18.12.2018 21:30:07
“Lâ ilâhe illallah” mührüyle Sen, başta Sen
Zaman da, zeminde her yerde ve hem arşta Sen
Âh aşkla söylüyorum; “bir ortağın, yok eşin”
Hiç aksi olmadı hiç aldatmadı güneşin!
Uçan bir kuşum güya, ufkumda başka âlem
Hayâli fersah fersah, sürgün olmak mes’elem
Hep bir oluş içinde, bir süreğenlik malûm
Geçmişten geleceğe, uyum içinde uyum
Sanki tüm zamanları, sarp yokuşları aştım
Özlenen bütün vuslat diyarları dolaştım
Her şeyde ayrı meram, saatlerde uğraş var
Ân, gün, hafta, ay ve yıllar da telaş var
Gecelere karanlık hem sabaha düşer tan
Denizlerde o tılsım, maviyle hep kaynaşan
İfşası bak dilinde, bütün ışıkları yak
İşte toptan gizlerin, bileni ''Cenab-ı Hak''
Hıncahınç bir akışta, yıldızlar alay alay
Hilâl şeklinde gelir ay hem bazen dolunay
Âlemde her ne görsem; hep içiçe alışık
Hepsi ezelle sözlü, hepsi ebede âşık
Gökkuşağı ısrarla, ayrı hünerleriyle
Hem rengarenk bir resim çiziyor elleriyle
Şehirlerde kargaşa, yığın yığın akım hep
Kim bilir hep beraber, toplu sefere sebep
İklimlerde döngüler, mevsimler sıra sıra
Mahşeri bir nizamı andırıyor manzara
Şu sözde aşılmayan, azametli şu dağlar
Eğilir utancından, yarın diz çöker ağlar
Neden verilmiş bunca ah sırnaşık mâlumat
Öncesi, sonrasıyla, hem bir çift konum hayat
Uzadıkça uzuyor, bu yolculuk ne âlâ
Habire çırpınır hem, hırçın tavrım pekâla
Ah vakit daralıyor bu kadar çok düğümle
Bir deveran içinde geçiyor gördüğümle
En nihayet bu sürgün, düşlerimle buluştu
Belli ki bir çıkar yol, belli ki kurtuluştu!
Ocak 2015
F. Selçuk Soylu