Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. la rochefaucauld
yara terbiyecisi
yara terbiyecisi

Kedili Masal

Yorum

Kedili Masal

10

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1500

Okunma

Kedili Masal

Kedili Masal

Filiz’e


Tüm kirli eflatunları kedilerle duruluyor; alışkanlık değil bu sıradanlık. Bavulunun içinde taşıdığı masa ve sandalye kadar yalındır da denilebilir onun için. Veya duvara sinmiş doğum lekesi kadar olağan biridir diye tanımlanabilir. Öncelik oncan evvel doğan bu duvarda tabii... İkiz kardeşi kendisinin; dışarıda kalan sokaktan ve yüzeyindeki lekeden öte de bir benzerlikleri yok. Mekânı düşünüyor bazen, o mekândan içeri süzülen diğer mekânları ve yerli yersiz birer adrese dönüşen insanları; o insanlardan birine yaklaşıp

- pardon, burası neresi. Diye soruyor.

Diğer insan, kendine bir müddet bakıp

" Yabancısıyım kendimin. diyor.

Ardından daha da bir yabancılaşıyor adam, tanınmaz bir hâl alıyor. Kendinin e, değil de sis hâline odaklanıyor.

Sonra yeniden ikizi olan duvarı sırtına alıp kentin başka bir köşesine doğru yürümeye koyuluyor. Bavulunun içindeki çantayı düzgün katladığından sonra derece emin, çünkü valizini toplamadan önce her defasında dikkatle masanın hesabını ödüyor. Kardeşine de ödetmiyor, illâ kendisi ödeyecek. Derken bir yokuştan iniyor. Yokuştan yukarıda veya yoldan uzakta oluşundan değil bu iniş, daha çok biraz sonra olacağı yerden göremeyeceği için gerçekleştiriyor bu eylemi. Birkaç dakika sonra geldiği yerden indiği yokuşa baktığında, kendini hâlâ bir geçmişin içinde görebiliyor. Bu da ne büyük bir başarıdır!

Yokuşun, sokağın, yolun ve gecenin bittiği bir yere bırakıyor ikiz kardeşini. Bavulundan masasını ve sandalyesini çıkarttıktan sonra biraz etrafına bakınıp boş bir yer arıyor oturmak için. En sonunda duvarın dibindeki masaya oturuyor. Bir garson gelsin diye beklerken, karşı masada olmayan sandalyede, olmayan varlığıyla o adamı görüyor; adam sanki asırlardır orada, sanki orada olmak için varolmuş biri o adam. İncelemeye başlıyor adamın olmayışını; gözleri ne de uzak, hâlâ yokuştan bakıyor olabilir, diye düşünüyor; elleri, evet adamın ellerini arıyor bir süre, sanki bür süreden ibaret adamın elleri, görmek için uygun vaktin gelmesi icap ediyor demeye getiriyor durum. Az daha bekliyor, adamın ellerinin yerine garson geliyor, miyavlayarak alıyor siparişini;

- Ne arzu ederdiniz?

Kuyruğundaki tepsiyi çeviriyor dünyanın etrafında;

- Sadece çay

- Bardak istemiyorsunuz sanırım.

Yeniden adamın ellerini arıyor, adam elsizce tutuyor geceyi; gecenin içindense cisimsizce bir zaman geçiyor. Kediye bakıyor yeniden;

- Bense hep bardağı çayın içinde zannederdim.

Gülümsüyor kedi, çizmeleri görünüyor; Önce gözden, sonra sözden kayboluyor kedi; tanımsızlaşıp, anlatılamazlaşıyor, ait olduğu yere olmadığı yere dönüyor. Adama dönüyor, adam çoktan kaybolmuş. Üzülüyor bir süre, şapkalarını döküyor tüm A’ların, kafiyelerinden ediyor simitleri.

İstiyor ki hemen kalkıp gitsin oranın hiçbir yerliğinden; istiyor ki bir adres kadar belirli olsun olmayışı... Kardeşine dönüyor;

- Yaramı, sesimde unutmuşum; doğum lekeni verir misin? Diye soruyor.

Kardeşi bir süre kapatıyor önünü; olmayan penceresinden kışa üşüyor, oysa dışarıda tasvirsizce bir bahar var. Sıkıca yumuyor tuğlalarını;

- Gözünden büyük yaşlar dökme, diyor.

Bir süre karnında taşıyor lekeyi. İstiyor ki daha fazlasını doğursun, daha çok izleri olsun. O tüm izler belirtiyor işte yaşadığını; kalbin yalan olmadığı ne malûm! Ardından sırtına yerleştiriyor; o ürpertinin içinden belirsin istiyor o elsiz, tensiz adam; bükülüyor sırtı, ağır geliyor ardında bıraktıkları. En sonunda tüm bu yokluklardan sıkılıp yeniden kardeşine veriyor.

- Al istersen, artık benden öte bir şey acıtamıyor beni.

Hızla ayağa kalkıp masayı, sandalyeyi bavuluna koyuyor. Tam da o anda beliriyor kedi. "Hanımefendi çayınız" diyor. Bir süre kedinin kuyruğundaki tepside bir fikir gibi parıldayan çaya bakıyor.

- Sağolun ama geç kaldım.

- Nereye geciktiniz?

- Olmadığım her yere...

İşte böylesine adressizken, böylesine belirsizken ve zamandan ölesiye eksilmişken, tek taraflı bir duvarın, bütünde kaybolmuş bir labirentin olasılığında kayboluyor yine; yarın nerede olacağından öte önemli bir sorusu var sırtındaki kardeşine;

- Söylesene yarın nerede olacak? Nerede sabah olacak? Susma bari şuna cevap ver; yarın nerede, ne zaman dün olacak?

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kedili masal Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kedili masal yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kedili Masal yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
rezzan27
rezzan27 , @rezzan27
3.2.2013 17:06:55
Bütün çizmeli kediler aslında haindirler..Benim iki kedim var ama,onlar da çıplak ayaklı kontes olduğundan,açıkça böyle olduğunu söyleyebilirim elbette:))Ve,ayna ,karşısındakine göre zamansızdır..O yüzden de ne habbe,ne kubbe olur ondan..Selamlarımla..(Kutlarım ayrıca..)
Nil Gün
Nil Gün, @coldeki-kelebek
1.2.2013 20:04:19
Bazen bir yazı okursunuz
yavaş yavaş kapanır gözleriniz,,
sonra bi sıçrar uyanırsız
gülümseyerek küfür edersiniz kendinize,,

kısaca şu
hem şiir gibiyiz hem küfür gibi

aynen aynen:))
Kıpkırmızı
Kıpkırmızı, @duygudamlaciklari
1.2.2013 15:48:53
Kedi deyince zaten direk ilgimi çeker :) dee
Bir de bu Yara Terbiyecisi tarafından yazılmışsa, çok az bir süredir takip ediyorum yazılarınızı...
Ama o kadar içine işliyor ki insanın, tek okumak yetmiyor ve bazı cümleler var ki kendini aşmış, büyük geliyor harfler cümlelerine, hatta noktalar bile durdurmuyor sonraki cümleye sarkıyor kelimeler...

En güzeli bu belirsizlik, varla yok arası bir şey...

Zamanın neresindeyiz? Var mıyız gerçekten, yok muyuz? oluyoruz. Cevabını bilmeden bitiyor yazı öylece kalıyoruz satır aralarındaki boşlukta, sığabilirsek ne âla :)

Tebrik ediyorum ve severek okudum,

Bu arada Kediler Can'dır, biraz da bendir...

Selam ve Saygılarımla,
hüvel
hüvel, @huvel
1.2.2013 12:00:05
akla zarar yazılar :))

Etkili Yorum
nargulu
nargulu, @nargulu
1.2.2013 08:59:12
kadit bir boşluk...
belli belirsiz gelen havale nöbetlerinin eşliğinde, gizli bir tekillik...

kalemin iç dünyası yar(at)ıcı ruhlu!

sevdim kendimde kaybolmayı.

mekansız, zamansız, şekilsiz...
Ayvazım Deniz
Ayvazım Deniz, @ayvazim-deniz
1.2.2013 08:47:22
Bir kedi gördüm sanki:) Biraz zorlama var bazı satırlar da..Ama genel olarak güzel sözünü hakeden bir yazı.
(( Seçil Nimet ))
(( Seçil Nimet )), @--secilnimet--
1.2.2013 01:39:17




" Yabancısıyım kendimin "
Bu yara terbiye olmaz şair...

tebrikler...


Hem yarınlar hep cebimizde kalsa olmaz mı?
Kayra Doa
Kayra Doa, @kayradoa
1.2.2013 01:37:56
Telefonun çalmıyorsa bil ki benim!.
aysemujgan
aysemujgan, @aysemujgan
1.2.2013 00:57:20
yarın ne zaman dün olacak! ben dün olmasını epey arzularım ya da yıllar öncesini...tebrikler yine şair konuşturmuş kalemi...
Filiz Şahin.
Filiz Şahin., @filizsahin-
1.2.2013 00:54:32
:-) çok hoş bir sürpriz ellerine emeğine sağlık
bundan bihabersin ama eflatun en sevdiğim renktir :-)
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL