Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
sami biberoğulları
sami biberoğulları

YURTTA BALIK, CİHANDA BALIK. -2-

Yorum

YURTTA BALIK, CİHANDA BALIK. -2-

14

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1727

Okunma

YURTTA BALIK, CİHANDA  BALIK. -2-

YURTTA BALIK, CİHANDA BALIK. -2-


Eyüp’e indikten sonra bu sefer Eyüp Sultan Camiinin içine girerek ikindi namazlarımızı kıldık ve dönüş yolculuğuna başladık.

Yolda Hasan Hoca sordu.
-Hocam balığı Kadıköy’den mi alıyoruz?

‘’Hımmm..Balığı alacağız demek ki…Çaresi yok…Eh madem öyle o halde Hoca’yı Karaköy’deki balıkçı çarşısına sokalım ’’ dedim. Dolayısıyla da dönüşte Karaköy’de indik. Hasan Hoca Balıkçılar çarşısını görünce canlandı.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

-İşte görmek istediğim yer…Bakalım palamut var mı?

Hay Allah’ım.. Ya Rabbim…

-Hocam Palamut’un mevsimi değil şimdi…Gel istersen balıkçılara soralım…

Balıkçının birinin yanına yanaştık. Ben sordum.

-Kardeş şu sıralar palamutun mevsimi değil. Değil mi?
-Yooo sabah bende bir sürü vardı ama tükettim. Ben size gelin somon vereyim.

Hasan Hoca atıldı.

-Somon da iyidir? Kaça bu balıklar?
-Abi tanesi 10 lira?

Anaaaa…Tanesi on lira mı? Yahu Bu Hasan Hoca vallahi de ayağının bereketiyle gelmiş, billahi de ayağının bereketiyle gelmiş. Bu balığın tanesini değil, kilosunu on liraya alman mümkün değildir. Ki bir balık en az iki kilo çekecek büyüklükte.
-İyi tamam ver oradan iki tane.
-Abi dört tane kaldı..Ver otuz beş lira hepsini al…

Ne kadar uğraştıysam da Hasan Hoca verdi yine de balıkların parasını ve normal şartlarda en az seksen liraya alabileceğimiz balıklara otuz beş lira vererek hepsini birden aldık.

Akşam pişirdik balıkların iki tanesini.. Hasan Hocam sağ olsun tek başına koca bir somonun hakkından geldi. Bir somonu da ben, oğlum ve oğlumun bir arkadaşı zar zor halledebildik. Kalan iki somonu buz dolabına attım.

31 Ağustos Cuma Günkü planımızda Beykoz ve Anadolu Kavağında Yuşa Peygamberin mezarını ziyaret var…Sabah kalktık…Kahvaltı hazırlıyorum. Hasan Hoca:

-Hocam bir iki dilim de balık kızartsaydın.
-Balık mı? Sabah kahvaltısında?
-Eveett..Çayla çok güzel gider.
-Çay ve balık?
-Eveeettt…
-Hocam balıklar buzlukta. Şimdi onların çözülmesini beklersek baya geç kalacağız.
-Tamam o zaman..Na’apalım bu gün de balıksız kahvaltı yaparım artık.

Hasan Hoca’nın yüzüne dikkatlice baktım. Ama hâla bilemiyorum şaka mı yaptı yoksa ciddi mi söyledi…Gerçi bana göre ciddiydi ama..Yine de ne bileyim. Balık ve kahvaltı??? Balık ve çay? Sizce de biraz garip değil mi?

Neyse…Hasan Hoca ile kahvaltı ettik ama o zaman anladım ki baya ciddiydi…Çünkü peynir, zeytin vb. kahvaltılıklara hiç mi hiç iltifat etmiyordu. Dün akşamki performansından eser yoktu kahvaltıda.

Kahvaltıdan sonra önce Üsküdar’a oradan da Beykoz’a doğru yola çıktık. Ben yine Hasan Hoca’ya anlatıyorum.

-Hocam bak burası Beylerbeyi Sarayı…
-Hımmm…
-Bak Burası da Küçüksu…
-Hımmm…
-Bak şu gördüğün Anadolu Hisarı. Tam karşısında da Rumeli Hisarı var…Bunu Yıldırım Bayezıt yaptırmış. Karşısındakini de Fatih Sultan Mehmet…
-Allaahhh..Şu manzaranın güzelliğine bak.
-Değil mi Hocam…Hem şu muhteşem Boğaz manzarası hem de atalarımız ne kadar muhteşem eserler yaptırmışlar di mi?
-Ya ben onu demiyorum.
-Ne diyorsun Hocam?
-Baksana millet ne güzel balık tutuyor. Herkesin elinde olta…Ahhh Ahhh…Bilseydim ben de getirirdim olta takımlarımı.

İçimden ‘’ Hırrrr’’ diyorum ama dışarıya aksettirmiyorum tabii ki. Torikdi, palamuttu derken Beykoz’a vasıl olduk. Oradan da bir başka belediye otobüsü ile Anadolu Kavağı taraflarındaki Yuşa Peygamber’in mezarının olduğu tepeye çıktık. Tepe Boğaz ile Karadeniz’in birleştiği noktada sayılır. Gerçi Yahya Kemal bu tepeden bakmamış ‘’Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul ‘’ şiirini yazarken ama bu tepeden İstanbul muhteşemin de ötesinde…Mavi ve yeşili hiç bu kadar uyumlu bir şekilde görebilmeniz mümkün değil..Dünyanın hiç bir yerinde sanırım bu kadar güzel bir manzara olamaz. Ah bir de o yeşillikler arasından yükselen beton yığınları olmasa..O kıyı yağmacısı çapulcular olmasa…Ah o Peygamber kalkıp da ‘’ Ne yapıyorsunuz siz be hey Allah’ın şaşkın ve de azgın kulları’’ diyebilse…

Kabir ziyaretimizi yaptıktan sonra o tertemiz havayı, bol oksijeni doya doya içimize çektik ve o eşsiz manzarayı seyre koyulduk.

Orman, deniz, hele de bir peygamberin mezarı bütün bunlar çok iyi güzel de etrafta balık ve balıkçı yok…Hasan Hocam ‘’Haydi artık inelim ‘’ dedi. Dönüşte yol kenarında hormonsuz, tamamen naturel Beykoz ürünü ceviz, fındık, kızılcık, incir satıcıları vardı. Hasan Hocam bir poşet dolusu Beykoz İnciri aldı…Yiye yiye otobüs durağına indik.Sonra tekrar Beykoz’a geldik. On Çeşmeler yakınındaki pideciden pide yiyip bu sefer de Beykoz’da benim çocukluğumun geçtiği yerleri gösterdim Hasan Hoca’ya . Daha sonra Beykoz Korusuna girdik. Koruyu baştan sona adımlayıp tekrar Beykoz’a indik. İkindi namazını müteakip de dönüş yolunu tuttuk.

Kadıköy’e geldiğimizde Hasan Hoca sordu?

-Hocam Kadıköy’de balıkçı çarşısı var mı?
-Var Hocam ama hayırdır bu saatte?
-Şuradan bir iki kilo da Palamut alalım…

Hay Allah’ım ya…Yine mi Palamut? Yahu evde daha kabak- biber dolması var el değmedik...Karnıyarık yapmışım öylece duruyor…Amma velakin Hocam balık diyor yine…

-Hocam evde balık var..Daha dün aldığının yarısı duruyor.
-Olsun yetmeyebilir..Bir iki kilo da palamut ekleyelim şuradan.
-Hocam balıkçılar kapanmıştır şimdi. Hem evde daha iki tane koca somon öylece duruyor yeter de artar bile…

Neyse… İkna ettim Hasan Hoca’yı…Eve geldik…Sormaya gerek var mı.? O akşam da dayandık balığa…Ömrü hayatımda ilk kez iki gün üst üste balık yiyorum. Bizim çocuklar da öyle tabii ki…

Nihayet bu gün…Yani 1 Eylül 2012 Cumartesi…

Sabah ben erken kalkıp bulaşıkları filan yıkadım..Bir de kek yaptım kahvaltı için…Sanırım kekin hatırına olsa gerek Hasan Hoca Balık ekmek istemedi bu sefer.

Hasan Hoca:
-Hocam bu gün artık ben gideyim…Yaşlı annemi uzun süre yalnız bırakmaya gelmez..
-Hocam. Benim işim gücüm yok..En azından okullar açılıncaya kadar kalabilirsin.
-Yok hocam..Yolcu yolunda gerek..Bilet bakalım seninle…
-Bakmasına bakalım da hocam bu gün ikindiye kadar dışarı çıkmayalım bence.
-Niye?
-Hocam bu gün 1 Eylül…Dünya Barış Günü…Yani tehlikeli bir gün…Yine bir yerleri yakıp , bir yerlere bomba filan atarlar, belediye otobüslerine molotof atarlar…Ne olur ne olmaz. Evde kalmakta fayda var.

Öğlene doğru oğlumun bir arkadaşı geldi çarşı iznine....Askerliğini daha yeni yapıyor…O da aynı şeyleri söyledi gelince..Ona da Eminönü, Taksim, Kadıköy gibi semtlerden uzak durmaları söylenmiş.

Biz de saat 15.00 e kadar evde oturduk. Sonra haberlere filan baktık. Olağanüstü bir durum yoktu. Bunun üzerine Kadıköy’e inmeye karar verdik.

Kadıköy’de yine olağanüstü sayıda polis vardı ama hayret ki kalabalık yoktu. Bir olay filan da yoktu…Yüz kişilik kıpkırmızı kıyafetler giymiş bir grup meydandan ayrılıyordu. İskele tarafında ise yine oldukça az bir grup önce konuşmalar yaptı..Daha sonra İspanyol müziğine benzer rap türünde bir şeyler çalınıp söylendi. Daha sonra ise Kürtçe türküler çalınıp söylenmeye başlandı…İlk kez Bir Dünya Barış Gününde yüzlerini poşularıyla örten korkunç suratlı insanları görmedim bu sefer. ( Bu konuyu ayrı bir yazı olarak yazarım belki )

Hasan Hoca’nın biletini aldık. Eh gitmeden önce Hasan Hocam’a son bir kıyak yapmam gerekiyordu.

-Hocam gel seni Çok hoşuna gidecek bir yere götüreyim.
-Nereye?
-Yav gel hele sen…

Veee…Nihayet Dördüncü günün sonuna doğru Hasan Hocam’ı çok çok özel ve de güzel bir mekana soktum: Kadıköy Balıkçılar Çarşısı ( ya da sokağı ) Of beee..Adamın yüzüne gözüne kan geldi biraz…Mısır Çarşısında tek bir baharatın, canım lokumların, o güzelim sanat eseri kuyumculuk harikalarının suratına bile bakmadan hızla geçen Hasan Hocam bu çarşıda her bir balık ile tek tek vedalaştı resmen…

-Hoşça kal İstavrit…Mezgit sen de hoşça kal…Aaaa hamsi de varmış…Allahaısmarladık hamsi kardeş…Hakkını helal et somon..Baya da yedik seni…Kınalı barbunum benim sen de hoşça kal..
-Barbun değil hocam, tekir o…
-Hayır barbun…
-Balıkçıya soralım…- Kardeşş..Baksana bu balığın adı ne?
-Barbun abi…Vereyim mi?
-Yok kalsın..Beni madara eden balığı soframa koymam.

Yok arkadaş..Ben bu balık konusunda baya bir eğitim almalıyım anlaşılan…Resmen acınacak durumdayım.

Hasan Hocam balıklarla vedalaştı…Beraberce son kez Sultan III. Mustafa Camii şerifinde Kürtçe türküler eşliğinde dinlediğimiz ezan ve onu müteakip kıldığımız ikindi namazından sonra artık ayrılık vakti geldi…Tam o sırada Hasan Hocam’ın gözü bir şeylere takıldı…

-Hocam şu ilerideki pankartta ne yazıyor ? Tam okuyamadım.

Gösterdiği yere baktım..Bir pankart görsem belki yazıyı da göreceğim ama pankartı göremedim. Gözlerini kısarak kendisi okumaya başladı: ‘’ Yurtta Balık, Dünyada Balık ‘’ (O kısa ziyaretin bombası da buydu sanırım)

Az sonra ben de gördüm pankartı: ‘’ Yurtta Barış, Dünyada Barış ‘’

Hasan Hocamla birbirimize sarılıp ‘’ Hakkını helal et’’ temennilerinden sonra mırıldandım kendi kendime…Haklısın Hocam ‘’ Yurtta balık, dünyada balık, hatta ahirette bile balık…’’

Akşam haberlerinde ise güzel bir haber vardı: ‘’ Balıkçıların av yasağı bu gün (1 Eylül ) itibarıyla kalktı’’

Hasan Hoca’m gerçekten de ayağının bereketiyle geldi İstanbul’a ve ayağının bereketi ile gitti…Allah böyle güzel dostlardan ayırmasın kimseleri.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yurtta balık, cihanda balık. -2- Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yurtta balık, cihanda balık. -2- yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YURTTA BALIK, CİHANDA BALIK. -2- yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
hayatışığı
hayatışığı, @hayatisigi
4.9.2012 01:11:33
Değerli Arkadaşım

İlk bölümüde okumuştum,, baktım devamı gelecek yorumu toptan yazayım dedim:) uzun yıllar önce gelmiştim İstanbul a,,gezmekle bitiremedik,, rumeli hisarı,,anadolu hisarı,, o boğaz manzarası tanımsız güzellikte...okurken anılarım tazelendi,, çok da sevindim dostluk arkadaşlık adına,,Hasan bey le tanışmanıza..balıkları iyice bi öğreninde,, İstanbul a yolumuz düşer belki,, bi de telli babaya gitmediniz galiba:))

Keyif alarak okudum her zamanki gibi...

Selam ve sevgilerimle...
glenay
glenay, @glenay
3.9.2012 23:01:53
9 puan verdi
Güzel bir yazı olmuş bir arkadaşla, balık seven bir arkadaşla balıklı gezmeler.
Kahvaltıda balık güzel olur, ben de severim. Akşamdan balık artar onu kahvaltıda da kızartırım.
Ve peynir zeytinli kahvaltıya bende de rağbet yok nedense..

tebrikler,

Yurtta barış, dünyada barış diyelim, en güzeli..

selâm ve sevgilerimle..
bekir odaci
bekir odaci, @bekirodaci
3.9.2012 20:17:29
hocam çok güzel günlük tutmuşsunuz ve bu arada hasan hocamızın sayesinde balıklarıda tanımş
oldunuz işte ne güzel kayıran allah beni kayırsın hamsiden başka balık tanımayan olarak hoş anı yazısıydı kutlarım sizi saygılarımla selamlar
Hamuş-71
Hamuş-71, @hamus-71
3.9.2012 14:34:22
10 puan verdi

Balığın ille de sabahtan kızartılması gerekmez Sami Hocam eğer akşam yemeğinde fazla gelmişse o balıklar mutlaka sabah kahvaltısına çıkartılır ve emin olun en çok ona itibar edilir. :)

Bizim memleket kıyısından, köşesinden, en batısından da olsa karadenizde olduğu için bilirim ama itiraf edeyim bende en az sizin kadar yadırgamıştım sabah kahvaltısı ve balığı.

Anlattığınız hikayede tanıdık gelen başka şeylerde vardı Beykoz ve çevresi mesela. Hz. Yuşa, Onçeşmeler, pideci :) Laf aramızda o pidecide tavuklu pide yemenizi şiddetle tavsiye ederim inanılmaz lezzetli :)

Çok keyifli bir yazıydı kutluyorum.

Saygılar...



Hamuş-71 tarafından 9/3/2012 2:33:10 PM zamanında düzenlenmiştir.
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
3.9.2012 10:53:33
10 puan verdi
Gülümseten üslubunuz her zaman keyifle okutturuyor yazılarınızı.
Güzel İstanbul'umu kaleminizden ziyaret güzeldi, tebrikler, selam ve saygılarımla.
inci*
inci*, @inci-
3.9.2012 10:26:29
Sami Öğretmenim.
Bende Karadeniz eregliye gittim ama balık yiyemeden geldim. Taze balık yemekti niyetim denizden henüz çıkmış. Malesef ki balıkçılar 3 gün gidip ve 3 gün de boş geri geldiler. Balık yok diyerek..:))) Hasan hoca Şanslıymış ve bende yanlış yere gitmişim...

Selamlar Öğretmenime.
sareyaprak
sareyaprak, @sareyaprak
3.9.2012 09:46:36
İlk bölümü okurken balık sevmediğim halde mis gibi balık kokusu geldi burnuma..Mangalda balık artık şart oldu...taze ekmek of..of..of..ne güzel olacak..yazınızı beğenerek okudum..ne güzel arkadaşların buluşması..iyi zaman geçirmeleri..gezmeleri...hele sizin misafirperverliğinizi alkışlamak lazım..affınıza sığınarak bir şey sormak istiyorum..Resimde gördüm de o nedenle..ayakkabınız yok mu?

Sevgiler saygılar..
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
3.9.2012 09:43:43
Kahvaltıda balık Karadenizliye has bir durumdur. Hem gayet güzel ve sağlıklı. Hele hamsi zamanı, her sabah kahvaltısında mutlaka koca bir tava kızartılır. Gerçi artık yeniler balık sevmiyor, eskilerse yiyemiyor. Sanırım sizin gibi balıkla çayı bir arada düşünemeyen insanlar artacak bu gidişle:)

Hasam Hoca tiplemesi gerçekten gayet güzel resmedildi. Adamı görmüş kadar olduk.

Kutluyorum Sami Hocam.

Saygılar.
zzeynepp
zzeynepp, @zzeynepp
3.9.2012 08:21:45
bildirimlerde 2. yazının geldiğini görünce gerçekten heyecanlandım. çok güzel ve komikti gerçekten. YURTTA BALIK DÜNYADA BALIK :):)
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
3.9.2012 07:25:31
of dedim şimdi
balık deyince bende çok severim hiç bıkmadan yerim

tutmaya gelince çocuklar meraklı çok sık olmasada gidiyorlar hafta sonlar bir kez benide götürdüler baraj varmış hem piknik olsun hemde balık tutalım diye hayatımda ilk kez olta aldım elime oğlum yemi takıp verdi elime bir dakika geçmeden ilk balık geldi oğlum tutum bak deyince sevinç oldu tabi sonra oğlan yetiştiremedi oltaya yem takıp balık çıkarmaya annem yeter birazda ben tutayım diye aldı oltayı güzel bir gündü
yine güzel anlatımdı yine keyifle okuttu kendini saygılarımlasınız herdaim
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA, @erayozgorsarikaya
3.9.2012 00:59:15
Yıllar önce Zonguldak'a gittik sülalecek gezmeye. Bir aileye konuk olduk. Sabah kahvaltı hazırladılar sofrada hamsi tava,istavrit vardı çayla birlikte balık yemiştik hiç unutmam. Çok da güzel bir kahvaltıydı Hasan Bey haklı yani. Anadolu Hisarından bende boğazın manzarasına hayran olmuştum ve hisarın korusuna. Beykoza kışın bende gittim. Koruyu gezdim kış olduğundan ağaçlar çıplaktı ama yinede çok güzel fotoğraflar çekmiştim. On çeşmeler sahil Beykoza da hayran kalmıştım ve sen bilirsin belki hocam on çeşmelerin oradaki balıkçı lokantasında da hamsi yemiştim. Güzel bir gün geçirmiştim. Ben İstanbul da neresi olursa olsun günüm güzel geçer zaten. İstanbul'u çok özledim hocam ya en kısa zamanda geleceğim inşallah

Selam ve sevgiler
Hasan Özaydın
Hasan Özaydın, @hasanozayd305n
3.9.2012 00:22:21
Ellerine sağlık yazdığın yazıya ,
Ellerine sağlık o güzel yemeklerine.
Ellerine sağlık o görmeden yaptığın Kek 'e .

Teşekkür ederim Hocam saygılarımla.
papatya07
papatya07, @papatya07
3.9.2012 00:18:42
Keyifle okuduğum bir anıydı,teşekkürler paylaşımınız için.
Saygılarımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL