11.11.2018 00:58:51
Sormayın kaderime bahtımın hatırını
Naz edip hergün küsen, kaş çatan vicdansız o.
Ne zaman nefes alsam indirip satırını
Umutlarımı kesen, ağlatan vicdansız o.
O, sevimsiz yaratık; iflah olmaz ucube
Kucağına doğduğum başıma belâ ebe
Doğumdan usanmayan; hüzün, kedere gebe
Ağız tadımı bozan, militan, vicdansız o.
Kara ile boyamış; Takan takmış ardıma
Gurbete döndü gönlüm; el oldum öz yurduma
Kaç kez yardım dilendim, bön bön bakıp derdime
Derman olmak bir yana, dert katan vicdansız o.
Ne varsa hüzne dair, özen ile elerken
Tan doğmuş, güneşimin şuası gülümserken
Yediğim darbelerin izi geçecek derken
Kapanan yaraları kanatan vicdansız o.
Bir zamanlar saçıma geçmezken geniş tarak
Bilin, neden dökülmüş, neden şimdi böyle ak
Kapı açmasam dahi, sinsice yaklaşarak
Hücrelerime sızan aldatan vicdansız o.
Yanılıp dese dahi " sırtını bana yasla! "
Çok geçmeden ağlatır, üzer kederle, yasla
Önünde diz çökmek mi? "Affet" demek mi? Asla!
Dostluğa kapıları kapatan vicdansız o.
Hülâsa başım dertte; bildiği tuzak, hile
Saymakla tükenmiyor verdiği azap, çile
Bırakın bîçareyi, inanın bana bile
Azrâili, ölümü, aratan vicdansız o.
Sanmayın bir sevgili; "o" denen benim "bahtım"
Zimmetli ta ezelden, mülküne, gönül tahtım
Bunca izahtan sonra, kabul edin, bedbahtım
Eyüb'ün sabrı olsa, çatlatan vicdansız o.
.
Mecit AKTÜRK
Berlin, 23.04.2014