26.5.2024 12:38:14
Hafif yağmurlu hava, saat gecenin dördü
Aynadaki yabancı sefil hâlimi gördü
Boyu bir doksan kadar, yaşı en az elliydi
Canıma susadığı gözlerinden belliydi
Yatağımdan fırlayıp daha etmeden aman
Bir çığlıkla değişti hem mekan hem de zaman
Burası da neresi ? Soğuktu, üşüyordum...
Uçsuz bir uçurumdan son sürat düşüyordum
Gözlerim korku ile arıyorken zemini
Hatırladım bozduğum o mukaddes yemini
Nasıl da unuturum, söz vermiştim Tanrı'ya
Hani aldanmak yoktu artık hiçbir sanrıya ?
Ey peşimdeki sûret, sana da bir sorum var
Fakat beni mâzur gör, aklım ile zorum var...
Ben deli değil miyim, söyle eğip bükmeden !
Yoksa günahlarım mı irâdeme hükmeden ?
Bu illet canım hariç bütün varımı aldı
Artık ölmemek için hangi sebebim kaldı ?
Lâkin sabretmem gerek ve biraz da cesâret
Belki de müstehaktır tattığım bu esâret ?
Bağışla beni Tanrı'm büyükse de ayıbım
Ben ki bende değilim, ben ki bende kayıbım...
Bu efsunlu alemde susuz, yorgun ve açtım
Gölgemi gölgeleyen başsız devlerden kaçtım !
Koca düzlük bitti de bitmedi bu yokuşlar
Leşimi arzuluyor çelik gagalı kuşlar
Kemiğinden sıyrılıp üst üste konmuş etler !
Peki ya bulutlarda asılı o cesetler ?
Hiçbiri gerçek değil fakat gerçek gibiydi...
Sanki sanrı değil de cehennemin dibiydi !
Yetmiş iki lîsânın sırrı geçse elime
Bulamam bu illeti îzâha tek kelime...
Yine de şükür sana, lütfettin de ''delirdim''
Yoksa kendi hakkımdan intiharla gelirdim...
Ya siz kendilerini zeki sanan o piçler ?
Hepinizin de hâli içler acısı, içler...
Ölümlü bir hayata nice hayal dizdiniz
Asıl deli ben değil ne yazık ki sizdiniz...