16.3.2017 19:03:10
yıkıntılarımın içinde
debelenen yüreğime
bir cehennem aynası yansır
altı nokta beş şiddetinde
bir depremden sonra
bir artçı
çökertir beni dermansız dizlerime
yitirilir sesi kısık ezgiler
el sallarken hicranlarıma
zamana yenik düşlerim
sallanırken poyrazın kucağında
senin iniltilerin gelir vahiyle
acının ağıtını yazarım kirpiklerinle
sende ben gibi yenik düşerken
kıramamışken zamanın zincirini
ben gibi kala kalmışsın orada
yalnız başına
ey sevgili
bir dinleseydin beni
biz uzağında olurduk
bu pejmürde ayrılığın
martıların kanatlarına
beraber yüklediğimiz umutlar
düşüyor bir bir karanlığın denizine
oysa biz ne heveslerle
ne emeklerle
biriktirmiştik onları
şimdi her düşen umuda ağlıyor
bütün martılar
onlar bize emanetti diyerek
şimdi çaresiz sen ayrı bir düşten
bense kavruk bir cehennem ateşinden
el sallıyoruz değerini bilmediğimiz
o ateşiyle bizi kavuran
ölümsüz sevdamıza
adı, sadece dilimizde kaldı
ölümsüz sevda
Sabahat Çelik