istençle seçilmişse tadına doyulmaz
gelgörelim dayatılmışsa size yalnızlık
ürettikçe üretir körlüğü, sağırlığı
başka hiçbir duyguda yer almaz onun
kütük gibi ağırlığı

neye, nereye hamle etseniz
deneylediğiniz her şey ‘tabula rasa’dır
kalbiniz avcunuzda, yaranız açık
kimbilir kaçıncı yıkılmışlığın serpintisinde
kuşatma altında ve kıymık kıymık
iç içe yaşarsınız üşümeyle terlemeyi
tantanalar, gösterişler size göre değil ya
çâresiz, küçüldükçe küçülürsünüz

gözyaşlarınız yitikliği çoğaltır, anlamazlar
içinizin bütün çiçeklerini yolmaktır işleri
kalın çizgilerle çizilmiştir yazgınız
acımasızın acımasızı saldırılardan

dayatılmış yalnızlık da neymiş, demeyin
sevgiliniz ilelebet dönmüştür sırtını
üçer-beşer kopmuştur yoldaş bildikleriniz
kırk yılınızı yatırdığınız o şiirler, yazılar
bir yaprağı bile kıpırdatamaz
güneşte kalmış kartopunca erimiştir
sâdelikler, bağlılıklar, o soyluluklar

dayatılmış yalnızlık ki: kabir azâbı
kanser illeti ne ki ona bakışa
çünkü kanser özellikle
fizyolojik organlarından çökertir insanı
yalnızlıksa en kırılgan yerinden
ruhsallığın zarâfetinden: ivedilikle

uzattıkça uzatmayayım hadi:
beni bu dayatılmış yalnızlık öldürecek
mesele yok, insan soyu kurtulacaksa
hanımlar! beyler! paşazâdeler!
ötesi-berisini deşelemeyin
hüzünkârın biri gitti, demeniz yeter