25.9.2017 17:18:54
Ne olurdu sanki....
Hüzün yüklü bir Eylül akşamında
O ıssız sahil beldesinde...
Ve yine o köhnemiş salaş kafe de,
Bir başıma olabilseydim ..!
Hani şöyle..
Sessizce oturup ta bir köşeye
İnce belli bir bardakta,
Tavşan kanı gibi..!
Bir de çay olsaydı elimde
Yudumlasaydım,aheste aheste
Ve..
Sırtlarında çığlık çığlığa bağrışan
Kanatları ipekten o martıları taşıyan
Köpüklü dalgaların kıvrımları arasında
Dalıp gitseydim,çoook çok uzaklara..!
Sonra..
Yaslanıpta ardıma,
Doya doya seyretseydim;
O engin maviliklerin,
Gelinliklerini giymiş beyaz bulutlara
Kucak açıp,
Usul usul kollarına alışını..
Sanki içimde..
Huzurla hüzünün vedalaşması,
İnce bir sazın,denizde ki aksisedası vardı
Bu Eylül akşamında..
Ve benim...
O kızıl güneşin...
Bulutlarla sevişen,Ege´nin mavisini..
Acımasızca..
Nasıl da
Ateşe verişini..
Bir gurup vaktini daha
Cehennem'e çevirişini
İçim ürpere ürpere de olsa
Seyretmek vardı
Hayallerimde..
Huzur hüzün ve hasretim bir arada
Bir Eylül akşamında..
Karaburun´da..!
Mahmut Mücahit Özdemir