11.8.2017 00:07:44
Kimine, sinek vızıltısı gibi gelir.
Kimine göre, çok sesli orkestra.
Kimine de, saç yoldurur mesela!
Ya da, bir annenin;
Bebeğine mırıldandığı ninnisine karışır.
Bir şairin, yazarın, ressamın, nakkaşın, eşsiz eserine.
Veya bir katilin, polisin, gardiyanın;
Avukatın, hakimin, sabah kahvaltısına!
Kocasından, dayak yiyen kadın gibi, ağlayışına...
Bazen, bir kuş cıvıltısı 'o'
Bazen, bir kedi miyavlaması.
Gürül gürül akan, bir dere mesela.
Gökyüzüdür ama hep.
Yağmur, hortum, güneş, fırtına.
Bazen bir uçurtma, yıldızların dalına takılan.
Bazen de, küçük bir şehrin kıyılarını;
Acımasızca döven, gel git akıllı, hırçın bir dalga.
Hâni, misketleri, miskete vuran, haylaz, küçük bir çocuk gibi...
Aslında o, hayatın tâ kendisi.
Tıpkı, trafikte kornaya basan, sabırsız şoförler
Komşusunu, komşusuna çekiştiren, teyzeler
Doğayı katledip, ağaçları kesen sinsiler
Her metrekareyi, konuta çeviren pintiler
Kendisinden başka, kimseyi düşünmeyen cimriler
Rengarenk giysiler,
Çeşit çeşit, yemekler
Veya, ya da, bazen, gibi diye diye, bu liste, uzayıp gider...
Oysa anlatılan;
İki heceden olma
kafalar sallanıp, coşkuyla dans ettiren
Nağmesine üzülüp, nakaratında güldüren
Evrenselliğiyle, seçimlerimizi bütünleyen
Daima aşkı, sevgiyi, merhameti, ruhlarımıza üfleyen
Keyif verip, sarhoş eden
Barışı, arkadaşlığı, dostluğu pekiştiren
Amacından sapan şiir'in, huzurunu nakşeden, masumane bir müzikti...
Adnan Bilgiç / 28.07.2017