Arkadaş ziyareti
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Düne dönmem gerek öyküye başlamak için.
Dün ayın on dokuzuydu. Ödenecek faturalarıma bakıp son günü gelmiş olan fatura olabilirdi. Geciktirmeden ödemeliydim.Hava sıcaklığı mevsim normallerini aşmış olmalı çok sıcaktı. Ağustos ayının yarısı yaz yarısı kış derler. Henüz öyle bir şey görmedik "Akşam serinliği çıktı mı acaba? Hiç yaprak kımıldamıyor parktaki ağaçlarda. Şu an yürüyüşe çıkmış
olmalıydım. Neden bugün eve, yadabilgisayarın başına çakıldım.Neyse sıcak başıma vurdu.
Önce pencere camının birini daha açmalıyım.
Sıcak esintiler vardı yine postaneye giderken.Yolda bir arkadaşımın geliniyle karşılaştım.
Önünden geçmekte olduğum bir tanıdığın evinden birlikte çıkıyorlardı. Onu uğurladıktan
onra birlikte yürümeye başladık. Hal hatır sorduktan sonra kaynanasında misafir olduğunu
söyledi.Kendisinin süt aldığını ve sütün bir yerde olduğundan, sudan nedenlerle bana
kaynanasına gitmeyeceğini anlatmaya çalıştı.
Dün iki ayrı öykü yaşadım.İlkini anlatayım o zaman. PTT’ işim fazla uzun sürmedi. On beş dakika durmuşumdur.Fatura yatırma sırasında beklerken yanımda oturanlarını konuştukları
şeyleri başka bir öyküye saklıyorum.
Faturalarımı PTT’ye ödeyip çıktım. Aklımda arkadaşım vardı. Yolda gördükçe gelmiyorsun
diye sitem ediyordu. Hadi dedim hazır onda misafir de varken bir iki saat gidip görüşelim.
Beş katlı bir apartmanın en üst katında oturuyordu.Ne zamandır geldiğim yoktu. Doğru
apartman olup olmadığını kontrol ettikten sonra yukarıya çıktım. Kapıyı tanıdık bir yüz
açtı. Yıllarca oturduğumuz evimizde yan komşumuzdu. Gülümseyerek hoşgeldin dedi.
Arkadaşımla tanışıyor olmalı diye düşünerek içeri girdim.Arkadaşım her zamanki gibi eteği bulüzü bol bir giysi giymişti üzerine. Ellerini uzattı yüzünde oluşan şaşkın ifadeyle. Beni hiç
beklemiyordu. Nasıl oldu da geldin diyebildi.
"Gelininden misafirlerin olduğunu öğrendim. Bir-iki saat gidip oturayım dedim," dedim.
"Ne iyi olmuş valla. Hiç beklemiyordum."
Dönüp, hangi gelinimi gördün dedi. Ben adını hatırlamaya çalışırken:
"Ruhsar mı? dedi."
"Evet, Ruhsar."
"Bak gelir mi hiç. Yardım edecek ya, gelmez. Ben de çağırmadım zaten.Gelmesin bakalım."
Koltuklarda oturan kadınlara yönelip herkesle ayrı ayrı merhabalaştım. İki kadın evimizin yan komşusuydu. Evde satın alıp önce biri oturmuş sonra diğerleri onlardan alıp onlar gelmişti.
Arkadaşım Zeliha az sonra önüme tatlı,börek ve mercimek köftesiyle birlikte çay getirdi önüme
koydukları sehpaya. Önceki evimizin genç olan komşusu bizimle ilgili anısını anlattı. Evimizin
yan balkonunda Bilgen’i görünce şaşırdım. Meğer orda oturuyormuşsunuz. Bilgen benim orta
okul arkadaşımdı. Konuştuk, çok sevindim.
Diğer komşumuz ise bana elbise diktirdiğini söyledi. daha komşumuz olmadan kahverengi bir
takım dikmiştim ona. Yanımıza ilk taşındığında ise uzunca bir kordon uzatmış bizden fişe
takmamızı rica etmişti. Öyle eve gidip elmelerimiz olmamıştı komşularla ama balkonlarımız nerdeyse ekliydi birbirine. Balkona çıktıkça konuşuyorduk. Yaşlı olan komşu:
" Gelinimin annesi terzi. Bir etek dikti bol geliyor, hiç içime sinip de giyemiyorum. Kumaşımı
alıp gelsem yine diker misin?"
Artık dikiş dikmediğimi söyledim.
Yanımdaki koltukta oturan beyaz tombul yüzlü kadın durmadan miras sorunlarını anlatıyordu.
Karşımdaki kadın da öylesine. Büyük bir arsaları varmış satılacakmış. Ortakları çok olduğu için
düşen az bir miktar oluyormuş. Daha önce de böyle olmuş. Sizin de bir yeriniz vardı, duruyor mu hala diye sordu komşumuz. Orasını babam kardeşime iş yeri açmak için sattı, o para da kardeşim askerden gelene kadar bankada eridi.Kalanıyla yine bir yer açıldı ama kardeşim onu
batırdı. öylece arsa da uçtu. Üzüldüler. Çok şükür kalanlar bize yetti dedim.
Öykü sıcağın da etkisiyle burada kaldı. Neyse toparlıyorum.
Arkadaşım durmadan niye yemiyorsun, ye diye ısrar ediyordu.Yavaş yediğimi ve karnımın ise
tok olduğunu söyledim. Yine de kıymalı börek ve bir tatlısını yedim.
Misafirlerin Zeliha’ya gelmelerinin nedeni günmüş. Paraları çoktan toplamışlar. Çay faslı zaten
ben gelmeden önce bitmiş. Birer birer ayrıldılar. Son komşumla beraber ben de çıktım. Yalnız
Arkadaşımın alt katında oturan komşum beni ısrarla evine buyur etti. Hadi evini görüp çıkayım
dedim ısrarını kırmayıp. İçeri odaya girip oturduk.Kalça ameliyatından bu sırada kocasını ona
duyurmadan yaşadığı çaresiz hastalığından sözetti.Gözleri dolu dolu oldu eşinden söz ederken.
Ölmeden bir gün önce yanlarında kalan akraba kızına söyleyip evi temizlettiğinden. Bugün
olmuşca üzüntülü, gözleri yaşlıydı. Yalnız kaldığını, sadece bir oğlu ve gelini olduğunu söyledi.
Diğer küçük oğlunun televizyon antenini düzeltmek için çıktığı çatıdan düşüp öldüğünü, aynı
sokakta olduğumuz için biliyordum.
Ben yeniden kalktım dışarı çıkmak üzereyken alel acele elinde bir etekle göründü. "Şuna bir
bakar mısın nasıl bol. Bana hiç te öyle fazla bol görünmedi ama yine de, evet bolmuş dedim.
Üzerine tuttum. Benden önce gidiyor etekleri dedi. Şöyle bir düzeltiversen. Hani toplu iğnen var mı dedim. Bir koşu elinde yoplu iğne kutusuyla döndü. Bu arada eteği dünürünün diktiğini
kendi makinasını gelinine verdiğini, makinanın ise dünürde olduğunu üzülerek söyledi. Bir
yandan eteğin bol kısımlarını iğneledim. Eteği giydirince bir tarafının daha uzun olduğunu gördüm. O kısmı da iğneleyerek işaretledim.
Çıkarken gelinlerden konuştuk. Gelinlere bir şey söylemeyeceksin dedim. Yoksa hem oğlundan
hem de torunlarından olursun. Kızım senden iyisi yok deyip, yüzüne güleceksin. Kimsem yokki
onlardan başka dedi. Yaşlandıkça yanında kimse kalmıyor. Eteği senin bana gösterdiğini sakın
söyleme. Arkadaş gördü de düzeltti de. Yoksa sana darılırlar. Yüzlerine güleceğiz başka çaresi
yok dedim, iyi akşamlar deyip ayrılırken. Dudağı bir yana bükülmüş, gülmek ağlamak arası
baktı arkamdan. Koşarca indim merdivenleri.
20. 8. 2014 / Nazik Gülünay
Öykümü güne taşıyan seçici kurula çok teşekkürler..
YORUMLAR
Yani, bir fatura ile yola çıkmanın faturası mı desem?.. Hani, çatıdan düşen çocuğu hatırlamak, eski arkadaşları görüp maziye doğru uzanmak...Ya da, artık dikemiyorum dediğiniz de kaybolan gücün, tükenen gençliğin özlemiyle mi sızladı yüreğiniz?... Ve dönüş yolu, belli ki; biraz keder, biraz neşe yüklendiniz...
Yazınızı okurken, sayenizde bir kaç sokak dolaştım ve görmeyi arzettiğim dostlarla ben de bir bardak çay yudumladım....
Selamlar, saygılarımla....
glenay
Artık dikmiyorum.
Çünkü yapacak başka şeylerim var.
Şiirlerde ne kadar özlemle yazsam da maziyi tekrar yaşamayı istemem.
Güçten düşecek kadar yaşlı değilim:)
Biraz yanlış anlaşılmışım..
Çok teşekkürler,
selâm ve sevgilerimle..
ÜNSÜZ ŞAİR...
Her ne kadar yemesekte gündekilerden yemiş kadar oluyoruz,tebrik ederim saygılarımla.
glenay
diye.
Tesadüfen günü varmış.
Yakın olsak Hasan bey sizi böylesi bir gün sonrası çağırır, ikramda bulunurdum:)
selâm ve saygılarımla..
o daha anlatacaktı
oğlundan,
dünüründendünürünün dünüründen
oğlunun bacanağından
baldızından
"yok anam yoookkkk
bunlar gibi görülmemiştir"
ben senin yaptığını yapamıyorum
onu teselli adına kendimden
gelinimden dünürden bir girerim
ohooooooooooo
gitmek mi
gitmemek mi
kaybettikçe kaybediyoruz
kaybet
keybet
...
tebrikler
glenay
buraya yazmıyorum. Sözgelimi makinasını gelinine verdiğini ama nedense
makinanın hep gelinin annesinde durduğunu söyledi. Makinayı dünürünün
sahiplenmesine üzülüyordu.
Az daha otursaydım. İkimizde bütün sorunlarımızı anlatır, rahartlardık.
Aslında sevgi vermek çok önemli. Bir söz ya da davranışa aynı kızgınlıkla
karşılık vermenin kazandırdığı bir şey yok. Oysa tatlı dil güler yüz her kapıyı
açıyor.
Kazanıyoruz,
Kayıp yok.
Çok teşekkürler,
selâmlar..
İbrahim Çelikli.
bend e yeni bir öykü diye katlanıyorum birilerine
rüyama bile
ama
unutup gidiyorum
yaşlandık mı ne gardaş
tebrikler
sen hala çok iyisin
Maşaşaallaah
şöyle bir kaynanam olmadı "sen iyisin sen güzelsin diyecek" çok akıcı bir yazı olmuş..
glenay
Yüzüme bir şey söylemedi ama eltilerimle beni çekiştirdikleri kulaklarımla
duydum. Ben alt katta bahçeli bir evde oturuyordum. Eltiler ise yan apartmanda. Balkonları benim bahçeye bakıyordu. Balkonda konuşuyorlardı
haliyle ben de duyuyordum bu çok sesli konuşmaları.
Bu yüzden gelinimin arkasından hiç konuşmayacağım dedim.
Sözümü tutamadım. Bazen kardeşlerimle ister istemez bir şey çıkıyor
ağzımdan. O kırıcı bir söz söylese bile karşısında onu kıracak bir söz
söylemiyoırum. Biliyorum ki gelinim benden daha hassas.
Öykümde de dediğim gibi aslında susmamın nedeni oğlum ve torunlarım..
Uzattım. Yoruma çok teşekkürler,
sevgilerimle..
aysemujgan
Arkadaşımın yazısı güne düşmüş. Niye? Harika bir yazı olduğu için. Devamını dilerim. Müthiş bir kalemsin. Tebrikler. Selamlar.
glenay
Arkadaşım diye beğenmiyorsun değil mi?:)
selâmlar..
Hayatın hoş nüanslarıydı okuduğumuz.
Tebessümlerle okuduğumu açıklamalıyım.
Neden mi?
Çok bizden olduğu için.
Her paragrafta,
kendi hayatımdan bölünler yakaladım.
Ve,
yazıyı bitirdiğimde,
aklımda bir çok hikaye canlandı,
bu güzel anlatımdan feyz alarak.
Azerbaycan'da saat, Türkiye'den iki saat ilerde.
Bu nedenle,
saat 21.00 den sonra sayfaya düşen yazıları okuyamıyorum.
Böyle güne gelirse, ya da favori listemde var ise haberim olabiliyor ancak.
Bu güzel yazıyı kaçırmadığıma sevindim.
Çok güzel, çok bidendi.
glenay
Ben de sizin gibi yaşadıklarımı yazıyorum.
Bizler zorunlu olarak içindeyiz.
Halkı mızın gündemi ne politik gündeme nede
dünya gündemine uyuyor. Sorunlar başka.
Selâm ve saygılarımla.
"Özellikle sizin yazılarımı okumnız önemli, çünkü
siz gerçek yaşanmışlıkları, ince ince anlatıyorsunuz."
Tüm hanımefendilerin benzeşik yaşamı: Ödenecek faturalar, rastlanılan ahbaplarla ayaküstü sohbetleri, misafirlikler, gelinler hakkında dedikodular. Bu arada gelinlerin yüzlerine gülmek yeterli midir? Doğrusu emin değilim bundan. Ağzınla kuş tutsan yaranamazsın onlara...Hep verici olabiliyorsan ve herhangi bir talebin olmuyorsa, hep onun dedikleri oluyorsa, eh, azcık idare eder... Ben ne gelinimle, ne de kocasıyla samimi olmadığım için başım dinç; ikiz torunlarım olmasa evime bile sokmayacağım ama... Bu arada yazınızı bir "günce" olarak kabul etmeliyim; zira kendisine öykü dedirtecek ne bir ana fikri, ne de bir kurgusu yok... Zekasına, kişiliğine ve kabiliyetlerine hayranlık duyduğum bir arkadaşımsınız, lütfen kırılmayın bana. Saygıyla.
glenay
Eleştiriye hiç bir zaman kızmam.
Özellikle sevinirim,yol gösterici olduğu için.
Yazıya başlarken öykü deyip geçiyorum.
Doğrudan buraya yazdığım için,
yazının nasıl gelişeceği anlık durumuma kalıyor:)
Gelin ve damatlara aşağıdan almamız elbette kendi çocuklarımız ve
torunlarımız için. Bazı şeyleri içimize sindiremesekte yutuyoruz.
Yoruma çok teşekkürler,
selâmlar..