1.6.2018 11:39:12
Yağmur sonrası açan güneş
Ab-ı hayat tılsımıyla oyun/
renk cümbüşünde "Alâim-i sema"
ve gelincik narini boyun/
öyle.. yağmurcuk güzeisin/
Ondan bulamıyorum işte
ve varamayışım bundan,
kavuşulmamaya büyüyen
bir hasretlik şiirisin/
ezgisi eksikli türk(ü)
iki kişilik aşık
erdemli sevgiye aranan
yeni tanım gibisin/
o kadar meziyetlisinden
hep maşuk özneli oluşun..
fiili yılgın, fail
yine o nedenden
kırık bir anlamın
aşk-ı evvelisin/
Yan bakışlarını kapatmış saçların
akşam rüzgârıyla dağınık
vakurla eğilir güzel başın/
ok kirpiğin.. ayça kaşın/
buğulu, çekik gözlerin
peyga vurur bakışın/
püsen zerreyle örülü
aşağı yel eseni ferah/
ve divana kaldığı için
eskilerde bir ah/
Yazdan kalma bir gün/
kuşluk vakti ya da tün/
boğazlı kazak.. beyaz/
gök mavisi forma
sonra, aniden mevsim değişir
okul yolu.. kış, kıyamet, ayaz/
beyaz bir pardesüye meyyal/
anılarla örülü, çoğu hayal/
ama hiç öyle havaya girip
hayra yormamalı
netice itibariyle
herşey derinde saklı/
ve ne yapsak, aşkta da kader haklı/
Oğuz kavutu yemiş gibi yansır yüze
kaçmış zerre-i miskal, takılmış genize/
şekerli kuru ve toz kesif keskin
hatırladıkça ne garez, ne kin !
Sarı bir sarsıntı artık benize/
sevgi sessizi öyküdür
açılır mekansız mahâl denize/
Gidişin bağ bozumu zaman
güz, hazan.. hüzzam/
eylül sonu, başı ekim’in
ne çok sevdim seni ben
hiç ah almadan/
aşk sevgiliye bir ömür
duyulmuş saygıdır/
sevmenin en insancıl hali
ve erdemli sevgiye verilmiş
emeğe dair kaygıdır/
ki, ben oradayım
o uzay.. o dem/
algış-kargış, bigane/
bilinç altında yer bulmuş
arpa boyu bir zamane/
yol yakını kadar uzak, sanki yıllar/
eksiltmemiş görkeminden
hiç bir şey ve eskitmemiş
daha dün gibi taze,
zihnimde kalanlar/
kovalarken birbirini
biteviye anılar/
Ahmet Kutlu Ayyüce
19-Ocak-2017