Fokurdayan suya atılıyor kelimeler. Oradan yansıyacaklar demlenip. Duvarda asılı saat sadece zamanı işaretlemiyor. O ömrümün de işaretçisi.

Bakın kimler buradaymış. Ne kadar da yakışmış jartiyeriniz? Şimdi daha bir fazla dönecek başım. Makyajınız kıvamlı, gözleriniz belirgin, saçlarınız ahenkle dansediyorlar.

Sizi unuttum sanmayın. Sakalınızı kesmemişsiniz bu gün? Yapmazdınız bunu hasta filan değilsiniz ya? Kalkmayın uzanıp dinlenin isterseniz.

Şu kocaman ceketi yaz kış giyiyorsunuz. Karışmayayım diyorum ama sahiden hava çok sıcak. Maazallah kalbinize bir şey olacak diye korkuyorum. Anonslarda günün sıcak saatlerinde sokağa çıkılmaması öneriliyor. Fakat biliyorum siz bir bahane bulur atarsınız kendinizi güneşin alnına.

Eldivenlerinizi değiştirin isterseniz. Bir yanı mürekkep, öte yanı salça lekesi olmuş. Hem yazılarınız hem yemekleriniz harika sizin. İnce ve gösterişli parmaklarınıza bakınca yeniden ve yeniden hoşluk yayılıyor yüzüme.

Aman basmayın o kırık basamağa. Ne diye hep aynı şeyi yaparsınız siz? Bile bile o basamağın kırık olduğunu üzerine verirsiniz ağırlığınızı. Herkesle tezat olacağım derken bir gün kıracaksınız kolunuzu bacağınızı.

Ufak tefek fakat marifetlisiniz. Dedemin köstekli saatinden, babamın mektuplarından, benim geçen hafta aldığım siyah gömleğimden gençsiniz. Buna rağmen daha fazla şey biliyor, insanları süzgeçten geçirirken ince eleyip sık dokuyor, bir de epeyce fazla okuyorsunuz. Hayranım size gerçekten. Saçlarınızda toka var, boynunuzdan aşağıya bir kıravat inmekte, kısacık eteğiniz biçimli vücudunuzu sarıp sarmalamakta, kollarınızda ise kara kıllar boy vermiş. Cinsiyetinizi tahmin edemiyorum bu yüzden.

Of çocuk hoplayıp zıplama öyle. Ama terli terli su içebilirsin. O öğüt yanlışmış. Pek çok öğüdün yanlış olduğu sonradan çıkıyor ortaya. Aşka inanmamak ta gerekiyormuş. Kim bu öğüt doğru veya yanlış diyebilir deneyimlemeden? Neyse. Baban dönmeden eve girmiş ol. Onu kızdırmayalım değil mi? Çamurla da oynama. Sana kıyafet yetiştiremez oldum.

Yeni şarkılar öğrendin demek. Kabiliyetin konusunda beni yanıltmadığın için teşekkür ederim. Müzik dolabını düzenleyelim bir ara. Olmazsa yeni bir de keman alalım sana.

Nasıl beceriyorsun balık istifine dönen bu otobüste her gün ayakta kalmayı? Ama doğru. Kim sabahlara kadar uykusuz kalacak televizyon karşısında? Sonra da yetişemiyorsun otobüse, duraktan değil yoldan biniyorsun. İyi o adam alıyor seni. Ben olsam basar giderim. Hadi bırak el kol hareketleri yapmayı da tutun bir yerlere düşeceksin.

Bu fasıl hayatın aynısı ve aynası. En çok kimde var bilinmez. Bu seslerin tınısı hiç azalmaz...