Çirkin ve zarafetten yoksun bazı kadınlar, gerektiği gibi övmesini bildiklerinden, ömür boyunca sevilmişlerdir. andre mauroıs
Fırat Avcı
Fırat Avcı

Karanfilli Çay 8. Bölüm

Yorum

Karanfilli Çay 8. Bölüm

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

808

Okunma

Karanfilli Çay 8. Bölüm

Cahit çok uğraşmıştı bu ikisini denk getirebilmek için. Başarmıştı da. Ailelerimizi kış soğuğunda düğün yapmaya ikna etmek epey zor olmuştu. Ama her şeye rağmen benim doğum günüm, evlilik yıl dönümümüzdü aynı zamanda artık.

Eski yaşın uğurlanma merasimi kısa sürer bende. Yeniye kucak açıveririm. Pasta kesip mum üflemek ritüeli kesinlikle bir ayrıntıdır bu yüzden. Asıl olan kızların yüzlerine bakıyorluktur. Onları yeniden ve yeni yaşımda da uzun uzun görebilmek isteğidir.

Cahit özel günlerimizi bir seferde aradan çıkartmak gayretinden olacak, hiç unutmaz bu günü. Hazırlıklı gelir eve. Çiçek yaptırır, ama her defasında bunu mezarlıktan çaldım esprisiyle sunumunu gerçekleştirir. Karnını doyurduktan sonra da dolaptan yıllanmış bir şarap çıkartıp kadehlerimize doldurur. Eğer adet görmüyor isem, sevişiriz. Fakat en özel günümüzde bile Cahit kendisini düşünmekten geri duramaz. Bir iki gel gitten sonra boşalır. Ben yine yarım kalırım.

Ağlamak, çözmeliydi çok şeyi. Başka işlere de yaramalıydı ağlamak. Örneğin kadınlığıma küsmemin önüne geçebilmeliydi. Rahatlatmalıydım benliğimi ağlarken. Ama ağlamak yalnızca makyajımı bozan bir su silsilesinin yüzüme akması hali şimdilerde. Uyuştuğumu hissediyorum.

Banyodaki o geceden sonra uzun uzun ağladım. Utanç duygusu sardı benliğimi. Kızken oranızla buranızla oynamayın derlerdi. Kanarsa evde kalırsınız. Kendimi bildim bileli kaçtım kendimden. Nedeni belki de bu öğretiydi. Kocanızla ilk kez yaşamalısınız bunu. Ayıp günah başka türlüsü. Hem hamile kalırsınız aman sakın.

Böyle ne korkunç hikayeler var bildiğim. Hafızamın derinliklerinde filan da değiller üstelik. Hep diriler. Bir keresinde tam dokunacakken kendime, haz duyma isteğim zirve yapmışken aklıma bu hikayelerden biri geldi. Kızın biri bisiklete binmiş, sonra kanamış orası. Orası işte. Bunu söylerken bile utanç duymayı öğrettiler bana anlayış lütfen. Bisiklet bile zararlı bir oyuncakmış. Kızlarla bu konularda konuşurken yani en azından konuşmayı denerken de hala beceremeyişim çocukluğumdan kalma bu hikayeler yüzünden galiba. Neyse o kız ve bisikleti yüzünden, kendime dokunmaktan vazgeçtim. Bazan tenime biri değince, ya da ben yorgana sarılıyken azıcık huylanınca kendimden nefret edişim de hep o hikayelerdendi.

Ayda yedi bin lira kazanıyorum, kendime ait bir yaşamım olabilir pekala, büyüdüm, kırkıma iki yıl kaldı, ben hala kızlarımla cinselliği konuşamıyorum. Bir kadının kızının ilk adet gördüğü günü kutlama havasına çevirdiğini okumuştum gazetede. Nasıl ki erkek çocuklar sünnet olduklarında düğün yapılıyorsa, kızlar da kadınlığa ilk adımlarını attıklarında bu yapılabilir deyip koyulmuştu işe. Kızının ilk adet gününü kutlamıştı, hem de basın yayın organlarının da nezaretinde.

Bu tonda bir çılgınlık şöyle dursun, Serap yani büyük kızım adet görmeye başladığını söylediğinde ona ilk ne anlatacağımı bilemedim ben. Sustum öylece.

İş yeri sakindi. Akşam olmuştu bile. Evdeki doğum günü partisi, kafamın içini oyan türlü başka düşünce, trafik korkusu, sanki herkesin beni kendimi okşarken gördüğü zannıyla yüzümü kimselere göstermeme isteği. Hepsi eşliğinde evime doğru yollandım.

Her şey düşündüğüm gibiydi. Cahit çiçek almıştı, fakat bu kez mezarlıktan çaldım esprisini yapmadı. Yüzü asıktı. İşler kötüydü biliyordum, bundan olmalıydı. Kızlar bıcır bıcır etrafımda kouşturuyorlar, doğum günümü öpücükler eşliğinde kutluyorlardı. Evlilik yıl dönümümüzü de tabi. Cahit çiçeğe ilave olarak bir de kitap almıştı. Ömer Özgünel’in başkasını seviyorum romanıydı bu kitap. Kitap alacak dünyadaki en son insandı Cahit. Nedenini çok geçmeden anladım. Bir mesajdı bu. Ama gayet akıllıcaydı da. Ona güçlük çıkarmadım. Boşandık. Birden, aniden, kocasının başkasını seviyorum dediği o kadındım ben de. Bir gün bunun olacağını biliyordum...

Not: bölümler halinde yazdığım bu öykünün bölümleri arasında kopukluklar olduğunu söyledi bir arkadaşım. Fikirlerine çok değer verdiğim bu arkadaşım gibi düşünüyor musunuz sizler de?

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Karanfilli çay 8. bölüm Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Karanfilli çay 8. bölüm yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Karanfilli Çay 8. Bölüm yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
müget
müget, @muget
22.2.2013 23:31:58
duygu asena buluşları.

kadının adı yok kitabı çok okunmuştu. ve bizde o tarzda yazılmış ilklerdendi. cesurca kaleme alınmıştı. sonra kendini tekrar etti asena. ama kadının adı yok, diyerek bir ilke imza attı.

kaleminiz sade ve akıcı. ancak bunun yanında yaratıcılık yoksa sonuç edebiyat olmuyor.

yine de okumak hoştu.



lisbeth
lisbeth, @lisbeth
22.2.2013 23:23:01
son paragrafta ne yaptınız öyle. peşpeşe gelen onca olay. bence bir bölüm çıkmalıydı oradan. kopukluk değil sorun. öykü gayet güzel gidebilir. sadece es'ler eksik sanıyorum. yani yeri geldiğinde nefes almalı okur. ve düşünmeli, buna fırsat tanımalı yazar.

naçizane fikrimdi.

saygılar.

Etkili Yorum
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
22.2.2013 17:59:41
10 puan verdi
Merhaba küçük ev, öncelikle böyle bir yazıyı kaleme aldığın için seni kutlarım. Yazıyı dışardan okuyordum ama alta iliştirdiğin notu görünce siteye girip görüşlerimi paylaşma isteği duydum.

Ben bu seriyi çok beğendim, kadınların çoğunun yaşayıp da dile getiremediği olayları cesurca anlatımınızı beğendim. Kalem açık.

Bölümler arası kopukluğa gelince, her bölüm diğer bölümün devamı olacak diye bir kural yok bence. En başından okuyan romanı pekala anlayabilir.

7. bölümden 8. bölüme geçerken "Cahit çok uğraşmıştı bu ikisini denk getirebilmek için." bu cümle ile başlamışsınız. Burada ne demek istediniz? O, ikisi kimdi? Burada bir kopukluk hissediyorum. Yoksa gayet güzel. O ikisi, dünürler miydi acaba? Kış günü düğün etmeye razı ettiğinize göre. Eğer öyleyse ki ben öyle anladım. O zaman bir kopukluk yok.

Yazmaya devam. Ben kaçırmadan okuyorum. Cesur bir kalemsiniz.

Bugün bu konuyla ilgili bir konuşma geçti arkadaşımla aramda, arkadaşım; bizler cinsellikte ve erkek arkadaş konusunda içimize kapanığız. Halbuki yabancılar böyle değil, bir kız erkek arkadaşına herkesin içinde sütyenin kopçasını taktırırken utandım, dedi.

Tebrikler küçük ev, devamını sabırsızlıkla bekliyorum.

sevgilerimle...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL