6.11.2025 09:19:47
[ italik ]
Gönül ufkunda güneş batarken yavaş yavaş
Ne hecesi bir 'tek taş', ne ucu artık nakkaş
İlhama rica, minnet beyhude, boşa uğraş
Sayfa size emanet; bazen tozunu alın
Bizden artık bu kadar; elveda... hoşça kalın
Selamı kesen ilham genç kalemlere yarken
İmge, mecaz kapısı bahtımıza duvarken
Nasıl derim kaleme daha vakit çok erken
Piyano, gitar varken sesi çıkmaz kavalın
Bizden artık bu kadar; elveda, hoşça kalın
Kalan kafiyemizin yarısı ezik, çürük
'Haddi bilmek gerekir' der ahlakî o tüzük
Mürekkebi kâğıda kafiye kaleme yük
Sırtından küfesini aldım bugün hamalın
Bizden artık bu kadar; elveda, hoşça kalın
Her şeyin bir sonu var; öykünün, şiirin de
Yeterince oturduk şuara minderinde
Yollarımız kesişir belki günün birinde
Anzer olsa kaçıyor zamanla tadı balın
Bizden artık bu kadar; elveda, hoşça kalın
Tavsiyemizdir size; kavgadan uzak durun
Ne bir gönül incitin, ne de bir tuzak kurun
Sevgi, saygı, şükürdür anahtarı huzurun
Gülleri kurumasın asil edebî dalın
Bizden artık bu kadar; elveda, hoşça kalın
Ayrılmayın Defter'den; daim tütsün bu ocak
Ne beise yem olun ne yeise oyuncak
Biliriz; vakit çok az, işiniz çoktur, ancak;
Arada bu konağın kapısını da çalın
Bizden artık bu kadar; elveda, hoşça kalın
Edebî köprü kurduk yaban elden sılaya
Akıp geçti seneler; yakınız musallaya
Selam olsun hasseten Suphi' ye ve Tülay'a
Henüz duymadılarsa; bi zahmet haber salın
Bizden artık bu kadar; elveda, hoşça kalın
Mecit Aktürk [ /italik ]