4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
610
Okunma
Kapıyı Agata Açtı adlı öykünün devamıdır.
Saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Bir süredir kolumda ya da cebimde zamanı gösteren bir aygıt taşımıyordum. Cep telefonunu da bırakmıştım. Kısacası Agnus Patel geriye yaslanıp da konuşmaya ne zaman başladığını söylemem mümkün değildi.
O söze girmeden önce yaşadığı bunalımla ilgili çeşitli varsayımlar üretmiştim. Öncelikle sorun Agata ile ilişkili değildi. Yoksa Agata beni çağırmaz, Agnus’u karşısına alıp sorunu kendisi çözerdi. Agata, Agnus’la yüzleşemeyecek kadar kabahatli de değildi. Ne sesinde, ne davranışlarında, ne de yüz ifadesinde bir suçluluk duygusu hissettim. Sonradan düşününce Agata’nın yüzüne o kadar dikkatli bakmadığımı hatırladım. Belki de hiç bakmamıştım.
Agnus işini kaybetmiş olabilir miydi? Bir skandala karışıp bakanlıktaki görevinden istifa etmiş miydi? Agnus’un nasıl biri olduğunu düşününce bu o kadar da olanak dışı olmadığını anlıyordunuz. Köklü, aristokrat bir ailenin tek çocuğuydu. Eton’dan sonra Gonville and Caius kolejine gitmiş, zekası notlarına pek yansımamış olsa da mezun olmuş, devamında beklenildiği üzere dışişlerine girmişti. Hızlı parlayan doğası, diplomatik dili bir türlü öğrenememesi onu bakanlıkta arka plana itmiş, diplomatlığı ıskalayıp, yetenekli ama geleceği olmayan bir analizciye dönüşmüştü. Şimdi de omzu kalabalık birine ters bir tepki verdiği için uzaklaştırılmış olabilirdi.
’Hiç koyunlar gibi olduğumuzu düşündün mü?’
’Binlerce yılın klişesinden bahsediyorsun. Soruna cevap vermek gerekirse, evet, düşündüm.’
’Haklısın, kuşaklar boyunca insanoğlu bunu düşünmüştür. Ben ise benzetmenin ötesine geçtim. Artık biliyorum ki, bizler güdülen koyunlarız.’
Büyük bir buluş sayılmazdı. Başa çıkılamayacak miktarda komplo teorisi de aynı şeyi iddia ediyordu.
’Bizi yöneten gizli örgütler filan değil.’ diye ekledi.
Uzanıp içkisinden bir yudum aldı. Devam etmedi. Tepkimi bekliyor gibiydi.
’Kim yönetiyor o zaman? Kadınlar mı? Kol saatlerimiz mi? Bitkilerin ya da böceklerin bir arada olduklarında ortaya çıkardıkları kollektif zeka mı?’
Canım sıkılmıştı. Belli ki Agnus saçma sapan bir şeyi aklına takmış, bu da onun zihnen kilitlenmesine sebep olmuştu. Bu durumun tıpta çok bilinen bir adı vardı.
’Saçmaladığımı düşünüyorsun ama öyle değil. Hiç ’Bin Adam’ teorisini duydun mu?’
Bin Adam... İnsanın kendisinden beklentisini kırmak için bire birdir.
’Tüm uygarlığın aslında bin kişinin eseri olduğunu mu? Bu da klişe bir teori.’
’Klişe ya da değil; gerçek olan bu. Hayatımızı yasladığımız en büyük buluşlar topu topu bin kişinin eseri. Ama hangi binin? Asıl sorun burada.’
Yerinden kalktı. Kütüphanenin sokağa bakan tarafında bulunan çalışma masasına gitti. Masanın üzerindeki dosyayı alıp ban döndü.
’Bu elime geçen hafta geçti.’
’O ne?’
’Beyaz raporlardan biri. Çoğunlukla saçmalarlar ama bu diğerlerinden farklıydı.’
Raporu kucağıma bıraktı.
Siyasi Karar Alma Mekanizmasının Alfa Zekaların Güdümünden Çıkarılması
’Alfa Zeka da ne?’ deyivermiş bulundum. Agnus açıklamaya başladı.
...
’Gidiyor musun? Yarın geleceksin, değil mi?’
Agata sormaktan çok yalvarıyor gibiydi.
’Tabi, tabi, mutlaka gelirim.’ dedim ve inanıp inanmadığına bakmadan kaçarcasına evden ayrıldım. Ertesi gün gelmeyeceğimi biliyordum. Agata da biliyordu. Sanırım benim koşarcasına uzaklaştığım deliyle aynı evde kalma fikri onu korkutuyordu. Yapacak bir şey yoktu. Herkesi kurtaramazdım.