7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1202
Okunma

Yuhanna 8: … Din bilginleri ve Ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa’ya, “Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı” dediler. “Musa, Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?”. Bunları İsa’yı sınamak amacıyla söylüyorlardı; O’nu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı.
İsa eğilmiş, parmağıyla toprağı yazıyordu. Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve: “Aranızda günahsız olan, ilk taşı atsın!” dedi.
İncil’den ders alınması gereken bir bölümle başladım yazıma. Biz erkekler hep yunmuş, yıkanmış, günahsız kişileriz ki, her hatasında kadını cezalandırma, dövme hakkını kendimizde buluyoruz. Şimdi Kuran’dan bir ayete bakalım;
Nisa 4/34: … Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve dövün…
Bu ayeti nasılsa tefsir âlimleri açıklamışlardır. Ben konunun uzmanı olmasam da kendimce yorumlamak istiyorum: Bilindiği üzere Arap toplumunun cahiliye devrinde (İslam’dan önce) kadınlara hiç değer verilmezdi. Kız çocuğu olmak bir erkek için büyük utanç kaynağı idi ve bu utançtan kurtulmak için yeni doğmuş kız çocuklarını diri diri toprağa gömmekte tereddüt etmezlerdi. Yetişkin kadınlar mal gibi alıp satılırdı. Evlerde bir insan değil, bir eşya gibi görülürlerdi. Sürekli dövülürlerdi. Böyle bir ortamdan geçiş sürecinde olan bir topluma gelmiş olan yukarıdaki ayeti üç bölüm olarak adım adım ele alalım.
Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin,
Onları yataklarda yalnız bırakın
ve (ondan sonra) dövün.
Şu son kısmı vurgulu olarak okuyalım bakalım ne anlıyoruz. Yani, “şunu şunu yaptın mı ki dövüyorsun?” şeklinde yorumlayalım. Ben gerçek yorumun böyle olduğunu düşünüyorum. Yani burada kadını dövmek için bir emir veya izin yerine zaten sürekli dövülen, aşağılanan kadınlarımızı dövmeyi engelleyen unsurlar var, anlayana…
Anlayana diyorum çünkü Arap toplumu ve yazık ki Arap toplumundan etkilenen bazı kafalar tarafından nedense bu ayet kadını dövme emri diye nitelendirildi. Daha doğrusu öylesi geldi işlerine.
Şimdi bir konuya değinmek isterim; Müslüman kimsenin tüm davranışları sünnet üzere olmalıdır. Yani Peygamberimizin davranışlarını örnek almalıyız. Her şeyde olduğu gibi kadını dövmek konusunda da…
Neden durduk? Haydi, hadis külliyatlarını karıştıralım; başından o kadar evlilik geçmiş olan Peygamberimiz karılarını nasıl dövüyormuş bilelim ki biz de onun gibi, yani sünnet üzere dövelim.
Neden bulamıyoruz böyle bir hadis?
Eğer bu ayet bir emir ise, Hâşâ, Peygember Efendimiz bu emri çiğnemiş mi? Veya bu ayet bir tavsiye niteliğinde ise Peygamber Efendimiz Kur’an’ın tavsiyelerine uymuyor mu?
Bunun tek cevabı var. Peygamberimiz karılarını (onlar bizim analarımız) hiç dövmemiştir.
Sünnet olan, Örnek almamız gereken bu davranıştır.
Kadınlarımız bizim analarımız, bacılarımız, eşlerimiz ve kızlarımızdır…
Baş tacımızdır onlar…
Cennet onların ayakların altındadır…
ONLARA NASIL KIYABİLİRİZ!
Kadir Tozlu
06.06.2006