8
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
820
Okunma
Cırcır böcekleri sonunda geldiler. Ahenkle tempo tutuyorlar geceye. Süstü makyajdı bilmiyorlar. Hepsi yalın, çıplak hepsi.
Bakır tadı var dudaklarımda. Kavuçuk ektiğim saksılara fazla gülümsemekten olsa gerek. Köşede halka halka mazeretler bana bakıyorlar. Ah bir anlasam dillerinden.
Buhurdanlıklara batırıyorum kalemimi. Yaveri oluyorum hür generallerin. Kelimelerin hep bir yanları eciş bücüş kalıyor. Ne yok?
Sonra sadeleşiyorum sık sık. Bölünüp birleşiyorum kendimle.
İpin ucu iyice kaçtı aslında. Geçen akşam, karşımdaydın. Evet doğru duydun. Fasülye ayıklıyordun. Pazar çantasını boşaltıyor, saçlarınla oynuyordun. Bahçedeki domateslerden söz ediyor, çay demliyordun.
Korkuyorum tek başıma kalmaktan bu evde. Aklımı yitireceğim bir gün. Takma dişlerimi, gözlüklerimi yitirsem neyse de, aklım bana gerekli henüz.
Şu senin üniversiteli oğlan hayırsız çıktı. İtinayla yatırıyorum parasını bankaya. Fakat insan bir aramaz mı? Senden ne kaldıysa hepsi hayırsız çıktı zaten. Begonviller açmıyor. Muhabbet kuşu bir hafta önce öldü. Kafesin ortasına uzanmış boylu boyunca.
Ölü balıklar gibi bakıyormuşum. Bakkal söyledi. Bir doktora görünmeliymişim. Sigarayı bırakmalıymışım, gömleğimi dikmeliymişim filan.
Dolunay var. Sen korkunç masalları hep böyle gecelerde anlatırdın. Meğer o masallardan sonra koynuma sokulmakmış muradın.
Ne çok bilmemişim kıymetini. Daktiloma sarılıp uyuya kaldığım şafak sökümleri şimdi geri gelse, asla diyorum asla usulca kalkıp gitmezdim uzağına. Bağışlayabilecek misin beni? Bağışlayabilecek miyim kendimi?
Kumsalda yürüdüm pazar günü. Seninle hep yaptığımız gibi. Mısır da aldım ama yiyemedim.
Ve ay dolanıyor ayaklarıma. Ve sen uzak iklimlerin kelebeği. Özlüyorum seni. Hem de çok...