- 1187 Okunma
- 10 Yorum
- 1 Beğeni
BİR HIRSIZIN BİLİNÇALTI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Tüm suçların ve günahların çekirdeğini ( Yalan oluşturur) Bir ülkenin yakın ve uzak tarihi ve siyasi yapısı yalan üzerine kurulmuş ve o toplumu oluşturan insanların gerçekleri öğrenme hakkı çalınmış ise o ülkenin toplumunu oluşturan insanlarda da doğal olarak o ülkenin idarecilerine karşı bir güvensizlik oluşur.
İlkin riyakârlık iki yüzlülük gibi kişilik yapıları gelişen o toplumun bireylerinde ilerleyen aşamada yolsuzluk, hırsızlık, haksızlık ve düzenbazlık vs gibi gayri ahlaki düşüncelerin gelişmesine etki eder yani zincirleme reaksiyon denen olumsuz davranış refleksleri oluşur. Daha kötüsü bu olumsuz davranış biçimini normal ve doğal kabul edilir ki buda ülke güvenliğini tehdit eden tehlikeli bir boyut’a ulaşabilir.
Bir başka deyişle, vatan sana canım feda-her Türk asker doğar- şehitler ölmez vatan bölünmez gibi söylem ve sloganlar tek başına yeterli kalmaya bilir.
Tam bir hafta önce pazartesiyi- salıya bağlayan günün gecesinde çalıştığım şirket’e gece 12.30 civarında hırsızların girdiği bir soygun olayı yaşandı.
Aslında güvenlik önlemleri alınmıştı. Bina dışına konuşlanmış bekçi kulübesinde silahlı güvenlik görevlilerin olduğu, dahası binanın en alt katında vardiya usulü çalışan dört personelin de bulunduğu ikisi silahlı toplamda altı yetişkin insanın olduğu kendi çapında korunaklı bir bina olmasına rağmen bir hırsızlık vakası yaşandı. İç ve dış kamera kayıtlarından izleyip gördüğümüz kadarıyla. Binanın arka cephesine bir araçla gelen yüzleri kar maskeli hırsızların üçü yangın merdiveninden beş katlı binanın ikinci katına çıkarken biride araçta bekliyordu. Ellerindeki levyeleri kullanarak demir kapının kilidini kırıp ellerindeki fenerlerle doğrudan muhasebe ve ofislerin olduğu bölüme yönelip kasadaki bir miktar para ile dört adette diz üstü bilgisayarları alıp toplamda on yedi dakikada soygunu gerçekleştirmiş ve gitmişlerdi.
Çok şükür ki masa üstü bilgisayarlara dokunmamışlardı. Hem şirkettin ticari bilgilerine ulaşabilmek adına hem de bu yazı yayınlaya bilmek adına sevindirici bir durum.))
Buraya kadarı sıradan bir hırsızlık ve soygun vakası ancak bu olayı özel kılan birçok unsur var. Güvenlik önlemlerinin niteliği tartışıla bilir elbet ama asıl ilginç ve düşündürücü olanı kamera kayıtları izlendiğinde soygunu gerçekleştiren hırsızların kendi evlerindeymiş gibi olağan üstü rahat ve öz güven içinde hareket etmeleriydi. En ufak bir telaş ve gerginlik söz konusu değildi.
Hırsızların bu rahatlığının birçok nedeni olabilir. Örneğin; sakinleştirici ilaç kullanmış olabilirler yâda birçok kez bu tür soygun gerçekleştirdikleri için ileri seviyede tecrübe sahibi de olabilirler. vs vs gibi etkenler söz konusu olabilir. Yâda korkup çekinecekleri bir merci de olmaya bilir. Ama gerçek olan şu ki o hırsızların bilinçaltında yatan şey şuydu; bizim yaptığımız hırsızlık ne ki asıl hırsızlık siyaset ve bürokrasi alanında yapılan hırsızlık olmasıydı.Bunu hırsızların rahat tavırlarından anlamak zor değildi.
Öyle ya eğer bir ülkenin siyaset ve bürokrasi kurumlarında insanların gözünün içine bakılarak hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk yapılıyorsa bunun nedeni o ülkenin tarihinin ve siyasetinin yalan üzerine kurulması ve insanlarının kendi tarihinde yaşamış olayları bilme hakkının çalınmış olmasıydı.
Ülkeleri geçmiş tarihiyle yüzleşmiş toplumların insanları saklayacakları bir şeyleri olmadığı için doğal ve kaçınılmaz olarak dürüst olmaktan başka seçenekleri de yoktur.
Demokrasisi gelişmiş hukukun üstülüğüne inanmış toplumlarda ülkenin milli gelirleri topluma adil dağıtılıyorsa o ülkelerde hırsızlar öncelikle o ülke insanlarının değer yargılarından korkarlar.
Kendisi hırsızlık yapıp sonrada hırsız var!!! Diye bağıran insanlardan değil.
Serhat BİNGÖL 12.01. 2015
Dip not; Bu yazı için bilgisayarda HIRSIZ reisimi aradığımda karşıma geçmişten günümüze, siyasetçisinden askerine. Bürokratından hukukçusuna birçok tanınmış simanın resimlerinin çıkması, çok ilginç ve hoş bir tesadüf olmuştu.
Düşündürücü değil mi!?
Edebiyat Defterinin Değerli Yöneticilerine,
Seçki kuruluna, naçizane yazımı okuyup değerlendiren dostlarıma çok teşekkür ederim.
Saygı selamlarımla,
YORUMLAR
Kendini güvende hissetmelerinin diğer bir sebebi de Biz çalarız bunları okuturz plis çalıntı mal satan depoları bildiği halde baskın yapmaz biz yakalanmayız. Tut ki yakalandık içerde bir kaç ay yatar çıkarız. Bu ülkede polis görevini yapmazsa kanunlarımız suçluları madur gibi gösterip caydırıcı ceza vermezse yazık ki hırsızlıkta gasp da tecavüzde cinayetlerde artar.
Benimde evime hırsız girdi. 127 ekran led tv ile altın takılarım çalındı. Düşünün birkere nasıl bir özgüvense 127 ekran koca tv yi evimden aldıkları çarşafa sarıp gitmişler. İşin ilginçyanı polisin bana söylediği ''Siz yemeyin içmeyin altınları biriktirin hırsız alsın götürsün'' bunu derkende sırıtarak gevşekgevşek söylemesi. Oysa çaldıkları takı setim ve diğerleri babamdan yadigar ve kardeşimin hediyesiydi. Polis çalıntı mal satan depolarıda kuyumcularıda biliyrdur istese elinle konmuş gibi bulurdu. Aradan aylar geçti bir haber yok. Çocuklarımın pisikolojisi bozuldu evde yanlız duramaz oldu kızım bende evimi satıp daha korunaklı başka bir siteye taşındım. Yani hırsız 21 senedir oturduğum evimden etti
Güzel bir yazıydı tebrikler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA tarafından 2/23/2015 12:28:29 PM zamanında düzenlenmiştir.
Serhat BİNGÖL
Yorumunuza ve ilginize çok teşekkür ederim Eray hanım hoş geldiniz
Size de büyük geçmiş olsun gerçekten çok üzücü bir durum insanın başına gelmeyince bilemiyor. Günlerce hatta yıllarca çalışıp didiniyorsunuz üç kuruşu bir araya getirmek için günün birinde hırsız olan birileri gelip dakikalar içerisinde alıp gidiyor.
Yinede tek teselli cana bir şey olmaması, öyle ya zorda olsa zamanla bir şekilde mal,mülk yeniden yerine konulabilir.
Saygı selamlarımla
Serhat Bey, yazınız çok güzeldi ama o kelimeyi kullanmak çok tehlikeli artık ülkemde. Bir, iki ,üç sus! Tebrikler.
Serhat BİNGÖL
Nermin Hanım
Hoş geldiniz kısa fakat anlamlı yorumunuza çok teşekkür ederim.
Tavsiyenize uyacağım diyeceğim ama artık çok geç :))))))
Saygı selamlarımla.
aslında durumu özetlersek;
herkes, kendilerine dayatılanlardan ve izlediklerinden sonra
herşeyi kendilerine 'hak' olarak görüyorlar...!
ve ben hep
en kötüsü bu derdim önceden,
insanlar kendi hakları için başkalarının hakkını yemeyi normal görüyorlar diye sinir olurdum...
ama derler ya 'beterin beteri vardır'...
önceden hiç değilse insanlarımızda bir Allah korkusu vardı, din ve vicdan baskısı vardı...
şimdi ise gelecekten korkma zamanı gerçekten de, çünkü asıl olan bu korkuyuda yok ettiler...
...
yazı çok iyiydi dostum, kutlarım güne gelişini... :)
Serhat BİNGÖL
Tamam, yazılarım da yorumlarınız olmasa da kalbimizde müstesna yeriniz vardır dediysek bizi unutun da demedik lütfen yani)))
Espri biryana uzun zamandan sonra sizi sayfamda görmek yorumunuzu okumak güzeldi.
Ülkemizdeki terör olayları, çeteler vesaire olaylar beni korkutmuyor bunlar bir şekilde aşıla bilir şeyler ama gelir dağılımındaki bozukluk Ülkemin güvenliği adına beni de korkutuyor. Bir kısım insanlar milyon dolarlık evler arabalar v.s. gibi şeyleri hiç sorun etmeden alabiliyorsa bir kısım insanlar da yarı aç yarı tok bir hayatı yaşamak zorunda kalıyorsa, işte orada ciddi bir tehlike var demektir.
Çünkü insanlara o noktadan sonra hırsızlık ayıptır günahtır suçtur falan anlatamazlar.
Yinede karamsar olmamak lazım demokrasi kültürümüzü geliştirir gelir dağılımı bozukluğunu giderebilirsek, o zaman insanlar milli ve manevi değerlerine yeniden sarılır.
İlginize yorumunuza çok teşekkür ederim.
Saygı selamlarımla,
Denizce
Valla bu serzenişi ben hak ettim ve bekliyordum da...:))
Ama arayı kapatacağım, söz...
Gelemesemde aklım hep kalıyor yazılarda zaten ki...
Dip not, gerçekten çok etkileyici idi.
Balı tutan, maalesef hep parmağını yalayan olmuştur bu ülkede.
Bazen,
ümidini yitiriyor insan.
Ya da,
kendini koyuyor bu hırsızlığı yapanların yerine.
Aynı şartlarda olmam, ben de yapar mıyım diye kuşkulara kapılıyor.
Yapardık herhalde.
Sonuçta,
insan çiğ süt emmiştir sözü boşa söylenmemiş.
Ha,
bir de hırsızlığın tarifi var tabi ki.
Bana göre masum sayılan bir hareket, başkasına göre hırsızlık sayılabilir.
Bir de,
önce kapının önünü süpür derler insana.
Sonra başkasının pisliğine söz et.
İnce işler bunlar.
Zor işler.
Bu memlekete, tarihinin en büyük iyiliklerini yapan Turgut Özal'ı düşünün bir.
Çevresindeki herkes hırsız değil miydi?
Hırsızları da,
polisler misali,
iyi-kötü,
az-çok diye sınıflandırsak mı acaba?
Umarım çok zarar vermemişlerdir şirkete hırsızlar.
Bilgisayarlar önemli değil de,
başka değerli şeyler götürmemişlerdir inşallah.
Serhat BİNGÖL
Öncelikle her zaman ki gibi varlığınızla ve yorumunuzla, sayfama güzellik kattınız sağ olun,
Dediğiniz gibi hırsızlığın tek bir tarifi yok, insanların duygularını sömürmekte bir hızsızlıktır. Bilgi edinme haklarını gasp edip gerçekleri saptırmakta bir tür hırsızlıktır.
Eşya ya da para çalmaktan hiçbir farkı yok sonuçta bir insan veya topluluğa verilen bir zarar söz konusu olan,
Hırsızlığın hoş görülecek bir tarafı yok ama bir Ülkede gelir dağılımında uçurum farklar var ise doğal olarak da hırsızlık vakaları da kaçınılmaz olarak artabiliyor.
Normalinde maaş ödemeleri banka kartı üzerinden yapılıyor. Yaşadığımız o hırsızlık vakasında çalınan para önemli bir rakam değildi dış ödemeler için ayrılmış bir miktardı.
İlginize ve yorumunuza çok teşekkür ederim.
Dipnot bölümünü yorumsuz geçiyorum :))))
Saygı selamlarımla,
Serhat BİNGÖL
Öncelikle her zaman ki gibi varlığınızla ve yorumunuzla, sayfama güzellik kattınız sağ olun,
Dediğiniz gibi hırsızlığın tek bir tarifi yok, insanların duygularını sömürmekte bir hızsızlıktır. Bilgi edinme haklarını gasp edip gerçekleri saptırmakta bir tür hırsızlıktır.
Eşya ya da para çalmaktan hiçbir farkı yok sonuçta bir insan veya topluluğa verilen bir zarar söz konusu olan,
Hırsızlığın hoş görülecek bir tarafı yok ama bir Ülkede gelir dağılımında uçurum farklar var ise doğal olarak da hırsızlık vakaları da kaçınılmaz olarak artabiliyor.
Normalinde maaş ödemeleri banka kartı üzerinden yapılıyor. Yaşadığımız o hırsızlık vakasında çalınan para önemli bir rakam değildi dış ödemeler için ayrılmış bir miktardı.
İlginize ve yorumunuza çok teşekkür ederim.
Dipnot bölümünü yorumsuz geçiyorum :))))
Saygı selamlarımla,
hirsiz yazarin is yerine girince öfkelendigi anlasiliyor. yazida cokca kani var fakat örnek yok. yazari öfkelendirenler ülkeyi kuranlar, yüzlesmek istedigi tarihi yazmayanlar ve birde günümüzdeki hirsizlar icerisinden de kendi calistigi sirkete girenler anlasilan... hirsizlik suctur ve her kim yaptiysa gereken cezayi cekmelidir!
tüm hirsizlarin hakettigi cezayi almalari dilegimle...
not: yazinin güne düsme nedeni olayli olmasi galiba.
Serhat BİNGÖL
Kıymetli dostum
Sizin yorumunuza izninizle sondan başlayarak cevabımı vereyim
Doğrusu yazımın güne gelme nedeni ile ilgili en küçük bir fikrim yok tamamen seçki kurulunun inisiyatifi.Bu vesile ile kendilerine bir kez daha teşekkür ederim.
Evet, çok doğru bir tespitte bulunmuşsunuz hırsızın iş yerimize girmesine çok öfkelendim bunun birçok nedeni var tabi ama zaten doğru olanı da öfkelenmem değil mi? yani ülkemizdeki sorunda tamda bu, yapılan yanlışlara hırsızlıklara öfkelenmiyoruz. Her şeyi doğal kabul ediyoruz..
Yorumunuza ve İlginize çok teşekkür ederim.
Saygı selamlarımla.
Biz Türkiye toplumu olarak katliamlara ölümlere ve hertürlü siyasi rant darbe ve girişimlere alıştık ama bir türlü hırsızlığa alışamadık. Bir iki çalmadan sonra ona da alışırız inşallah. Umarim Türkiye öyle modern bir hale gelirki artık insanlar rahatlıkla yüz kızartıcı bir hal almadan hırsızlık yapabilir ve devletin paralarının kaçak yollardan cebe indirebilir olduğunu meşru bir zemine oturtulabilsin. Bütün temennimiz barış ve huzurlu niye çal/gılı ve mutlu bir Türkiye ...
Saygılarımla
Serhat BİNGÖL
Benim kıymetli dostum izzettin bey
Sayfama hoş geldiniz ilginize ve yorumunuza çok teşekkür ederim.
Aslında evet sorunlu bir tarihimiz var ama dünyanın her ülkesinin tarihinde de yaşanmış olumsuzluklar olmuştur. Bizdeki durumu ayrıcalıklı kılan hayır bizim bir sorunumuz yok deyip inkâr ve ret politikaları uygulayıp sorunlarımızı sumen altı yaparak farkında olmadan daha da kronik hale çevirmiş olmamızdır. Yani bir tür bilgi hırsızlığı yapmışız.
Oysa bu sorunlar açıkça ortaya konmalı ve bu ülkede yaşayan her insan geçmişinden şüphe duymadan ve geçmişte yaşanmış olayların utancın yaşamadan ulusal barışa katkıda bulunmalı ve gelecekte aynı hataları yapmayacağı dersleri çıkarmalıdır.
Âcizane dünyanın birçok ülkesine işi gereği giden bir arkadaşınız olarak şunu söyleye bilirim ki bu bizim için çok kolay bir mesele emin olun çok kolay nasıl oluyor bilmiyorum ama bu ülkenin insanları yaşanan tüm kavga gürültüye rağmen bir birini çok seviyor.
Bize düşen tek şey ülkemizde demokrasiyi geliştirip adil bir ekonomik dağılımı sağlamak o zaman insanlar hırsızlık yapmak yerine emeğiyle para kazanmaya çalışacak ve bu ülkenin müthiş zengin kültürüyle yaşamanın ayrıcalığının ve ekonomik refahının keyfini sürecek.
Ben ülkem adına ümitliyim doğrusu
İlginize ve yorumunuza tekrar çok teşekkür ederim.
Saygı sevgilerimle.
Toplumda hırsızlık vb. hâdiseler insanî erdemlerin yitiriliyor olduğunu gösterir elbet. Riyânın huy hâlini aldığı, hakîkatin ne olduğuna dâir fikirlerin kalmadığı, hakkaniyete hak getire deyi bakıldığı, adâletin unutulduğu...
Çocukken babam, kardeşlerimle birlikte dinî eğitimimize katkı sağlasın diye bir eğitim seti almıştı. Hani icmâ sünnet kıyas.. merhâlelerini daha iyi kavramamız için. Ayrıca dünya ve insanın âkıbetine dâir birkaç döküman.. Ve şöyle bir şey hatırlıyorum:
"Kıyâmet vakti yaklaştıkça insan, bunu isteyecek.."
Sonra yine öğrendiklerimizde kıyâmetin İslâm üzerine olmayacağı gerçeği var. İslâm târihinde -tevhid inancının târihi - kavimlerin uğradıkları felâketler hakkında bildiklerimiz de bunu destekler nitelikte. Elbette ki kaynak Kur'an..
Şimdi hangi ehildeniz Allah bilir elbet ammâ..
Ne bir siyâsi var bugün Hak diyen, ne de bunu gözetmek adına kıvranan bir halk..
Dünya'nın da dengesi bozuldu. Yağmur vakitsiz güneş merhametsiz..
Allah elbet Âdem'i ıslâh etsin.
Sâdece şu göz boyamalar, halk vatan nârâları ile insanı aldatmayı düstûr edinmiş olanlar, dilinde zûlme sözde karşı duranlar..
Hastalıklar da artacak diyordu o dökümanlar..
Kıyâmet yakın. Yaşımız kadar olmasa da. Önemli değil bu. Size bir soru sormak istiyorum.
Merak değil, önemsiz hattâ. Ama üzülüyorum.
Çok açık olmayacak yazacaklarım - fakat bizleri yakından ilgilendiren ve düşündüren- üzgünüm ama yanıtlamanızı istiyorum buna rağmen.
Bâzen diyorum ki. Hani islâmı bilen muhtemeldir ki dünya nimetine tamah etmez.
Efendimiz'i hatırlayalım. Şimdi buna inancım muhkem. Siz de bana inanın. Gerçekten inanın.
10 yıl sonra duydunuz ki havin büyük işler yapar olmuş, haramı bol hem de.
O kadar çok zengin olmuşum ki ya da büyük bir hükümdar da olmuşum mesela.
Sübhanallah yukarıda 10 yıl öncesinde maddeye zerre değer vermeyen havin artık paradan başka bir şeyi önemsemez olmuş. Çok şükür dilimde hâlâ Allah -münâfıklığın alâmeti anlayacağınız-..
Aklınıza ne gelir? Bunu bilemem. Ama havin'e gerçekten inanırmışsınız. İşte bu durumda şunu düşünüyorum.
Acaba, ölümden sonra paranın, maddenin tedâvülde bir geçerliliği mi olacak ki bu kadar değerli ve inançlı bir insan böyle yolundan şaştı.. Onca ilmine rağmen neslim deyi haktan uzak çoluğa çocuğa karıştı.
Yâni. Hâlâ havin'e toz konduramıyorsunuzdur.. Ama havin'in yaptıklarının akla mantığa uyan bir yanı yoktur.
Ve bu durumda olan bir insan topluluğu var şimdi. Ricâmdır, inkârı kabûl görülmeyecek. Ve şükürler olsun ki bed kelâmın âkıbetini biliyoruz.. Ancak inanın ki ve inansınlar ki:
"Hakkımız helâl değildir.."
Şehâdetimiz tam olarak.
Bunu söylerken âhh efendim hakkım yenildi, ekmeğim elimden alındı nevî ıvır zıvır bahânelerim yok. Aç susuz kalayım ne gam.. ama Rabbim'i unutuyorlar ve unutturuyorlar, uyuşturuyorlar.. İnsanı ekmeğe kul ediyorlar..
Bu helâl olmayacak ve bunun bugün bir çâresi yok yarın aslâ olmayacak. Mesih İsa, Rabbimin sözü.. Kimler yetişir kim bilir.
*****
Şirket hırsızlarının rahatlığı mı.. Bence yorgundular..
Selâm ve duâ ile..
Serhat BİNGÖL
İlk gençlik yıllarım da okuduğum okul ve yaşadığım semt sol görüşlü insanların yoğunlukta olduğu İstanbul’un bir ilçesindeydi. Tahsil ortalamalarının ve entelektüel seviyelerinin oldukça iyi olduğu gayrimüslim vatandaşlarımızın da olduğu farklı etnik kökenden gelen çok kültürlülüğün yaşandığı bir ortamda ve insanların arasında geçti ilk gençlik yıllarım.
Gerek okulda gerek semtimizdeki ağabeylerimizi kendimize rol model alır ve sıkça eşitlik vs gibi komünist söylemlerde bulunurduk
O dönemlerde gerek semtimizde gerekse ülke genelinde insanlar arasında kim fakir kim zengin çok belli değildi. Kimse kimseyi hor görmez dışlamazdı üç aşağı beş yukarı aynı kalitede kıyafetler giyer aynı ekonomik düzeyde bir hayatı yaşardı. En azından benim sosyal çevremde öyle idi.
Ama ne zaman seksen sonrası rahmetli Özal’ın kurduğu ANAP hükümeti ithalatı serbest bırakıp liberal ekonomik politikaları uygulamaya başlayınca tabiri caiz ise dananın kuyruğu koptu. İşte o zaman, ak koyunun kara koyunun belli olduğu an olmuştu. Bir dönem birlikte hareket ettiğimiz duvarlara kahrolsun faşizm kapitalizme son vs gibi yazılar yazdığımız ve inandığımız ilkeler doğrultusunda gözaltında dayaklar yediğimiz arkadaşlarımız bir kısmı çok kısa zamanda en hızlı kapitalist oldular.
O güne kadar o arkadaşlarımın aslında varlıklı ve zengin insanlar olduğunu fark edememiştim. Belki bu benim bir eksikliğimdi orasını bilemem ama daha kötüsü o arkadaşlarımın istediği marka kıyafetleri alıp giymeleri babalarının altlarına hop diye o günün lüks otomobillerini çekebilmesinin üzerine, aslında ne kadar fakir olduğumu fark etmiş oldum.
Okul hayatı bitti iş hayatına atıldık zaman içerisinde kendi işimizi kurduk vs derken çok şükür iyi sayılabilecek bir ekonomik düzeye ulaştık. Sizi temin ederim dişimle tırnağımla mücadele edip ne gece dedim ne gündüz dedim affedersiniz it gibi çalışıp yaşamla mücadele ettim ve inanın ne devletin nede bir başkasının tek kuruşluk lokması boğazımdan geçmemiştir.
Sevgili Havin Sonuçta; insanların zengin olması ne ayıptır nede günah önemli olan helal yoldan kazanıp kazanmadığıdır ve tabi ki bankada olan bol sıfırlı paralarını nerde nasıl harcadığıdır. Bilinçli bir insan, şuurlu bir Müslüman çok para kazanmayı bir tek şey için istemelidir daha fazla zekât verip daha fazla hayır hasenat yapıp daha fazla insana çalışıp evine ekmek götüreceği iş imkânlarını sağlamak olmalı ve onun için parayı istemelidir. Yani vatana millete faydalı işlerde kullanmalıdır. Sorun insanların bu prensiplerden uzaklaşıp bencil bir hayatı yaşamaya yönelmesinden kaynaklanıyor o zaman da bir yer biri bakar kıyamet ondan kopar durumu oluşuyor.
Bunun için de birilerinin dini ve milli değerlerimiz üzerinden bizleri sömürmesine ve duygu hırsızlığı yapmasına izin vermemeliyiz. Demokrasi kültürümüzü geliştirip hukuka bağlı adil bir yaşamı kurup gelecek nesillere güzel bir ülke bırakmalıyız.
Ziyaretinize güzel yorumunuza çok teşekkür ederim
Saygı selamlarımla
**Havin_**
Sanırım yanlış aksettirdim.
Sözünü ettiğim zenginlik vatandaşın zenginliği değil, eskiden insanlar birbirlerinin zengin olup olmadığına ne kadar dikkat ederdi bilmiyorum bildiğim şey bunun anlamsız olduğudur.. Çalışmak yahut çalışmamakla paralel bu. Ya da benim varlığıma yeten bir varlıkla mutlu olmak diye bir inancım da yok. Vaktinde memur olmamı istemişti babam .)) Gülmüştüm, aslâ... dediğimi hatırlıyorum.
Hani sözünü ettik ya, halk neden yanlışa rağbet ediyor..
Bir devlet başkanının zenginliği o devletin vatandaşını ilgilendirir. Devlet hastanelerine gidiyor musunuz bilemiyorum.. Başbakan, başkan olduğu devletin hastanesine gitmiyorsa, anlamsız gereksiz ziyaretlerde deyim yerindeyse dünyanın parası ve ekmeği çöp ile aynı değere sahip oluyorsa halkın hırsızlık yapması inanılmaz küçük bir şey.. Bu şehirler bu ülke nasıl tek çatı altında hâlâ anlamak güç buna şükretmek lâzım, merhametli bir halk var dışarıda. Çok merhametli..
Bu ülkenin vatandaşı olmaktan o zaman utanıyorum işte. O oydan o sandıktan bu demokrasiden... Hiçbir şey yapmayan yalnızca uyutmayı vazife edinmiş bir güruh.. Ayakları çıplak bu soğuktan donan insanlar var dışarıda, aç insanlar var.. Hani hatırlatsın biri, komşunun aç kalma meselesini..
Neyse.. Benim sosyolojik mesajlar verecek, vatan millet sevdâsına sözler savuracak kadar uzun bir boyum yok ancak aklım, idrâk edebilmek yetisine sâhip.. Dini dillerine plesenk etmeyi bıraksınlar kâfî, inanmıyoruz artık.. şu bir tane ötgüt müydü neydi hani Allah Allah deyip boyunlarından ayırıyorlar gövdeyi.. Arada hiçbir fark görmüyorum.
Allah yaşadığınızın tekrarlarından korusun ancak bu hâdiselerin artacağını hepimiz biliyoruz.
Selâm ile..
yabaninciri65
Bir devlet başkanı halk gibi yaşarsa halka hizmet edebilir mi
Basit bir örnek
Halkın kullandığı vasat normal araçlarla kaç yere yetişir kaç yrde bulunabilir
Sevelim ya da sevmeyelim zordur devletin başı olmak
Saygılar havin
**Havin_**
Teşekkürler.
(...) Önsözsüz (kendimden alıntı yaptım)
Kızarmış Yeşil Domatesler !
Kızarmış yeşil domatesler....Şimdi sıra kime dersiniz?Tabi ki sırası gelene..Bu kez dışarıda kar kalınlığı tam onun istediği gibi...İstediği gibi top koşturabilecek....Kale boş kafası da boş..Vurdu...!!! Gol mü?...Kendi kalesine...
Arada unutkanlık arada şaşkınlık;gerekli yada gereksiz biraz arkanıza bakarsanız biraz biraz bencil yanınızı göreceksiniz.Tanışın kendinizle,kırın kendinizi,gülün arada ağlayın bencilliğinize.
Neden suçlusunu aradığımız günahları hep birilerinde arıyoruz?Kendimiz aziz kendimiz azize...Masa başında asasını yere vurdu.Bir anda yan yanımızdaki sağ yanımızdaki hep yanımızdaki-ler gibi sana el-divan.Hürmet-lüm ...
Çekilip,bıkıp,usanıp gidebilirsin...Ya gittiğin yer?Ben,benim gibi bencilliğim sen ve sininkiler her daim karşında olacak.Yıkan...Kırk bin kez yıkan...Arın ki Kendine ruhuna inana bilesin,inandıra bilesin...Ve yine kızarmış yeşil domatesler...
(...) ve yalanlarla yasaklar. Bitti mi ?
Hayırrr... çal oğlumm çalll. !
Bedava Şarkı Sözleri
Yalanlar,kirliliklerden de acı...Umut dağıtıyor sancılı karın ağrılarıyla...Pişkinlik yok,tertemiz duygular diyor utanmadan...Bir garip kılığında,çantasında bir yığın yalan...Karanlık sokak aralarında güneşten kaçan,ayın aydınlığına bağıran avam,ayna karşısında kendini on kuruşa kendine satan bir adam...
Akıl uyuşmazlığı ötelerden gelen.sefil masalları anlatır en hayalinden.Yüzünde yılların derin izleri.dilinde en açı savaş sesleri. Birilerini sövdü beddua ile gerisini vurdu hançeri ile...
Bitmedi, bitmezzz !
Tebrikler :)
Saygılar, sevgiler
Serhat BİNGÖL
Bizim Arkadaşlar memur arkadaşlara yardım etmek için bir yandan da bu davetsiz misafirleri arıyorlar kısmet olurda bizim arkadaş daha önce ulaşırlarsa bu vatandaşlara emin ol emniyet güçlerine teslim etmeden önce bilgisayarın başına oturtup sizin yorumunuzu okutup cevap yaz bu yoruma diyeceğim)))
Benim yakışıklı arkadaşım mağdur olan biziz ama siz öyle bir yorum yazmışsınız ki nasıl cevap yazacağımı doğrusu bilemedim)))
Espri bir yana toplumda anlının teriyle para kazanma anlayışı giderek kayboluyor buda maalesef ülkede her düzeyde hırsızlık vakalarına tanık olmamıza neden oluyor. Oysa insanın helal olmak kaydıyla mücadele ederek emek vererek kazandığı paranın kıymet’i çok daha farklı ve önemlidir.
Ziyaretinize ve her zaman ki gibi kendinize özgü yorumunuza çok teşekkür ederim.
Hoş görünüzle espri anlayışınızla iyi ki varsınız
Saygı sevgilerimle
Serhat BİNGÖL
Doğrusu hiç bu açıdan düşünmemiştim gerçektende dediğiniz gibi hem spor yapıyorlar hem de para kazanıyorlar.
Biz, haftalarca uğraşıp üç kuruşu bir araya getireceğiz diye anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan gelecek affedersiniz itle, köpekle boğuşup uğraşacağız yeri gelecek sırtımızda çuval taşıyacağız adamlar on yedi dakikada alıp gidecekler ne ala gerçektende güzel iş
Olurda memur arkadaşlardan önce biz ulaşa bilirsek bu vatandaşlara emniyete teslim etmeden önce sanırım küçük bir spor karşılaşması yapacağız)))
Ziyaretinize ve güzel yorumunuza çok teşekkür ederim.
Saygı selamlarımla
Serhat BİNGÖL
Kıymetli Ayşe Hanım
Dediğiniz gibi hırsızlık yoluktan çok varlığa sahip insanlarda da bir alışkanlığa dönüşmüş vaziyette.
Yani baştan aşağı ciddi bir ahlak sorunumuz var
Ziyaretinize ve güzel yorumunuza çok teşekkür ederim
Saygı selamlarımla