9.7.2025 13:30:25
Alizeli tepelerden gökyüzüne serpilmiş filizleri,
Ahir coşkusuyla sinemi sarıyordu,
Uyurken bir yâr dibinde
....
Gözlerimde Ay'ın zeytin kuşları ömrü giysiler.
Dudaklarımda sese dönüşen duaların kanatlı ışığı,
Goncaların kumuyla çizilen hatıranın ipçik deseni
Bir gülüşün susan çocuğu.
Saçlarımı tarayan rüzgâr düğümünde şeffaf yakarış
Dokunur mavi düşün yıldız teniyle toprağa.
Nereye akar bu sessizlik
Yükselen sesin kırılan aynasıyla
Ruhumun tözünde sonsuzluğun kuytusu,
Bir marifet nehri besler orada;
Her şeyin bittiği yerde yeniden doğar
Gölgeli resimlerin duvarları.
Kır çiçekleriyle örülü sükûtun içinden
geçerken yankısız bir nidayla
göğe savruldum
Omzumda, vakti geçmiş bir sevdanın ağırlığı,
Avucumda içe batan kelimelerle.
Her taşın ardında bir yüz aradım,
Toprağın sabrı ve suyun geçiciliğiyle.
Ve her gece,
Şafakta adını unutan bir gölgenin
Hatırasını örttüm dizelerle.
Kanat çırptı içimde mor bir turna,
Zamanın üstüne inen perdelere inat.
Bir hatıranın künyesinde
Kurumuş gül yaprakları gibi dizildi geçmişim.
Dizlerimde dualarla
Vera'nın eşiğinde eğildim sonsuzluğa.
Bir âh kaldı geriye,
Berzah'ta tanımsız izleniş
Son pervazdan içeri sarkan gölgeyim,
Zamanda asılı kalan.
Nefesteyim,
Üzerime kapanan lügat sancağı.
Vera,
Adını gecenin bağrında yaktım.
Bir iç çekişle eğildin yıldızların alnına,
Kıyılarında yitirdiğin o büyük susuş
Ermişin avuçlarında mühürlü.
Kimse yürümeyecek bu dizelerin köprüsünde.
Bundan sonrası Tanrı'nın bildiği sabır.
Ben, tövbesiz aydınlıkla çekilirken
Âyan olmayan vuslata.