12.3.2018 22:37:13
Mırra tadında; arabesk bir gece
Odamdayım
Acının çuvaldızı ile yırtığını dikiyorum kalbimin
Kelebek olmak için, kozasında çırpınan tırtıllar gibi
Kendi hapishanem de kendim tutsağım
Böyle gecelerde; suyu çekilmiş ırmaklara benziyor yüzüm
Öyle solgun, öyle üzgün
Tenim şiir kokuyor
Ürkek kuşlar gibi dudaklarımda çırpınırken imgeler
Avuçlarıma şiirin tüyleri dökülüyor
Böyle gecelerde; yaralı bir köpek gibi sürükleniyorum, gidenlerin ardından
Kimi kuşlar gibi süzülüyor, kimi selavat la geçiyor aklımdan
Kendi katilim kendimmiş im
O kağıttan gemileri, rüzgarla yarışan kalyonlar sanıp
Bütün dillerde kendime yalan söylemişim
Kol kırılınca yen içinde kalmıyormuş meğer;
Unuttum deyince unutulmuyor
Bitti deyince bitmiyormuş
Ey dudağımda kanayan; çöl ezgisi
Kendini yeni baştan nasıl doğurdun içimde?
Sızlamadı mı kasıkların?
Nasıl güvendin bana?
Gittiğin halde; seni gözümden bile sakınacağım dan
Kuşun kanadından koruyacağımdan
Bu kadar mı emindin?
Sen; yüreğinin çeperinde dirhem dirhem azaltırken beni
Ben; bire kırk veren buğday başakları gibi içimde çoğalttım seni
Ellerin vardı senin; o kız oğlan kız ellerin
Nasılda çok bulutluydu parmak uçların
Nasılda serin
Sen kanlı bir dövme gibi bedenime kazırken ayrılığı
Böğürtlen toplamış gibi kana boyanmıştı ellerin
Ben o kanlı ellerini bile sevdim
Tenimde sakladım, dudaklarının şarkısını
Adını yazamasam bile…
Sevdiği sanatçının konserinde kendini jiletleyen hapçılar gibi
Her şiirde kendimi acıta acıta;
Seni yazdım
Hep seni…
Afrika misali açlıktan kırıldım da; dönüp bakmadım kuş sütü sofralara
S e v g i l i m
Beni ölümle sına, ayrılık ile sınama
Ben aşkı, senin adınla gömdüm
Sol kaburga mın altına