- 1034 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞASIN BİZİM DE BİR ARABAMIZ VAR ARTIK!
YAŞASIN! ARTIK BİZİM DE BİR ARABAMIZ VAR!
“Anne...Bizim niye bir arabamız yok hala...Bu yakınlarda alırsın belki hı?..”
Kızım bilgisayarın başında hem bir şeyler yazıyor hem bunları söylüyordu acıklı bir ses tonuyla bana. Bense bu sözler karşısında tutulup kalmıştım. Aramızda yaşanan kısa bir sessizliğin ardından “Pazar arabasından söz ediyorum anniş!..” dedi beni şaşırtmanın verdiği hazla. Bununla da yetinmedi kalktı, çok zaman yaptığı gibi afacan çocuğunun saçlarını heyecanla karıştıran bir anne şefkatiyle karıştırdı saçlarımı yine. Sonrasında birbirimize sarılarak gülüştük.
Şöyle bir araştırdım. Gördüm ki ’pazar arabası’ da olsa öyle “ha!” deyince almamız pek kolay görünmüyor. Ancak bir gün...demlik-çaydanlık ihtiyacımız için girdiğim bir mağazadan bu ikiliyi aldım. Tam çıkmak üzereydim ki bir de ne göreyim! Bir ’pazar arabası’ karşıma geçmiş bakıyor bana yeşil yeşil. Gülümsüyor bembeyaz bir zambak gibi aydınlık. Aman Yarabbi! Bu ne güzellik. Bu ne cazibe! Görünürde bir başka araba da yok. Yanaşıyorum yanına. Bakıyorum hayran hayran. Dokunmaya hem çekiniyor hem kıyamıyorum. Gözüm arabada kulağım yanıma yaklaşan satış elamanında. “Tek kaldı. Ayrıca ucuzlukta.” dedi. Vay ki vay! Bu güne kadar bana “Ne halin varsa gör!” diyen siyah renkli talihim bu gün bana “Al hayrını gör!” mü demek istiyordu yoksa!..Fiyatını sordum ürkerek. Ucuzlukta olsa bile bütçemizi zorlayabilirdi. Araba hiç hesapta yoktu çünkü. Görünüşe bakılırsa onu alabilmem kolay görünmüyordu. Gel de kısmete inanma şimdi. Dönüşte apartman giderini yatıracaktım bankaya. Nakit olarak yanımdaydı. İçinden alacağım küçük bir miktar arabayı almama yeterli olacaktı. Aslında yakıt giderimizin bir yıllık tutarıyla ayağımızı yerden kesecek gerçek bir araba almamız içten bile değildi. Aklımdan geçenleri uyguladım. Ve arabayı aldım. Çaydanlık-demlik takımını arabaya koyup uğurladılar beni! Bu ne mutluluktu bende böyle a dostlar! Yürütmeye kıyamıyorum prensesi! Kah koltuğumun altına alarak kah omzumda taşıyarak 45 dakikalık yolumu dilimde hafiften şarkılar yüzümde gülücükerle yürüyorum neşeyle. Görenler bir arabaya bir bana bakıyorlar şaşkın şaşkın. Bu beni daha çok eğlendiriyor. Evdeyim…Kızımın odasının kapısında. “Müthiş bir trafik vardı. O nedenle geciktim biraz. İnsandan çok araba. Çoğunun içinde yalnızca sürücüleri var. Beş para etmez bir çok insan da çok para eden jiplerde şık arabalardalar. Ama kızım...Emin ol böyle bir araba kimsede yok! Seni temin ederim! Bak!” diyorum ve arabayı odaya sokuyorum ansızın. Kızım arabaya bakar bakmaz gözleriyle birlikte ağzı da açılıyor kocaman! “Ayy, anne! Bu ne böyle! Nerden buldun bunu! Yeşilin bu tonuna bayılırım ben…” diyor.
Düz beyaz zemin üzerine çevresi açık yeşil hatlarla belirlenmiş uzun yapraklı bembeyaz zambaklar. Arka ve ön yüzünde düz yeşil renkte iki cebi var. Kumaşı kaliteli. Görünürde metal bir aksamı yok. Zarif mi zarif. Nazlı mı nazlı. Kucaklayıp öpüyor kızım annesini. Çaydanlık ve demliği çıkarıp yıkıyorum. “Hadi kızım, güzel bir çay demle anneye sen de. Arabanın şerefine içeyim bu kez.” diyorum.
Oldukça erken uyanıyor ikinci günün sabahında kızım. “Hayrola yavrum. Dersin varmıydı bu gün senin?” diyorum. “Dersim yok, ama pazar var. Arzu’yla konuştuk. Arabayı trafiğe çıkaracağız bu gün!” diyor. Gülüyor gülüşlerin en güzeliyle. Bakıyor bakışların en ışıltılısıyla. Heyecanı bir başka yansımış haline tavrına bu sabah. Kıyafetine saçına daha bir özen göstermiş.
Arzu geliyor. Hem yakın komşumuz hem kızımın yakın arkadaşı. Tülin teyzesinin de sıdaşı. Arabayayı görüyor. “Bununla Salı Pazarına değil, Bağdat Cadesine çıkıp fiyaka yapılır!” diyor. Gülüyor kendisine çok yakışan içten gülüşüyle o da. Uğurluyorum. Kapıdan çıkarken tekrar öpüyor yanaklarımdan. “Sağol anne.”
Düşünüyorum...Sana ne söyleyebilirim. Ne yapabilirim Canım Kızım...Başta baban olmak üzere hiç kimsenin bir kuruşuna bir lokmasına minnet etmeden geldin bu günlere.
Gerçek bir İnsana bir Öğretmene yakışır vakur tavrın sağlam kişiliğin özverin ve zarafetinle.
“Ben Teşekkür ederim çocuğum. Asıl Sen Sağol.”
YORUMLAR
Dolu dolu bir YAZI.
Belli ki kapınızdan içeriye asla yanlis para girmemiş.
Bazı degerler nesildoen nesile genetik olarak gecermiş.
Dedesi erik çalsa torununun dişi kamaşırmış.
Sadece yavrunuzda degil maziniz ile de gurur duymalısınız bence.
Sağlam vicdanlı bir Ata'nın cocukları olarak ne kadar övunc duysanız az gelir.
Okurken hem tebessüm ettim hem de size ve sizi yetiştiren ana babaya helal olsun dedim.
Doğruluktan asla şaşmayın bireyler olarak yetişmek hem kolay hem zordur.
Doğruluk dedim de mevlana nin doğrulukla ilgili iki kitalik siir'i aklıma geldi.
Muhtemelen hocası Şems ile aralarında gecen bir hikayenin sonunda söylenmiş bir siir olsa gerek.
Dogru olsan ok gibi
Yabana atarlar seni
Egri olsan yay gibi
Elde tutarlar seni
El cevap
Dogruda aç görmedim
Eğride tok
Eğri yay elde kalır
Menzil alır dogru ok
Yazılarınızı okuma şerefine erdiğim için gercekten bahtiyarım.
Eminim ki hep menzil alacaksınız.
SAYGİMLA
TÜLİN ÖZTUNÇ
Sağolun.
.)) bayıldım bunada .ne içten ne güzel.bende kısa bir hikaye anlatayım.
akhisarda geçiyor olay.:)) yaşanmış.iki genç seviyorlar bibirlerini.oğlanın annesi kızı istemeye gidiyor.kız evi nazlı.baba kızgın .yıllar 80 li yıllar öyle aşka meşke izin yok ya .idare artık annelerden.
neyse baba kendince soruyor soruşturyor .ne yapar oğlunuz ne işle meşkuldür diye.
iki tane arabası var . ben yapıyorum o satıyor diyor anne .büyük bir gururla .çok çalışkandır oğlum diyor.
işi ne diyor baba.dedim ya arabası var şambali satıyor oğlum .çok çalışkandır diyor gene büyük bir gururla.
sonu ne mi oldu bu aşkın.birbirlerine kavuştular.kaçarak tabii.anne kadar kız da gurur duyardı kocasından işinden ve arabasından.
daha sonraları baba ve aile araya girerek kendilerince oğula ,damada daha iyi bir iş buldular.bankacı oldu oğlan.eli daha çok para gördü.gerçekten çalışkan ve azimliydi.eli daha çok para görünce ne mi oldu der gibisiniz :)) gerisini siz tahmn edin .ben anlatmıyayım:((
ne güzel yazınız bana neleri hatırlattı.teşekkür ederim
TÜLİN ÖZTUNÇ
Sevgilerimle birlikte yolluyorum Esenlik dileklerimi..
TÜLİN ÖZTUNÇ
Çok tatlı bir yazı.
Okurken ister istemez gülümsedim Eylül havasının ve ofisimin tüm kasvetine rağmen. Yazarının da yüzünde gülümseme eksik olmasın inşallah.
TÜLİN ÖZTUNÇ
TÜLİN ÖZTUNÇ
cizgilikagit
Ben bir yıldır buralarda geziniyorum ama bilmediğim çok şey var. Örneğin yazılara puan verilebildiğini daha yeni öğrendim. Şükür ki teknik açıdan o kadar karmaşık değil. Yoksa ben de çoktan vazgeçip giderdim zira teknik meselelerden hazzetmiyorum hiç.
Güzel öykülerinizi bekliyoruz.