21
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1727
Okunma


Başlığı böyle attıktan sonra ’’ Ben bu gün Edebiyat Defteri Sitemizin şairelerinden Yasemen Akyürek’in ofisine gittim ’’ Diyerek başlasam cümlelerime ’’ Aha şimdi de Yasemen Hanımı ele aldı bu deli...Vah garibim vahhh...Kadıncağıza daha yazının başında Bayan Vıdı Vıdı lakabını yapıştırdı ’’ Dersiniz...O bakımdan hemen belirteyim: Bayan Vıdı Vıdının Yasemen Hanımla uzak yakın bir alakası yok. Onu yazının sonlarına doğru tanıyacağız.
Efendim... Geçen Hafta baktım hava oldukça güzel...Kendi kendime ’’ Oğlum Sami, Bilgisayar başında otura otura tamponun nasır bağlayacak. Kalk artık o minderden de biraz hava alsın ’’ Diyerekten kendimi dışarı attım. Dışarı atmasına attım da ’’ Hep Kadıköy, hep Kadıköy...Bu sefer bir değişiklik yapayım.’’ dedim ve o anda aklıma Avrupa yakasına geçmek geldi.Avrupa Yakasında kim var? Yasemen Akyürek...Şöyle birden bire pat diye karşısına çıksam kim bilir nasıl şaşırır diyerekten verdiği adresindeki ofisine gittim.
Ofiste sakallı, zayıfça bir delikanlı vardı ama Yasemen Hanım yoktu o ilk gidişimde. Delikanlıya anlattım : ’’ Ben Yasemen Hanımla Edebiyat Defteri Sitesinden tanışıyorum.. Kendisini ziyaret etmeye geldim..Adım Sami Biberoğulları ’’ Filan dedim ama sanki o delikanlıyla değil de duvarla konuşuyorum. Delikanlı ’’ Anlat anlat heyecanlı oluyor’’ Dercesine sadece bir saniyeliğine suratıma baktı sonrasında kafasını gömdü laptopuna...Artık oyun mu oynuyor, yoksa işle ilgili bir şey mi yapıyor , her ne ile ilgileniyorsa beni kesinlikle salladığı yok.
On dakika kadar bekledim..Sonra delikanlıya ’’ Yasemen Hanım gelir mi?’’ Dedim..Yok kardeşim..Vatandaş suratıma bile bakmıyor...Kendi kendime diyorum ki ’’ Yahu bu ne biçim eleman...İnsan bi sorar ayı mısın kurt musun, niçin geldin, derdin ne...Ya da abi bir çay alır mısın?’’ Yok...Delikanlı adeta fenafil laptop olmuş vaziyette...Kafasını kaldırıp bakmıyor bile.
Aksi gibi ben de cep telefonumu evde unutmuşum. Arayıp da ne zaman geleceğini soramıyorum... Bir on dakika kadar daha bekledikten sonra tekrar seslendim delikanlıya ama bu sefer sesimi yükselttim belki kulaklarında bir sorun vardır diye:
-Delikanlı Yasemen Hanımın telefonuna ulaşabilir misin?
Delikanlı hemen ayağa kalktı ve ulaştı Yasemen Hanımın telefonuna...Nasıl mı...Etajerden bir kartvizit çıkarıp uzattı ve karttaki telefon numarasını gösterdi bana... Allah’ım Ya Rabbim... Tam dayaklık...Bir kez daha seslendim
-Sen şu numarayı bir arasana koçum..Bakalım gelecek mi yakın zamanda.
Nihayet konuştu...İnanamayacaksınız ama nihayet konuştu sonunda.
-Ben Turkça bılmıyor.
-Allah seni davul ede e mi? ))))))))))
Allahtan anlamadı...
Arapmış kerata..Ben nerden bileyim.
Çaresiz çıktım ofisten...
Bu gün yine hava güzeldi ve ben bir kez daha sürpriz yapmak üzere Avrupa yakasına geçtim. Sadece kafa resminden tanıdığım Yasemen arkadaşımın karşısına dikileceğim ille de...
Yine vardım ofise. Kapıdan içeri girdim. Baktım bir bayan oturuyor bu sefer. O sakallı delikanlı yok...Oh yaaa..En azından meramımızı anlatacak birileri var. Dikkatlice bakınca ’’ Anaaaa...Bu Yasemen Akyürek’in ta kendisi...İyi de yahu bu mini minnacık bir kızcağız. İşin doğrusu ben daha iri kıyım, daha yaşlı ve daha uzun boylu biri olarak tahayyül ederken karşımda en fazla yirmi beş, bilemedin otuz yaşlarında gösteren minyon, cılız sayılacak mini minnacık bir kız çocuğu var. Profil resminden de daha güzel üstelik.
Önce ’’ Bu angut da kim ola ki ’’ Bakışlarıyla süzdü beni...Şaka şaka...Benim sert ve haşin bakışlarımdan ürktü gibi...Ben ’’ Tanımadın galiba öyle bakarsın di mi’’ Deyince anladı...Benden başka kim olabilirdi ki ’’ Aaaaa...Sami Hocam ’’ Diyerek kalktı ayağa.
İlk defa tanışanlar ne yapar?
-Eeee nasılsınız?
-Hamdolsun nasıl olalım işte yuvarlanıp gidiyoruz. Siz nasılsınız?
-Hamdolsun biz de.
-Eeee daha daha nasılsınız?
-Valla ne olsun..Siz?
-Maşallah maşallah havalar da artı yirmilerde seyrediyor hep.
-Maşallah... Süphanallah.
-Maşallah Süphanallah da böyle giderse kuraklık olur.
-Evet yaaa...Haklısınız valla...Küresel ısınma had safhada bu sene.
-Hiç sormayın valla...Global ekonomi de çöküşte...
-Evet ya..Dolar fırladı, Yuro tırladı, öyle olunca Türk lirası zırladı.
-Vah vah vahhhh.
-Tüh tüh tüüühhhh...
-Çay, kahve, pepsi, fanta, oralet, kuş burnu, ne alırdınız?
-Aman efendim zahmet buyurmasaydınız.
-Ne zahmeti Hocam aşkolsun.
-Eh o zaman ben bir damacana su, iki litre de çay alayım.
-Ohaaaaaaa....( Yok yahu demedi tabii ki )
Biraz değil bayağı abarttım ama üç aşağı beş yukarı hep böyle olur ilk tanışmalar. İlk konuşmalar.
Hep böyle başlar tabii olarak lakin böyle kalmaz elbette. Isınma
turlarından sonra artık muhabbet koyulaştı...Şiirler, şairler üzerine konuşmalarla vakit nasıl geçti anlayamadım. Bence çok çok güzel bir gün oldu. Böylece bir arkadaşım daha sanal dünyamdan gerçek dünyama transfer olmuş oldu. Benim açımdan o bir iki saatlik muhabbetten sonra artık vaziyet ’’ Sanki seninle kırk yıllık dost gibiyiz ikimiz ’’ vaziyeti oldu. Ben bu mini minnacık kızcağızı çok sevdim. Çok sıcak, çok içten, çok dost canlısı bir hanımefendi. Yakından tanımaktan son derece memnun oldum.Hele de bir dahaki gelişimde haberli ve aç gelmemi, burada yemek yedirmeden göndermeyeceğini, ille de tatlı yedireceğini söyleyince artık kalbimin en salon salomanje köşelerinden ve dahi leb-i derya dairelerinden birini ona tahsis ettim.
Hâla bayan Vıdı Vıdıyı merak ediyorsunuz değil mi? Az daha sabır.
Saat dörde doğru ayrıldım oradan ve herhangi bir kaza belaya uğramadan Kadıköy’e kadar geldim. Ama hiç mümkün müdür ki ben evden dışarı adımımı atayım ve bir bela gelip de beni bulmasın.
Kadıköy- Ayrılıkçeşme yakınlarında dolmuşa bindim. Dolmuş tıklım tıklım ve ben ayaktayım...Az ilerledikten sonra bir bayan bindi.
Erzurumda bir laf vardır: ’’ Bela nerden gelirsen? Ellimin korundan ’’ Aynen o vaziyet bela tam olarak burnumun dibine konuşlandı. Gerçi Yenisahra’ya kadar herhangi bir arızası olmadı ama Yenisahra’da trafiği tıkalı görünce kadın ağzını bir açtı...Bir daha da kapanmadı...( Yalanım varsa iki gözüm önüme aksın..Aynen aşağıdaki konuşmaları yapıyor kadın )
-Allah belezi vere...Yolun iki tafarını da tıhıyirler. Allah sizi gahrede...Allah Tayyip Erdoğanın da belesini vere...Hiç bu kadar küfürbaz bir başbahan olaa? Televizyon seyredemiyrik onun yüzünden...
Minibüs şoförü önündeki araçların hareket etmesi için korna çalıyor kadının söylediği ayne şu:
- Tayyibe söye açsın yoli...
Anaaaa...Kadın Tayyip Erdoğana verdi veriştirdi. Kimse kendisiyle muhatap olmuyor ama o konuşuyor da konuşuyor.
Derken efendim asıl arıza Barbaros Mahallesinde patlak verdi. Bir kızcağız uzanarak şoföre bir şeyler söyleyecek oldu. Bizim bayan Vıdı Vıdı kıza bir parladı ki sormayın.
-Gulağımın dibinde ne vıdı vıdı ediyirsen..Bir derdin varsa git Tayyipe şikayet et...Allahın belası...Allah seni gahrertsin..Allah beleni versin
Efendim kızcağız dediğim de öyle ’’ cağız ’’ değilmiş meğer...Bunlar bi kapıştılar mı minibüsün içinde...Neredeyse saç saça baş başa girecekler birbirlerine..Yaklaşık yarım saat tüm minibüs sustu bu ikisinin karşılıklı çatışmasını dinliyoruz. Kız ’’ Sus ya tamam ’’ dedikçe bayan Vıdı Vıdı sesinin volümünü daha yükseltiyor. İşin kötü tarafı kadınla burun burunayız...Her an bana da dalabilir diye yüreğim ağzımda...Hani erkek milletiyle dalaşmaktan kaçınmam da kadın milletiye...Töbe...Tırsarım kadın milletiyle dalaşmaktan...
Sonunda kız indi ama Bayan Vıdı Vıdının çenesi bir kez zembereği boşaltmıştı..O an kendi kendime ’’ Allahım Ya Rabbim bunun inşallah bir gelini yoktur ’’ Diye dua ettim. Kadın resmen yamyam...İki günde deli eder gelini melini. Minibüs şoförünün bile sinir sistemini felç etti resmen...Adam soruyor ’’ Ağaoğlu Palladium inen var mı?’’ Kadın atılıyor..’’İnen minen yohtır’’ devam et...Şoför ’’ İleride polis varmış yolu az bir şey değiştireceğim ’’ Diyor kadın ’’ Milleti alıştırma hep bu yoldan gitmek isterler ’’ Diyor...Bu arada Tayyip için beddua, Kemal Kılıçdaroğlu için dua etmeyi sürdürdüğü gibi bizleri de Kemal Kılıçdaroğlu için dua etmeye davet ediyor.
Bir ara tam ağzıma geldi ’’ Yahu biliyor musun şu minübüste CHP için oy kullanmayı düşünen insanlar sırf senin yüzünden şimdi gidip AK Partiye oy verecekler ’’ diyim...Sustum...Minibüs yeni bir meydan savaşını kaldıracak durumda değildi. Yol boyunca o kadar dua ettim benden önce insin diye...Ahhh aaahhh..Hangi duam kabul oldu ki bu kabul olsun.
Her şeye rağmen yine de çok güzel bir gündü. ’’Gülü seven dikenine katlanır.’’ demişler..Bu gün iki kadın tanıdım...Birincisi gül, ikincisi dikendi.