11.5.2019 01:43:15
Umutsuzluğun pençesinde yırtılırcasına hançerem
Anlatabilmek için kendimi haykırdım avaz avaz
Hüznümün şiddetinden güneş soldu, gün karardı aniden
Yer, gök merakla nazar ederken halime
Börtü böcek koşuştu endişe ile yuvalarından dışarı
Çiçekler boynu bükük, kelebekler titrek
Kuşlar başkaca diyarlara uçup gittiler telaşla
Bulutlar sel olup dökülürken ruhumun yamaçlarından aşağı
Dağı taşı inletti de sesim, bir tek sen duyamadın…
Sustum sonra, sustum ölüm sessizliğinde
Ben, yoksunluğun dehlizlerinde yitip giderken biteviye
Sen, şişkin egonun kollarında kendine has doğruların peşinde
Burnunun ucundan hayata bakmaya hiç doyamadın…
Israrla, inatla maddeye tahvil ederek
Mana fukarasına dönüştürdüğün bu hale
Bir son vermek isteğini yarattın en sonunda
Kırıp dökerek yüreğimi, çekip aldım sendeki beni
Yetmedi, vazgeçtim bendeki senden
Canhıraş anlattım da anlatamadım derdimi sana
Duydun da belki sesimi, lakin
Özlemlerimi, hasletlerimi asla anlayamadın…
17.04.2019