18.6.2017 14:47:10
[ italik ]
Kanatır hücrelerimi haziran
Doğumundur, ölümündür
Varlığını kutladığım günlerde
Yokluğuna bitişimdir
Varlığım, koruyanım neredesin
Sahipsizim.
Gittin ya bir haziran
Haziran bana hazan
Bilmem yıllardan ne, hangi gündü,
Zamanı bir yerlerde takvimden kopardın
İçimden kocaman bir can parçası söküp aldın
Beni sensiz bıraktın
Beni yalnız bıraktın
Dünya samanlık, ben kayıp iğne
Yetmiş iki milyon sarsa şimdi şevkatle
Şevkatsizim...
Senin kolların başka güçlüydü
Sıcağın büyülü...
Derler ki, el pençe divan dururlarmış karşında
Granadayı çektiğinde Maksimin kapısına
İnanaman!
Öylesi sabırlı, öyle ılımandın alınca beni bağrına
Sibirya soğuğundan çıkıp gelsem kapına
Isınırdım kuzinesi tütmeyen sofalarda.
Kanım çekilir şimdi soğuklarda
Güneşi de mi götürdün baba?
Mevsimsizim...
Koca çınarım;
Üzerinde büyüdüğüm toprağım
Yorgunluğum, umutsuzluğum,mutsuzluğum kaybolurdu gölgende
Kökümden, yaprağıma sığınırdım sana
Ben;
Bahçenin tek gelinciği
Kırağı vurur yokluğunda
Nasıl koyup gittin beni
Gölgesizim...
Kahramanım;
Senin masallarında konardım simurgun kanadına
Mutlu sonlar yazardın hüzünlü romanlarıma
Kıyamazdın sen bir damla çocuk yaşına...
Elin kolun dolu bayramlarda
Eksiğini yamarken yetimlerin
Beni ağlattın oldu mu ya!
Bayramlarımı götürdün
Şimdi ben de yetimim.
Onulmaz, dikiş tutmaz sökükler bıraktın bana
İkiye bölünmüş bir yürek
Boş yanı sen, dolu yanı yokluğun...
Hani çok güçlüydün sen!
Hani ciğerini sökerdin beni ağlatanın?
Zamanı geri alsana
Haziranı vursana!
Bak; yine o lanet zaman
Bak; yine haziran
Yine babalar günü
En sevdiğin pastayı yaptım,
Ceplerine çokomel sakladım...
Neredesin
Babasızım...
20.06.2010