2.6.2017 10:38:20
Bilmiyorum, doğdun mu, yaşıyor musun
Yoksa öldün mü?
Bu dünyada bulabilir miyim seni?
Yoksa, akşamın yaşlı karanlığında,
Bir yabancıyı mı beklemeli...
Her şey insanlar için: Yaratılmış her varlık, yokluk.
Yakan alevi uyuşturan, uykusuz gecelerde;
Gözler ateşli ağlarken;
Gördüğüm rüyalardan geçen koyun sürüsü,
Ve cehennem yangını sevdamlayım...
Hiç kimse senden başka daha yakın olmadı bana,
Hiç bir şey böylesine üzmedi beni.
Acıyı iğne gibi arkamdan vuranlar bile,
Okşayıp sırtımı bırakanlar bile...
Daha az gidebilirdin uzaklarıma;
Ama yalnızlığın gurbet tapınağında,
Hüzünlü, özlem dolu bedbahtım...
Aynı bardaktan içmeyeceğiz,
Ne suyu,ne de yemeği yemeyeceğiz.
İkimiz de birbirimize aç kalacağız.
Hiç bir şeyi paylaşmayacağız.
Hayallerimiz de bile öpüşmeyeceğiz
Ve akşam çöktüğünde dışarıya,
Sevginin penceresinden bakmayacağız...
Sen karanlıkla nefes alıyorsun,
Ben güneş ve ay ile;
Ama aynı aşkın ışığıyla yanıyoruz ikimiz de...
Benim düşüncelerim de hep sen can atıyorsun.
Peki sen düşüncelerinde kimi yaşatıyorsun?
Okuyorum şiirlerindeki o berduş halini,
Çünkü sebebi sensin tüm acı ayrılıkların.
Gönlün rahat olsun, yaşadığın sürece...
Her yerde yalnız nefesinin sesi;
Senin içinde de biliyorum benim soluğum var.
Bir ateş ki bu rüzgarla esiyorsun.
Cesaretin ve sabrın yok.
Ne sana ne de bana dokunmaya...
Ölüm bile can çekişiyor ruhumla bedenimde.
Yokluğunda nefesim kesiliyor...
Bir bilsen nasıl seviyorum şu an;
O kuru kelimelerin, dudaklarımı kemiren gül rengini.
Kokusunu duyuyorum, gözlerimi açmadan.
Dilimi ısırıyor tadının dişleri.
Bir ben miyim bu dünyada;
Böyle yalnız, kör seven?
Figen ANAR