18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1649
Okunma

Ayın on beşi yaklaşıyordu…Hani altı sene kadar önce olsa heyecanlanırdım. Çünkü maaşlarımızı alıyorduk ayın on beşi gelince. Gerçi ne diye heyecanlanırdım onu da bilmem ya.Ev kirası, banka borçları, diğer taksitler derken elimizde avucumuzda soğan cücüğü kadar bir şey kalırdı ama yine de ne bileyim ayın on beşi oldu mu heyecanlanırdım. Sanırım bankamatikle atm ye gidip o el kadar kartı makineye sokup oradan-başkalarına vermek üzere de olsa- para çekmekten manyakça bir zevk alıyordum. Başka bir sebebi olamaz…Altı senedir artık bu zevki ayın beşi gelince yaşıyorum… Ben pek çok arkadaş gibi bu heyecanı yaşamak zevkinden mahrum üç aylıkçılardan değilim…Her ay İnerim Kadıköy’e ve o lâhuti sese kendimi bırakırım
-Lütfen kartınızı ters taraftan yerleştirmeyiniz.
-Sana diyom amca…kartını yine ters taraftan sokuyorsun makineye.
-Yav kör müsün? Bak üzerinde ok işareti var..Oradan soksana.
+Ah çok pardon hanım kızım...Yaşlılık işte naaparsın...( Atm cihazlarına hep hanım kızım deri..Onlar da bana Bey Amca )
-Hele şükür…Kartı yerleştirebildiniz…Şimdi lütfen şifrenizi giriniz.
-Ya amca şifreni girsene…Unuttun mu yine?
+Ah kızım ahhh…Hiç sorma..Unuttum yine.
-Bak son defa söylüyorum. Bi daha söylemem haaa…Şifren dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz.
+Sağ ol kızım…
-Şimdi yapacağın işlemi seçer misin lütfen.
-Amcaaaaa..Yahu ne bakıyorsun angut angut…Ne yapacaksan seçsene.
+Hımmmm ne yapacaktım ..Dur seçeyim..Ooooo ....Oooo piti piti, karamela sepeti, terazi lastik cimlastik…
-O bi kere cimlastik değil..Jimnastik…Hem yapacağın işlem öyle seçilmez…Para çekeceksen para çekeceğimi tıkla.
+Tamam kızım…
-Haydi al paranı gözden…Sok münasip bir yerine…Yani çalınamayacak bir yere koy ve hemen toz ol oradan...Sırada bekleyenler var.
+Çok mersi evladım… Haydi hoşça kal.Bir ay sonra görüşmek dileğiyle.
Anlayacağınız atm ile muhabbet etmenin zevki beni çok heyecanlandırır her ayın beşi gelince…Ama bu gün ayın on beşi idi ve ben aşırı derecede heyecanlıydım. Bayram değildi, seyran hiç değildi…Ne eniştem ne de halam-teyzem tarafından öpülmüş de değildim ama yine de heyecanlıydım. Neden mi? Anlatacağım efendim anlatacağım…
Tarih ve mesaj aynen şöyle: 13 Aralık 2012 Perşembe 22:32:28
‘’iyi geceler moral hocam bugün bana su-misali Gülhun Ertilav geldi en büyük isteği arkadaşlarla bir arada olmak
cumartesi günü saat 13 de Kadıköy Balon Kafe de buluşalım diyoruz sizi görmekten mutluluk duyacağız sevgilerimle’’
Gönderen Güldeste ( Neşe Kızılyar )…
Hemen cevabı gönderiyorum:
‘’ Değerli Arkadaşım..
Cumartesi saat 13.00 da inşallah Kadıköy Balon Kafede olacağım.’’
Selam ve sevgilerimle.
Böyle bir mesajlaşmadan sonra ne yaparsınız…Tabii ki siz bir şey yapmazsınız ama ben yaparım. Hemen adının ilk harfi Eray Özgör Sarıkaya olan arkadaşı aradım. Maksadım Ankara’da ikamet etmekte olan bu arkadaşı hasedinden çatırrr çattııırrr çatlatmak… Derhal telefona sarıldım.
-Alooo Erayyyy…Nassın bakemmm?
-Nassolsun Hocam eyiyim…
-Naapıyon Gı?
-Ne etcen… Bizim İrecebe mama hazırleyom.
-Gı…İyi bak kankama…
-Yav kanka dime şu cavıra…
-Bileyon mu ben cumartesi günü netcem?
-Netcen…Oturcen bilgisayar başına yazacan cızıcen.
-Yok gı yoookkk…Bizim Edebiyat Defterindeki aakedeşlerle buluşuvercen..Kadıköyde. Saat 13.00 da Balon Kafede..Sen de oluveeesen ne eyi olurdu. Emme gelemeycen yazıkkk..Üzüleyom valla ( Şıkıdım şıkıdım göbek atıyorum aslında )
-Aneeeeyyy…Cumartesi günü ben de İstanbul’da oluvercennn. Hala gızını görmeye gelcen…İstanbul’a gelince sene deyip sürpriz ediverecektim.
Yok arkadaş…Boşuna dememişler ‘’ bahtsız bedeviyi çölün ortasında Kutup ayısı kovalarmış ‘’ diye…Az önce şıkıdım şıkıdım yapan ben bu sefer ‘’ Kara bahtım , kem talihim taşa bassam iz olur’’ türküsünü söylemeye başladım.
-Çok sevindin değil mi hocam?
-Yaaa ne demezsin…
-Cumartesi günü bene telfon ediver.Buluşup birlikte gidelim aakedeşlerin yanına.
Tamam..Edivereceeez gariii.
Neyse efendim uzatmayalım. Arkadaşlarla buluşmanın heyecanı ile Perşembe ve Cuma gecesini uykusuz geçirdikten sonra Cumartesi günü Eray’a telefon etmek üzere telefonumu aramaya başladım. Lakin benim telefon yer yarılmış da içine girmiş sanki. Yok..Yokkk..Yokkk…Mutlaka okulda unutmuşumdur diye okula gittim..Koskoca okulu santim santim aradım yok…Neyse…Nasılsa randevu saati belli…
Saat 13 de Buluşma mekanına geldim lakin kafede tanıdık bir tek Allah’ın kulu yok…Kendi kendime ‘’ Ben onları tanımasam bile mutlaka onlardan biri beni tanır diyorum…Hani aklıma da bir dahiyane fikir gelmiyor değil…Elime bir kağıt alıp o kağıda ‘’ Sami ha buryadur’’ diye yazıp öyle dolaşmak…Lakin etrafta ne kağıt var ne kalem…Kafe içinde bir iki döndüm..Baktım ‘’ aaaa Sami Hoca gelmiş’’ diyen yok, çıktım dışarı…Bir yarım saat da dışarıda bekledikten sonra baktım ki Ne Eray ne de başka bir tanıdık gelmiyor ‘’ Benim gözler de hapı yuttu sanırım..Mesajı yanlış okudum..’’ diyerekten gerisin geri eve döndüm. Tam pijamalarımı giymiştim ki benim telefonun sesi ile irkildim…’’Allah Allah…Bu..buuuu..resmen benim evde ve okulda saatlerce aradığım telefonumun sesi…Ve de ses benim en az on kez ceplerine elimi daldırdığım montumdan geliyor.
Bir kez daha montun cebine elimi daldırdım. Akbil kartının altına saklanmış olan telefonu çıkardım…Baktım arayan Eray.
-Yav nirede kalıveedin…Ben kafedeyim. Seni bekleyom..Hem sen niçin benim tilfonlara cevap vermeyon bakeeemmm.
Ona durumu anlattım. Sonra telefon numarasını bildiğim arkadaşlardan Bekir Akbulut’u aradım…Kafede imişler..Beni bekliyorlarmış…Daha durur muyum…Derhal gerisin geriiii….
Veeee…Balon Kafeden içeri girdim…Arıyorum yine bizim ekibi…İlk gözüme Çarpan Eray oldu…Nihayet bulmuştum dostları…
Ben ilerleyince güzeller güzeli bir genç kız gülümseyerek bana doğru yaklaşmaya başladı.
-Hocam beni tanıdınız mı?
Gözüm ısırıyor ama…Nayırrr…Nolamazzzz…Bu kız bizim Su Misali ( Gülhun Ertilav ) Hani gerçekten de su misali…
-Gülhun…Sensin değil mi?
Tam onunla tokalaşırken bir yiğido Koca Yusuf’un Kel Aliçoya kemane çekmesi misali sardı sarmaladı beni. Ben de ona daldım tabii ki…Ne de olsa eski pelvanlardanız…Lakin yiğido dişli…
-Vayyy hocam hele şükür ya yüzünü görebildik.
-Vay Bekir’im ( Bekir Akbulut ) Çok şükür…
Sonra arkadaşlarla tanıştırmaya başladı Bekir…Arkadaşlarla tokalaşırken bir ses…
-Hocam beni tanıdınız mı?
Nasıl tanımam...Bu dünyada kim bu kadar güzel gülümseyebilir ?
-Güldeste ( Neşe Kızılyar ) Değil mi? ...Seni tanımamam mümkün mü?
Sonrasında sohbet, muhabbet gırıla…Bir ara telefon çaldı…Açtım.
-Aloooo…Nerelerdesin?
Benim büyük oğlan Cihangir( Daha doğrusu ben öyle sanıyorum )
-Oğlum ben Kadıköy’deyim…Ocakta kuru vardı…Ben güzelce haşladım..Sen şimdi bir soğan doğra, onu pembeleşinceye kadar kavur..sonra salça ilave et..Az daha kavur..Sonra su ilave et.Haşlanmış fasulyeleri dök üstüne beş dakika kaynat. Servise hazıııırrrr.
-Hocam yine kimin aradığına bakmadan açtın telefonu değil mi?
-Valla öyle yaptım…
Telefona alel acele bakarım ki kim olsa iyi? Bizim Tacetti abi…( Tacettin Yıldırım ) Geçende taksi çağırmasını istemiştim ya taa İzmir’den…Bu sefer de yemek tarifi veriyorum can ağabeyime.
-Ya abi kusura bakma...Sesin o kadar genç geliyor ki benim oğlan sandım.
Tacettin abimle konuşup onun selamını tüm arkadaşlara ilettikten sonra yemek faslı başladı. İyi de ben hem telefonu kaybetmiş, hem de arkadaşlarla buluşamamış olmanın kızgınlığı ile eve döndüğümde öfkemi buzdolabından çıkarmıştım. Yani karnım tok…
Yanımda oturan Gülhun Ertilav baktım bir lavaş uzattı bana…
-Hocam lütfen..Buyurun…Bunu ben tek başıma bitiremem…
Yav mübarek tavuk ızgara da mis gibi koktu haaa…Karnım tok da dedik şimdi… Yesem bir türlü, yemesem tavuk ızgara resmen ağlayacak arkamdan…Her ne kadar bizim için dememişlerse de bize de uyar: ‘’ Hoca kısmının midesi dokuz gözdür ‘’ sözü…Az bir şey taze gelin misali naz ettikten sonra ‘’ Ya Allah, Bismillah, Allahu Ekber…Allah yoluna cenk edelim şan alalım şaannn’’ diyerekten yumuldum yemeğe. Bu arada da Eray’a lafı sokuşturdum tabii ki.
-Bak, bak da gör…Millet elleriyle besliyor hoca kısmını…Sen geçmişsin karşıma...Bir de diyetteymiş…
Gülhun kulağıma eğildi gülerek
-Hocam sen şimdi bunu da yazarsın.
-Valla iyi fikir ‘’ Gülhun Ertilav kulağıma eğilerek...Hocam sen şimdi bunu da yazarsın dedi …‘’
Kısacası bu gün hayatımın en güzel günlerinden birini yaşadım. Bir yılı aşkın süredir hiç birisini şahsen tanımadığım can dostlarla yüz yüze sohbet etmenin, onlarla aynı havayı solumanın zevkini taddım doya doya. Bekir ve Zaralıcan ( Şadiye Gürbüz)ile güzeller güzeli minik kızından şiirler dinledik…Yeni yeni arkadaşlar tanıdım.
Günün sonunda fotoğraflar çektirdik…İlk çekilen fotoğrafta ‘’ Önce sadece bayanlar’’ dendi. Ben hemen fırladım..Aralarına girmeye çalıştım..Sonra hatırladım ki ‘’ ben bayan değilim yahu ‘’ Daha sonra toplu fotoğraflar çektirdik…
Çok güzel bir gündü çooookkkkk….