Soldan sağa Abimin büyük oğlu Ercan, Sıdıka halamın torunu İdris, Dudu halamın torunu Özkan, Abimin 2 numara oğlu ve süt oğlum Vehbican, Kızım Gizem, Sıdıka halamın torunu Berhas, Sıdıka halamın torunu İlknur, Ben yani Eray, Oğlum Berat, Abimin 3 ve son numara oğlu Ümit. Ben hepsinin halası oluyorum



Bu yaz gerçektende çok güzel tatil yaptım Erdek de. Kafamı toparladım, hayatımla ilgili kararlar aldım. Hayatımdaki öncelikleri sıraladım ve ona göre hayatıma yön verdim, kararlarımı uygulamaya başladım. En önemlisi de dinlendim bedenimi ve beynimi dinlendirdim. Eğlendim, çocuklarım yeğenlerim kuzenlerimle eğlendim dertleştim. Bazen güldüm bazen ağladım ama çok güzel tatil geçirdim.
İki incir ağacı altındaki hamağın yerini değiştirdim. Erik ağacı ile zeytin ağacının arasına kurdum. Hamağa yattım, uyudum, sallandım, kitap okudum. Dostlarımla, sevdiklerimle telefondan veya yüz yüze sohbet ettim. Şarkılar, türküler söyledim. Sevdiklerim telefonda konser verdiler birlikte düet yaptık ben hamakta yattığım yerde. Ah hamağım ah seni ve telefonda şarkı dinlemeyi özledim.

Maalesef tatilimi yarıda kesmek zorunda kaldım. Bir ay kaldım bayrama kadar da kalacaktım ama küçük kızımın Üniversite tercihleri için istemeye istemeye Ankara ya döndüm. Çok şanslıyım ben Erdekli olduğum için ve babamın zeytinliklerin içinde önünü rengarenk çiçeklerle süslü bahçesi olduğu için. Dalından incir kayısı, armut, şeftali, erik koparıp yediğim için. Sebzenin, meyvenin organiğini ve tazesini yemek herkese nasip olmaz. Böyle bir yazlık ve hayatta herkese nasip olmaz. Çok değil oğlumda üniversiteyi kazanınca sonraki hayatıma Erdek de devam edeceğim inşallah.

Ramazanın da ilk 10 gün orucumu da orada tuttum. Babam oruç tutmaz, annem yalnız başına sahur yaptığı ve tek başına orucunu tuttuğu için biz ona arkadaş olduğumuz için çok mutlu. Kızımla ben oradayız ve birlikte oruç tutuyoruz. ‘’Yıllardır ilk kez tek başıma yiyorum, buzdolabın önünde sahur yapıyordum kızım. Ağzıma iki lokma atıp bir bardakta s içip yatıyordum. İyi ki geldiniz beni çok mutlu ettiniz’’, değip durdu onu mutlu etmek kızımla beni de mutlu ediyordu. Ramazan olduğu için pansiyon evlerin hepsi boş Gizem ile birlikte sahura kadar uyumuyorduk ama uyuyacağımız zaman ise eski ev dediğimiz gelin olduğum evde yatıyorduk. Sahurdan sonrada sabah serin ve sessiz oluyor diye büyük ev dediğimiz evde kalıyorduk. Zenginlik bu işte diyordum, gecede iki ev değiştirmek.

Sahildeki evlerde oturan arkadaşlarla ve oraya tatile gelen tanıdıklarla sohbetler ediyordum. Bir gün baktım sahildeki evde arkadaş balkonda ütü yapıyor ve püfür püfür rüzgar da esiyor öyle ütü yapmaya ne var. Bende,’’Arkadaşım zenginlik nedir biliyor musun denize karşı püfür püfür rüzgar eserken ütü yapmaktır. Fakirlikte Ankara’nın sıcağında havanın tıs bile demediği bunaltıcı havasında klimasız evde ütü yapmaktır’’, kahkahayı patlatıyor. ‘’ Onun için sen ve buradakiler çok zengin ama farkında değiller biz şehirde apartmanlarda yaşayanlarda çok fakiriz’’, dedim.

Çocuklarım yanımda dursun, uzağa gitmesinler nerede olduklarını bileyim diye her akşam sülaledeki bütün gençler bizim bahçede toplanıyorlardı. Bende onlara kafa uyduruyor, onlarla eğleniyordum. Akşam çocukları bakkala yollayım ne isterlerse aldırıyor sohbetler ediyor kağıt ve okey oynuyorduk. Kahkahalar, espiriler havada uçuyordu. Yaşları 15 ila 20 arasındaki 10 genç ve 45 yaşında ben ama acayip eğleniyorduk. Bazen motorlara atlayıp sahile gidiyoruz, Erdeğe iniyor ya da geziyorduk. Benim ikinci bir tutkumda motorla gezmek. Denize gittiğimde yeğenlerin arkasına motora atlayıp eve dönüyordum. Motora bindiğimde yeğenime de bas gaza bas diye gaz veriyordum, kollarımı da havaya kaldırıp bağırıyordum. Yanımızdan geçen arabalarda bana bakanlara aldırmıyordum. Hatta eskiden bacağım motorun egzozsuna yapıştı ve yanmıştı hala daha izi durur. Ben böyle çılgınlıkları olan deli kadının biriyim işte.

Ramazan başlayınca oruç tutuğum için denize giremiyordum. Bende bazı günler iftardan sonra bir iki lokma bir şey yiyip hemen denize gidiyordum. Hava iyice kararana kadar denizde yüzüyordum genelde yanımda arkadaşlar veya yeğenler oluyordu. Bir akşam yine abimin büyük oğlu iftarda bizdeydi. Abim de arabasını bizim oraya bırakıp traktörle evine dönmüştü. Yeğenim Ercan’a’’ iftarımızı yapıp arabayla denize gidelim tamam mı?’’ dedim. Sağ olsunlar hiç beni kırmazlar. Hemen, ‘’ emrin olur Bob Marley’’ dedi. Bana öyle der bense ona Şrek derim çünkü 1.90 boyunda 120 kilo dev gibi birşey. Annem bağırıyor,’’Arabayla gidemezsiniz vermem abin kızar’’ diye söylenip duruyordu. Tabiki biz bunu dinlermiyiz dinlemiyorduk zaten,’’Anne sen ne diyorsun araba varken yürüyerek mi gideceğiz tamam 200 metre uzaklıkta ama hava kararmadan gidelim’’,diye bende karşı atağa geçiyorum. Annem anahtarı saklayacağı sırada elinden kaptık onu gıdıklamaya başladık mı zaten annemin makaralar boşalıyor ve gülme krizine girdi. Ben de çocuklarla birlikte annemi gülmekten yere yatırdık anahtarı aldık. İftardan sonra arabaya atladığımız gibi denize ve bir saat kadar yüzdük eğlendik. Eve geldiğimiz de gençler toplanmaya başlamışlardı bile. Biz yine evin önüne çaylar meşrubatlar çekirdek bisküvi ne varsa masada yiyor içiyor ve sohbetler edip eğleniyoruz.


Saat 1 e kadar bahçede sohbet ettikten sonra birden aklıma dondurma geldi. ‘’Hadi dondurma almaya gidelim, hem arabayla gezeriz’’. Yeğenler hemen atladılar tamam diye. Arabanın anahtarı yerinde yok nerede bu anahtar diye her tarafı arıyoruz yok annem saklamış ve uyumuş. Annemden anahtarı nasıl alacağız hemen hepsi bana hadi hala anahtarı alsana diye başladılar yalvarmaya. Annemin odasına gittim baktım horluyor,’’Anne anne’’ hı diye uyandı. ‘’Anne arabanın anahtarı nerde’’, annemin anında gözleri açıldı. ‘’Ne yapçanız anahtarı arabayı alamazsınız Eray koca kadınsın şunlara uyuyorsun ya ayıp valla arabayı alamazsınız’’,diye başladı söylenmeye biz pes edermiyiz. Yalandan kim ölmüş hemen yalanı kıvırdık,’’ Anne Ercan’ın telefonu arabada kalmış çalıp duruyor onu alçaz ver anahtarı alalım geri getiririz’’, diye kıvırınca annem yalanımıza inandı. ‘’Mutfaktaki dolabın çekmecesinde hemen geri getirin bekliyorum, abine merak etme araba güvende kimseye vermem dedim ona göre’’,dedi. Biz hemen anahtarı aldık ve annemin yine uykuya dalıp horlamasını bekledik. Allahtan çok fazla beklemedik hemen horlamaya geçti annem.

Arabanın sesini duyar uyanır diye, arabayı 50 metre kadar çalıştırmadan ittirdik. Yolda arabayı çalıştırdık, yedi kişi arabaya doluştuk. Allahtan abimin arabası Doblo da bir kısmı bagaja oturdu. Biz babasının arabasını çalan yeni yetmeler gibi kahkahalarla gülüyoruz. Ben diyorum ‘’Oğlum benzin alalım çalmadığımızı çakmasınlar’’, ‘’Sen merak etme halacığım benzini var almaya gerek yok’’. Biz bastık gaza hadi Erdek’e. Hemen aklıma annem geldi ya uyanırda arabayı görmezse abimi arar abim de telaşlanır. Hemen abime ,’’ Abi biz arabayı aldık Erdek’e dondurma yemeğe gidiyoruz merak etme’’, diye mesajı da yollayınca rahatladık. Artık annem sorun çıkarmaz. Birde müziğimizi de açtık. Arap Şükrü coşturuyor arabadakileri biz çok eğleniyoruz. Hemen Erdek’e Kurbağalı mevkine sahile çektik arabayı, kumlara oturduk sohbet ettik, ayaklarımızı denize soktuk. Gülüştük eğlendik, ‘’Hadi dondurmayı boş verin size kokoreç ısmarlayayım mı?’’, ‘’Holey halam be bir tanesin Sen bizim her şeyimizsin, sen halaların en çılgınısın ve en muhteşemi’’, diye bağırmaya ve yağlamaya başladılarbaşladılar gecenin 1.30 da neyse yavaş olun bağırmayın diye susturdum.

Oradan hemen Erdek’in en meşhur ve en iyi kokoreç yapan Ali abinin oraya çektik arabayı. Benim denize giderken giydiğim şıpşıp terlikler üzerimde bir kapri basit bir tişört tam ev hali yani. Hemen oturduk masaya gülüş ve kahkahalar içerisinde. Siparişi verdik ama acele et diye de tembihliyoruz Ali abiyi, ‘’saat 3.15 de evde olmamız lazım’’ diye. Annem sahura kalkınca araba kapının önünde görmezse bizi oyar, hem de oylum oylum oyar. Kokoreçler olurken bizlerin keyifler yerinde. Kokoreçler geldi yanında ayran 6 genç ve içlerinde ben bende gencim ya. Kokoreçleri yedik afiyetle. Hesap bana kitlendi, zaten büyük varken küçük hesap ödemez bizde. Helali hoş olsun çocuklar ve ben çok eğlendim. Her şeye değerdi o gece verdiğim paraya da tabiî ki.

Arabaya atladık Erdek’in içinde ve Cuğra mevkin de turladıktan sonra doğru eve. Arabanın için mutluluk ve neşe dolu. Arabayı eve 50 metre kala istop ettik, yine iterek aldığımız gibi aynı yere aynı şekilde ağaca uzaklığını kuyuya uzaklığını hesap ederek bıraktık. Anahtarı da aldığımız yere bıraktık. Saate baktım 3.10 tam zamanı. Kuzen çocukları olan yeğenler ve Fikret adında ki arkadaşları evlerine gittiler. O geceye ait fotoğrafımız vardı ama veletler çok kötü çekmişler yayınlamadım.

Sıra annemi sahura kaldırmaya gelmişti. Annem mutfak sıcak diye iftardan kalan yemekleri dışarıda ki masanın üzerine bırakmış üstüne de havlu örtmüştü. Kediler havlu örtülü ayıp olur yemeyelim dememişler. Tencere ki makarnayı ve diğer tenceredeki patates kızartması ile köfteleri yemişler. Allah razı olsun anneme de yetecek kadar bırakmışlar yani. Biz yemekleri o halde görünce hemen oraları temizledik ve annem kalktı.’’Eray hadi kızım sahur yapalım’’. Bizse,’’Anne biz çocuklarla yedik sana da bıraktık’’,dedim. Yeme onları kediler yedi desek siz nerdeydiniz diyecek foyamız ortaya çıkacak. Hiç sesimizi çıkarmadık, tencereyi açtı, ‘’İnsan 2 tanecik köfte bırakır vicdansızlar o kadar köfteyi yediniz mi?’’ diye söylendi. Çocuklar hemen suçu benim üzerime attılar ‘’Hepsini halam yedi babanne’’, diye. ‘’Ben size sorarım sonra hayinler’’, deyip sustum çaresizce. Annemde sahuru yaptı üzerine çayımızı da içip yattık.

Sabah kalktık annem,’’Gece arabayı çalıp Erdek’e gittiniz dimi eşekler diye söyleniyor’’, şaşırdım’’Sen nerden biliyorsun’’, dedim. Sabah abim gelmiş anneme, ‘’Sözde sana araba emanet ettik çocuklar seni uyutup arabayı çalmışlar bana da mesaj atmışlar. Lafa geldi mi de arabayı almak için beni çiğnemeleri gerekir dersin. Seni uyutup da almışlar sen uyu bakalım’’ diye dalga geçmiş.

Annem, ‘’Neden gittiniz, ne yiyip içtiniz’’, diye beni sorguya çekti. Bende kokoreç yediğimizi söyledim. Annemse,’’İnsan bana da getirir’’ diye gücendi. ‘’Merak etme anne bu geçe yine çalar sana da getiririz’’, dedim. Annemse, ‘’Bir daha arabayı nah çalarsınız anahtarı boynuma asacağım’’, dedi. Biz gençler çok güzel bir gece geçirdik, çok eğlendik ve hepimize güzel bir anı oldu. Ankara’ya dönmeseydim aynı grupla köye gidip balığa çıkacaktık. Kısmetse seneye inşallah.

Sizinle paylaşmak istediğim beniçok mutlu eden bir şey oldu. Kızım Gizem Üniversiteyi kazandı. Ankara da ki Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliğini kazandı, çok mutluyuz hepimiz. Bizim evimize bayram erken geldi. Allahıma şükürler olsun Büyük kızım Aslı Elektronik Mühendisi, Küçük kızım Gizem inşallah Makine Mühendisi olacak. Seneye de oğlum Berat inşallah o da üniversiteli olacak. Oğlum da Üniversiteyi kazanırsa çok şükür işim bitti artık diyeceğim. Darısı herkesin çocuğunun başına inşallah


Herkesin Ramazan Bayramını kutluyorum. Bu bayram sevdiklerimizle mutlu bayramlar geçirmenizi dilerim. Küsler dargınlar barışsın sevdikleri uzak da olanlar sevdiklerini arasın.

18.8.1967
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA