serçe parmağın oynaşırken
kıvrılan saçlarında..


karşında duran ben ile
göz göze geldim
bakışındaki aynada


beni sana b'akarken görmek
kendime yakalanmak gibiydi


gözlerimi kaçıracak yer aradım o an
göğüslerin ihbar
boynun ispiyon
dizlerin kapak olurken manzaraya
ve diz altın kaval
-çalarken kemiğinde


soyulmuş kral kadar çıplaktım
hınzır gülüşünde..


ilk kez,
aklımdan geçenlere geçiş üstünlüğü veriyordum
ve aşkı dikiz aynasında tersten okunan plak" misali çalıp
düz kontakla çalışan ellerim
imdat gibi masa üstünde duran kollarını
çekmek istiyordu kendine


sabrımın sınır hesabını yapar gibiydi beklemek
gözlerindeki müjde
zil diye çalarken eteğinde
dizlerini açıkta bırakan utangaçlığın
titriyordu heyecandan
dokunsam oracıkta
tutuşacak diye

belli ki;

parmakların serçe olup
yuvalandıktan sonra saçlarına


önce karıncalar yürümüş giz yatağında
ardından kelebekleri uyandıran fısıltıyla
gün vakti
kadife bir uçuşa


hani ensende
saçlarının bittiği yerde koklanmaya hazır
o incecik tüyler var ya


aşığı halden hallere sürükleyip
burada konaklamak yasak
tabelası altında


mumlara üflesen diyorum
gün vakti
ikindi sağanağı ıslatırken
sırılsıklam kalmışken düş


aşkı düşürsen dizlerin dibine
eğilip alırken
kapağını aralasa dizlerin
o muhteşem manzaraya..