“…bu defa sana karşı kelimelerimi kullanmak istemiyorum...” çok uzaklaştık yine... araya o kadar çok şey girdi ki biliyorum çoğundan haberim bile yok... hiç bana anlatmak, haber vermek ya da paylaşmak istemek gibi bir huyun yok... anca ben soracağım, merak edeceğim de sen "aaa senin haberin yok muydu, söylemedim mi" diyeceksin ve her zaman ki gibi gireceğiz birbirimize... eskiden belli döngülerimiz vardı, döner-durur, her türlü farklı heyecan ve duygumuz da birbirimize tutunurduk... sonra sonra uzadı aramızda ki tutunmalar... ben hala seni arıyorum her türlü halimde sana ulaşmak için... ama hep mi yoğun olmak zorundasın... ki biliyorum biliyorum... ah bilmek yetmiyor işte, sende beni biliyorsun aralarda derelerde benim sana kaçıp sokulmam lazım... seni delirtip, kendimi sende bulup rahatlamam lazım… :) çok zor sınavlardan geçtim ve inan herkesten ve herşeyden vazgeçtim... bir tek senden geç/e/medim... önceden sessizliğini severdim, alışmıştım... sen bana her türlü halini sessizliğine yükler hissettirirdin... bense bizim için kelimelere dökerdim... kelimeler yetersiz bu aralar her türlü halime işte... ... işe başladım artık, haberin var ama sen yoksun ki... günlük atışmalarımızı/sataşmalarımızı özledim... sana dolu dolu anlatacak ve kafanı şişirecek o kadar çok şey biriktirdim ki içimde, patlaması ne zaman olur ve sonrasında hangimiz sağ çıkar inan hiç bilemiyorum :) ... mesela saçlarım uzamaya başladı artık :) hoş beni kandırmışlar balığım ya, hani demişlerdi ya artık beyazların olmayacak diye, yalan valla, benimkiler hem de tam da aynı yerden beyaz beyaz geliyorlar… ama tek bir farkla, bil bakalım ne ? saçlarım kıvırcık geliyor iyi mi.? :) yakında bonus kafa olacağım gibi bir his var içimde ya hayırlısı… … beraber susmayı özlediğim insanlar var... sadece oturmayı, dinginliğiyle huzur bulmayı özlediğim... gel… benim içimi dökmem gerek sana… istersen hiç konuşmam sen sadece d/okunursun s/açlarıma… yaralarıma... böyle yaza çize yoruldu zaten bu sevda… dahası çok çok çok olur bana… “bundan sonra ya konuşmalıyız ya da dokunmalıyız cana…” hep “O” ve ben işte nihayetinde/ Ekim2013/dnzc_ |