8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1003
Okunma

Aşağıda okuyacağınız yazıda tek bir satır kurgu yoktur.
8 Ağustos 2012 Tarihinde Fetiyedeydim. İstanbul’un nispeten daha serin havasına alışmış olan ben ve oğlum kızımın evinde bir türlü uyuyamıyorduk sıcaktan. O yüzden de ben oturmuş televizyonda salak-sulak ne varsa seyrederken oğlum da evin balkonuna çıkmış orada serinlemeye çalışıyordu. Birden bağırmaya başladı oğlum.
-Baba koş koş domuzlar…
‘’Bizim oğlan yine şaşırdı galiba. Fethiye gibi turistik bir yerde domuzun işi ne?’’ diye düşünerek.
-Oğlum onlar köpektir köpek..Köpeğin bir cinsi aynen domuza benzer..Onlardandır. Dedim.
Oğlumun ‘’Yok baba valla hakiki domuz bunlar’’ demesi üzerine ben de balkona çıktım. O da ne ? Gerçekten de on kadar domuz yavrusu hemen evin arka tarafındaki ormanlık tepeden aşağıya inmişler ve orada bir İngilizin kurduğu kümesin etrafında dolanıp duruyorlar. Belli ki tavukların kokusunu almışlar ama tavuklar kümeste kilitli. Onlara ulaşamıyorlar.
Sandalyeye oturup domuzları seyre koyuldum. Hay Allahım ya bunları ben birilerine benzetiyorum ama kime? Evet evet çok iyi tanıdığımız birilerine tıpa tıp benziyor bu domuzlar. Gerçi bunlar çok daha sevimli ama yine de bir benzerlik var. Sonra kendi kendime ‘’ Yahu niçin şaşırıyorsun ki bu memleketin dağı taşı domuz dolu. Hayatında hiç mi görmedin ‘’ dedim. Dağı taşı derken de hatırladım bu domuzları kimlere benzettiğimi.
Yer yüzündeki bütün domuzlardan özür diliyorum ama bunlar bizim Cudi, Kandil, Gabar ve bildiğimiz diğer bazı dağlarımızdaki domuzlara benziyorlardı aynen…Ve de onlar için ‘’ Onlar bizim evletlerımızdır, onlara tetrörist demeyi hiç kimse bize dayatamaz’’ diyen annelerine…Onları ‘’ Özgürlük için savaşan kahramanlarolarak niteleyen babalarına’’ Evet evet aynen onlara benziyordu benim gördüğüm domuzcuklar.
Niçin şaşırıyordum ki…Bu ülkenin en yüce kurumunda bile domuz görmek artık sıradan bir olay olduğuna göre Fethiye’nin Hıdırlık Mahallesindeki bu ormanlık mevkide görülmeleri de gayet normaldi.
İslam hukukuna göre domuzun her şeyi müslümana haramdır. O halde müslüman domuz besleyemez. İslam hukuku böyle demekle birlikte nüfusunun %99 u müslüman oplan bir ülkede bizler en baba domuzu İmralı Adasında beş yıldızlı otel konforunda en lezziz gıdalarla besliyoruz. Hem de bakın devlete maliyeti ne kadar: 2008 yılı rakamlarına göre, ortalama bir hesapla devlete günlük maliyeti 125 bin TL. Bu hesapla devlete yılda 45 milyon liraya mal oluyor. [ Ertuğrul Özkök’ün bir yazısından alıntıdır ] Evet...Bu rakamlar dört sene öncesine ait. Varın 2012 de bir domuzu beslemek için ne kadar masraf yaptığımızı siz hesaplayın. Bu arada bir husun da altını çizelim. Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 15.138 Liradır ..Yazı ile yazalım: On beş bin yüz otuz sekiz lira [ 2011 yılı rakamları ] Bir domuzun günlük masrafların yedide biri kadar filan…
Peki başka domuzları beslemek için ne kadar masraf yapıyoruz ? Söylüyorum: Aylık 12 bin lira…Emeklisine 7,7 bin lira…Hem emekli statüsünde, hem de hali hazırda aktif olanlarına ise 19.7 bin lira…Ve bu kadar masrafı başta Mehmetçiğimiz olmak üzere bu ülkenin insanını kurşunlasınlar, yaksınlar, bu ülkenin milli servetine zarar versinler, ülkeyi kana ve gözyaşına boğsunlar, ülkede korkuyu hakim kılsınlar diye yapıyoruz. Eh bu kadar özenle beslersen domuzunu, g.tünün kalkması da normaldir doğal olarak.
Gelelim Bülent Arınç’ın dünkü Gaziantep katliamından sonraki sözlerine. Öncelikle bakalım ne demiş:’’ "Bu, utanç verici bir şeydir.( bdp li vekillerin teröristlerle kucaklaşmasını kastediyor ) pkk yıllardan beri kan döküyor. Şehitlerle gaziler, her gün vefat haberi alıyoruz. Bazen bir kadın, karnında 8 aylık çocuğu ile havaya uçuyor canlı bomba ile. Bazen halktan, bazen polisten insanlar alçakça öldürülüyor. Bu, üzüntü verici bir şeydir. Bunun karşısında sessiz kalamayız."
Müslümanlık konusunda meydanı kimselere bırakmazsınız ya onun için size bir Hz. Ömer kıssası anlatayım sayın Arınç.
Bir savaş sonrasında Hz. Ömer Medine sokaklarında dolaşırken bir evden çocuk ağlama sesleri duyar ve o eve girer…Bakar ki bir yaşlı kadın bir kaba su koymuş ve içinde taş kaynatıyor bir taraftan da ağlayan torununa ‘’ az daha sabret şimdi yemek pişecek, yedireceğim seni ‘’ diyor…Kadıncağız bir diğer taraftan da Hz. Ömer’e beddua ediyor. Kendisini tanımayan bu kadına sorar Hz. Ömer niçin çocuğa doğru düzgün yemek yapmadığını. Kadın cevap verir
-Torunumun babası savaşa gitti..Şehit oldu. Ama Ömer bize bakmadı. Bu çocukla ikimiz böyle aç ve perişan kaldık.
-Ömer’e bu yüzden mi beddua edersin?
-Evet
-Ey Anne sen derdini bildirmezsen Ömer nereden bilsin senin durumunu.
-Bilmeyecekti de ne diye emir oldu?
Hz. Ömer başlar ağlamaya ve tövbe istiğfar eder.
Bence sizler de öncelikle bir tövbe istiğfar edin. Siz o makamda oturarak. ‘’ Alçaklar, haniler insanlarımızı öldürüyorlar, onların destekçisi alçaklarda onlarla kucaklaşıyor’’ diyerek şikayet etme hakkına sahip değilsiniz. Siz bu şikayet ettiğiniz hususları gidermekle mükellefsiniz. Sizin göreviniz bu. Bakın Avrupa’da değil terörist ile kucaklaşanı o mecliste barındırmayı ‘’ Türkler bir ermeni katliamı yapmadı ‘’ demeyi bile anayasa suçu sayan kanunlar çıkarken siz çıkartamıyor musunuz bir kanun ‘’ Tüm dünyanın terörist olarak kabul ettiği bir örgüte terörist örgüt demeyip hatta özgürlük savaşçısı ‘’ diyenler milletvekili olamazlar’’ şeklinde bir anayasa maddesi. Bu gibilerin milletvekilliklerinin otomatik olarak düşeceğine dair bir kanun?
Hani ‘’Ayağınız denk alın’’ filan demişsiniz ya..Biz bu filmi çok gördüğümüz için artık seyretmiyoruz da dinlemiyoruz da. Madem Müslümansınız Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmayın. Hele hele domuz hiç beslemeyin… Hele de o domuzları bizim vergilerimizle beslemeyin. Kanımıza dokunuyor yahu zorla değil ya.
Son olarak:
Gaziantep’te o hain katliamı yapanlar…Oturduğunuz kucakların size sağlamış olduğu orgazm zevki içerisinde pek çok şeyi göremiyorsunuz. Rastgele patlattığınız o bomba ile öldürdükleriniz, yaraladıklarınız içinde Türklerin yanında Kürtlerin de olabileceğini hiç düşündünüz mü? Güya özgürlükleri için mücadele ettiğiniz Kürtleri de gözünüzü kırpmadan öldürürken ‘’ Ne yapalım özgürlüğün bir bedeli vardır mı diyeceksiniz? Utanmadan, En küçük bir pişmanlık duymadan, vicdanınızda en ufak bir karıncalanma olmadan ‘’
Ey Alçak katiller…Bayram günü bela okunmaz derler ya ben okuyacağım.Allah belanızı versin…Allah belanızı versin…Allah belanızı versin.