mateos, Melikşah’ın Suriye’ye yaptığı sefer için; “Türk hükümdarlarının geçtiği ülkelerin halkların baba gibi davrandığını, Hıristiyanlara karşı kalbinde sevgi dolu olduğunu, bu sebeple birçok şehir ve bölge halkının kendi istekleriyle onun idaresine geçtiğini, 1090 yılında Ermeni Patriği Basil’in talebi üzerine çıkardığı bir fermanla kiliseleri, manastırları ve buradaki görevli papazları vergiden muaf tuttuğunu” yazmıştır.
Fakat yine ilginçtir ki Sultan Melikşah’tan bu kadar övgü ile bahseden Ermeniler onun ölümünden iki yıl sonra başlayan (1098 ) I. Haçlı Seferinde Haçlılara yardım etmişlerdir. Bu da bizlere milletlerin davranış biçimlerinde dini telkinlerin ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Çünkü Haçlı seferlerini başlatan Piyer Lermit adlı papaz bu seferlerde öleceklere kesin cennet vaadediyordu. Bu arada Melikşah’ın 1096 da ölmesiyle birlikte Büyük Selçuklu Devleti büyük bir bunalıma girmişti ve yıkılmaya doğru gidiyordu. Bağımsız Bir Ermenistan için bundan güzel fırsat olamazdı.
Ancak..Haçlı Seferleri Ermenilerin bekledikleri gibi gitmedi. Öte taraftan Selçuklu Devleti yıkıldı ama hemen peşinden Ermeniler için hiç de hayırlara vesile sayılmayacak yeni yüzler görülmeye başlandı bu topraklarda: Harzemşahlılar, Celayirliler, İlhanlılar, Timur İmparatorluğu, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safeviler...1514 Deki Çaldıran ve 1515deki Turnadağı Savaşından sonra bu topraklar Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı Hakimiyetine bağlandı.
Ermenilerin ilk Türk Hakimiyetine girdikleri 1071 ve Osmanlı Devletinin hakimiyetine girdikleri 1515 yılları arasında herhangi bir isyanına ben herhangi bir yerde tesadüf etmedim.
İyi de bu kadar mutlu ve Türk hakimiyetinden hoşnud olan bu millete ne oldu da ayaklandı bunlar ? Sahi hep bahsedilen o 1878 Berlin Antlaşmasına kadar hiç mi bağımsızlık isteği ya da ayaklanma olmadı Ermenilerde. Hep Millet-i Sadıka olarak mı kaldılar? Değil elbette..Çok fazla olmasa da 1878 öncesinde de var.
Ermeni Devleti’nin yeniden kurulması ve istiklaline kavuşması için yapılan ilk teşebbüsün İsrel Ori adındaki Karabağlı bir Ermeni din adamı tarafından yapıldığını görmekteyiz.Türkler’in, 1683 yılında Viyana önlerinde bozguna uğraması bütün Hıristiyan aleminde olduğu gibi, Osmanlı idaresinde yaşayan bazı Hıristiyan ileri gelenlerde de çeşitli ümit ve düşünceler uyandırmıştı.Bu gelişmeden etkilenen kişilerden biri de İsrel Ori idi. 1698-1711 yılları arasında Fransa, İngiltere, Almanya, ve Rusya’yı dolaşan ve Ermenistan’ı kurtarmak için bir Haçlı seferi düzenlemeye çalışan İsrel Ori , bu teşebbüsünde bütün gayretlerine rağmen muvaffak olamamıştı.Fakat, İsrel Ori’nin Rus Çar’ı Petro’ya (1683-1725) Kafkaslar ve bilhassa iki Hıristiyan topluluk olan Ermeniler ve Gürcüler hakkında verdiği bilgiler, Ruslar’ın dikkatini bu bölgeye çekmeye yetmişti.
Çar Perto..Hani şu Baltacı Mehmet Paşa’nın büyük lütfu sayesinde Prut bataklığında kendisi ve ordusu helak olmaktan kurtulan adam Ermenileri Bağımsız bir Ermenistan Devleti hayallerine sevk etmeye başlamıştı.
Bundan sonraki yaklaşık yüz yıl içinde de Ermenilerden önemli sayılabilecek bir hareket yani isyan diyebileceğimiz bir olay görülmez. Ama ilk Ermeni Tehciri zannedildiği gibi 1915 yılında değil. 1827 yılında yapılır ve işin ilginci bir kısım Ermeniler bir başka kısım olan Ermenileri tehcir eder yani zorunlu göçe tabi tutar.
Kafanız karıştı sanırım. Nasıl mı? Gelecek bölümde İnşallah.
NOT: Resim 1461 Yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Kurdurulan İstanbul- Samatya’daki ( Koca Mustafa Paşa ) Ermeni Patrikliğinin merkezi Surp Kevork Ermeni Kilisesidir